Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk’te yayınlanan “Ne Oluyor?” programında Göksu Öngören Özgür ve Hakan Çelik’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Muhalefet partilerinin darbe konusundaki açıklamalarına ilişkin soru üzerine Kalın, “Darbe meselesi, geçmişte yaşadıklarımızdan bağımsız olarak değerlendirebileceğimiz bir şey değil. Bir şekilde bu darbelerin içinde siviller de oldu. Askeri yanına alarak iktidar olmak isteyen siyasi partiler de oldu. Bir dönem CHP’nin iktidar formülü, CHP artı ordu eşittir iktidar idi” ifadelerini kullandı.
Kalın, Türkiye’de bazen sivil siyasetin o kadar itibarsızlaştırıldı ki adeta askeri darbelere zemin hazırlandığını, sivil siyasetin bilerek itibarsızlaştırıldığını söyledi.
Buna malzeme veren siyasetçilerin de olmuş olabileceğini ama bunların hiç birinin bir askeri darbenin meşru zemini olamayacağını vurgulayan Kalın, “Çıkıp bugün birileri ‘Ben şunu sevmiyorum, beğenmiyorum. Nasıl gidecekse, nasıl giderse gitsin, darbe ile bile olsa gitsin’ dediğinde, insanların buna demokratik bir refleks tepki göstermesi gayet normal. Bu, Türkiye’nin demokratikleşme bilinci açısından sağlıklı bir şey. Sıkıntılı olan bu tür yollardan, yaklaşımlardan medet uman birilerinin bulunuyor olması” değerlendirmesini yaptı.
Siyaseti ve devlet kurumlarını sağlam zemin üzerinde inşa etmemiz gerekiyor
İbrahim Kalın, siyaset ve devlet kurumları zaafa uğradığında darbe türü müdahalelere zemin hazırlandığını belirterek, “Geçmişte de darbe yapmak isteyenler bu iki şeyi yaptılar. Dolayısıyla siyaseti ve devlet kurumlarını sağlam zemin ve temeller üzerinde inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için milletin iradesi esastır, sandığa gitmek esastır. Milletin onay vermediği hiç bir yapının, modelin yaşayamayacağını herkesin kabul etmesi esastır” ifadelerini kullandı.
Ortak zeminin, siyasetin demokratik bir zeminde ilerlemesi gerektiği ilkesi olduğunu vurgulayan Kalın, bu sağlandığında, hem siyasetin hem de devlet kurumlarının güçlü olduğu bir zeminde darbe imkanı ve ihtimalinin çok zayıflayacağını dile getirdi.
Kalın, aslolanın demokrasiyi seçimlerle, Anayasa’nın çizdiği kural ve kanunlar çerçevesinde işletecek bu modeli hep birlikte yaşatmak ve buna zarar verecek imalardan, açıklamalardan, bunun meşruiyetini tartışmaya açacak pozisyonlardan kaçınmak gerektiğini söyledi.
Siyasi liderlerin, bir konuda görüş belirtirken bu hassasiyeti bu ortak zemini dikkate alarak siyaset yapmalarının önemli olduğunu ifade eden Kalın, “Özellikle 15 Temmuz’dan sonra milletimizin darbelerin karşısında dimdik duran bir millet olarak bundan gerekli dersleri çıkardığına inanıyorum” dedi.
Erken seçim bizim gündemimizde yok
İbrahim Kalın, “İktidar ve muhalefet bloğunda ittifaklar şekillenir mi önümüzdeki süreçte?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
Siyaset dinamik bir süreç şimdiden bir şey söylemek için çok erken. Ama her bir siyasi partinin belli ilkeleri vardır. İttifak kurarken de bu ilkelere en uygun başka aktörlerle birlikte hareket ederler. 2023 seçimlerine 2,5 yıl var ve erken seçim diye bir şey söz konusu değil. Erken seçim bizim gündemimizde yok. Seçimler 2023’te zamanında olacak. O zamana kadar da Cumhur İttifakı sağlam bir şekilde, gayet güçlü bir şekilde bu süreci devam ettirecek. Bu ittifaka katılımlar olabilir, bunun için şimdiden bir şey söylemek için erken. Diğer partiler değerlendirirler. Kendi siyasi hedefleri çerçevesinde bunu anlamlı bir adım olarak değerlendirirlerse olabilir. Bu manada ittifaklar kapılarını kapatmazlar diğer aktörlere. Türkiye’de bir hükümet krizi yok. Türkiye’de yüzde 50’lerin üzerine çıkmış bir Cumhur İttifakı var ve şu an iktidarda olan, ülkeyi yöneten bir Cumhurbaşkanı var ve onun bir kabinesi var. Dolayısıyla erken seçimi konuşmayı dahi gerektirecek bir tablo söz konusu değil. Bu, suni bir gündem olarak dile getirildiği zaman demokrasinin işleyişine, ekonomiye ve yatırımcıya da zarar veriyor.
Anketlere baktığınız zaman tablo ortada
Erken seçim tartışmalarına ilişkin soru üzerine Kalın, “Erken seçim ihtimali yok. Bu tür temaslar veya çağrılar, mevcut ittifakı güçlendirmeye dönük adımlardır. Gelir, katılırlarsa mevcut ittifak daha da güçlenir. Hükümetin çalışmalarına belki daha büyük katkı sağlar. Gelmeseler de Cumhur İttifakı anketlere baktığınız zaman tablo ortada.” dedi.
“Muhalefet ile yeteri kadar görüş alış verişinde bulunamıyor mu hükümet?” ve “Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Kılıçdaroğlu arasında da bir görüşme söz konusu olabilir mi?” soruları üzerine Kalın, şunları söyledi:
Planlanan böyle bir görüşme yok. Sayın Cumhurbaşkanımız kapılarını hiç bir zaman hiç bir siyasi figüre kapatmamıştır. 15 Temmuz’dan sonra da Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, o zaman Binali Bey Başbakandı. Külliye’ye geldiler, değerlendirildi. Keşke muhalefet burada daha büyük bir siyasi sorumluluk ve olgunlukla hareket etse ve böyle temaslar daha sık yapılabilse.Cumhurbaşkanımız, terörle mücadele, PKK ile mücadele, FETÖ ile mücadele, enerji, Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz gibi yerlerdeki milli çıkarlarımız söz konusu olduğunda kapılarını hiç bir zaman kapatmadı. Ama sizin meşruiyetini sorgulama cüretinde bulunacak ifadeleri kullandığı zaman bir muhalefet lideri ile hangi zeminde oturup konuşacaksınız.
Parlamenter sisteme dönüş iddiaları ve taleplerine ilişkin görüşü sorulan Kalın, şu yanıtı verdi:
Türkiye’de kaç lider, yüzde 30-35-40 ile tek başına iktidar olmak varken, 50+1 gibi yüksek bir çıtayı kendine hedef olarak koyabilirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olarak seçimlere girdi hepsini de kazandı. İlk iktidara geldiği 2002 seçimlerinde yüzde 34,7 oy aldı ve o dönemde meclisteki sandalye dağılımından dolayı iki parti meclise girdi. Oy dağılımından dolayı AK Parti sandalyelerin yüzde 60’ına yakınını aldı. Bu her seçimde yükselerek 50’ye kadar çıktı. Tayyip Erdoğan’ın kendi taban gücünü düşündüğümüz zaman, AK Parti’nin 5-6 bazen 10 puan önünde oldu. Bu gücünü de hala koruyor Cumhurbaşkanımız. Bunun rahatlığı varken 50+1 diye bir hedef koydu. ‘Gerçek manada demokratik meşruiyeti olan, yetkisi olan bir liderliğin böyle olacağını söylüyorum’ dedi. Kaç lider buna cesaret edebilirdi? Yüzde 20-25 oy aldığında ‘Tarihimizin en büyük oyunu aldık’ diyen bir siyasi lider profilinin karşısında ‘Hayır ben 50+1 ile geleceğim’ diyen bir başka siyasi lider. Bu milletin iradesini esas alan bir yaklaşımın ifadesi bu. ‘Bu sistemden memnun değiliz, 50+1 bizi zorlayacak’ diye bir tereddüt, bir güven eksikliği asla söz konusu değil.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, Türkiye’de milletin iradesini önceleyen, demokratik standartları yükselten, “Sandıkta ancak bu noktaya gelirseniz iktidar olursunuz” diyen bir bakış açısını ifade ettiğini söyledi.
Kaynak: Independent Türkçe