ABD, Afganistan’dan çekilmeye başladığı sıralarda, ülkesine ‘kabul edeceği Afgan mültecilerin başvurularını Türkiye’ye gelenlerden de alacağını’ açıklamıştı. ABD bu açıklamasıyla Afganlı göçmenlerin yönünü Türkiye’ye çevirmiş oluyordu.
Bunun farkına varan Türkiye Dışişleri Bakanlığı “Türkiye’nin yeni bir göç krizini üçüncü bir ülke adına üstlenecek kapasitesi yok” diye açıklama yapmak zorunda kalmıştır.
Afgan göçmenler konusundaki belirsizlik, Kabil Havaalanında yaşanan kaos mülteci konusunda hassasiyeti zirveye vurmuş Türkiye’de muhalefetin endişeye dayalı değerlendirmeler yapmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Joe Biden arasında haziran ayındaki NATO zirvesinde yapılan görüşmede ‘Afgan sığınmacılar konusunda gizli bir anlaşmaya varıldığı’ iddiası ortaya atıldı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden bu konuda yalanlama geldi. Büyükelçiliğin açıklamasında, “ABD Büyükelçiliği, Başkan Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Afgan mülteciler ya da göçmenler konusunda bir “anlaşma” veya “pazarlık” yapıldığına dair iddiaların tamamen temelsiz olduğunu belirtmek ister” ifadeleri kullanıldı.
Bu arada İngiliz gazetesi Guardian, Mail on Sunday ve BBC Türkçe, Türkiye ve Pakistan’ın mülteci merkezi olarak görüldüğünü yazdı. İngiltere Savunma Bakanı Wallace ise Mail on Sunday için Afganistan ile ilgili olarak makalede aynı konu yer aldı. Dış İşleri Bakanı Wallac’ın makalesinde “İngiltere’ye getirmekle yükümlü olduğumuz Afganlılar için Afganistan dışındaki bölgede bir dizi merkez kuracağız” ibaresi yer alıyor. Türkiye ibaresi geçmiyordu.
Hiçbir gelişmeye karşı sigortalı olmadığının farkında olan Muhalefet cenahı, “Erdoğan söz verdi Türkiye ve Pakistan’da mülteci merkezi kurulacak” anlamına gelen iddialarda bulundular.
Dışişleri Bakanlığı, “Bugüne kadar hiçbir ülkeden tarafımıza iletilmiş bu yönde resmi talep bulunmamaktadır.” açıklaması yapıldı.
BBC Türkçe, haberi İngiliz Savunma Bakanının ağzından verdiği için özür yayınladı ve tweet’i sildi.
Bunun üzerine iktidar yanlısı medyada kıyamet koparıldı. Yandaş ve besleme medya “BBC Türkçe ajansı bile haberin yalan ve çarpıtma olduğunu kabul edip özür dilediği halde; CHP lideri bu yalan iddialar üzerine yaptığı açıklamayı geri almadı ve özür dilemedi.” şeklindeki açıklamalar yaptılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye yol geçen hanı değildir…Türkiye Avrupa’nın mülteci ambarı değildir” söylemlerine dikkati çeken yandaş ekip bu konuda muhalefet söylediklerini geri almasını hararetle savundular.
Aslında Türkiye’nin yol geçen hanına dönüp dönmediğine yollarda ve sahillerde bir geçede yakalanan düzensiz göçmen sayısına bakarak anlamak mümkündür. Lübnan nüfusu kadar mültecinin bulunduğu bir ülkede de “Türkiye Avrupa’nın mülteci ambarı değildir” söylemlerinin karşılığı yoktur.
Yandaş ve besleme medya unsurları geçmişte “NATO’nun en işi var Libya’da… Rasmussen NATO Genel Sekreteri olamaz” vb. yüzlerce çelişkili söylemi unutmuş görünüyorlar.
Yirmi yıldır kamuoyu, besleme medya ve siyaset tarafından tek yanlı psikolojik operasyonlarla şartlandırılıyor. Yalanla gerçeği besleme unsurlar karıştırıyor.
AKP iktidarı terörle müzakereden mücadeleye, Ermenistan’la Zürih protokolleri imzalayıp kapı açmaktan Karabağ’a müdahaleye, Kıbrıs’ta Annan Planını kabul etmekten iki devletli sisteme, Suriye’de kardeş Esat’tan kalleş Eset’e savrulan çelişkili bir politika izliyor.
İktidara endeksli medyanın terörle müzakere ederken de mücadele ederken de, Kıbrıs’ta Annan derken de devlet derken de, kardeş derken de kalleş derken de, Hocaefendi derken de FETÖ derken de her şart altında gözü kapalı olarak yapılanları savunduğu için tutarlılığı yoktur.
Muhalefet iktidarın dediklerine değil haklı olarak yaptıklarına yoğunlaşmış durumdadır. Açık olmayan, hesap vermeyen, şeffaf hareket etmeyen iktidarları söyledikleri değil yaptıkları ele verirler. Bu yüzden iktidar ne diyorsa muhalefet tersinin doğru olduğuna inanıyor. İktidarlar baskıya yöneldiklerinde algılar değil olgular önem kazanır.