CHP Grup Başkanvekili Altay, Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’den ihracına ilişkin kararını “İYİ Parti içine atılmış bir fitne, fesat, nifak tohumudur” şeklinde yorumlamış.
Sayın Altay Sizi rahatsız eden nedir? Ya da sizi neden ilgilendiriyor? Gözünüzdeki çöpü temizleyin önce. Bakın ben size, bir nifak tohumu ismi vereyim, Canan Kaftancıoğlu mesela!
Kaftancıoğlu demişken, CHP İstanbul İl başkanı olur hanımefendi malum. Bakınız Atatürk dahi diyemeyen, bölücü zihniyetteki bu hanımefendiye, CHP katiyen müdahale etmiyor. Neden? Çünkü parti içinde demokratikler (güya)!
Gelelim bu tarafa, Ümit Özdağ’ın ihracına imza vermeyip mahkeme sonucunu bekleyeceğini açıklayan İYİ Parti Muğla İl Başkanı İncilay hanım görevden alındı! Hadi CHP, bu konuyla ilgili de fikrinizi alalım. Hadi demokrasi anlayışınızı görelim! İki il başkanı hanimefendiye yapılan muamele arasındaki farkı siz karşılaştırın.
Bir de bu iki taraf Anayasal çalışmalar falan yapacaklarmış. Her yerde söylüyorlar ya hani! Demokrasiye bakın! “Bu Demokrasi” anlayışı ile mi? Bu “Hukuk “bilgisiyle mi? Aman Allah muhafaza!
Neyse, asıl aklıma takılan başka hususlar var. Muhatabı O olduğu için, Sayın Poyraz’a sormak lazım;
1. Mahkemenin verdiği karar hukuken doğru mudur? Bir hukukçu olarak cevap versin siyasetçi olarak değil. Ayrıca altını çizmek gerek, karar zamanını değil kararın kendini soruyoruz! Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı mı? Karar yanlış diyebilir mi?
2. Bir ay değil de, mahkeme bir sene sürse başka karar mı çıkacaktı? İhraç bozulmayacak mıydı? Sonuç değişecek miydi?
3. Bakın bazı partili yargıya taraflı karar verdi dedi. Peki, yargı yarın öbür gün, o çok sevdiğiniz İstanbul İl Başkanı lehine bir kadar verirse, yargının kararına itibar edecek misiniz? Öyle bir durumda “adalet yerini buldu” açıklamalarınız şimdiden görüyorum. Peki ,bugün ki taraflı yargı imalarınız, yarın sizi zan altında bırakmış olmaz mı? Üstelik de bahsetiğim dava FETÖ’cülük davası. Yarın öbür gün FETÖ’cülük gibi bir konuda, bir il başkanını “taraflı bir yargının” aklaması olasılığı sizin adınıza korkunç olmaz mı?
4. Hadi tam aksini düşünelim, ya mahkeme aleyhte karar verirse? Yargının taraflı olduğu iddilarından yola çıkarsak, aleyhte kararın, yani FETÖ’cü olduğuna dair verilen kararın yanlış olması ihtimali bile şaibeye düşmez mi? Yani daha net yazayım; Sizin mantığınızla, Mahkeme taraflı olduğu için FETÖ’cü olsa bile “FETÖ’cü değil” kararı alırsa karara itibarınız olacak mı? Çünkü taraf tutuyor ya! O halde mahkemenin lehte karar vermesi daha kötü olur sanki… Kararlara itibar ya da itirazınızı, kararın işinize gelip gelmediği mi belirliyor?
Yargının bağımsız olmadığı konusunda evvelki başka tecrübelerden istifade ediyorsunuz. Haklı taraflarınız var. Ama bu konuda değil kusura bakmayın. Sapla samanı ayırmanız lazım. Hukuk işinize geldiği zaman, işinize geldiği gibi işlemez.
Ya hu, ülkenin milli güvenliğini tehdit eden konularla ilgili, tartışılacak onca hukuki konu var, yargı kararı var, bunlarla ilgili kafa patlatın azıcık. Gerçi hukuki donanımınızdan anladığım kadarıyla, böyle önemli konuları değerlendirmek için yetkinliğiniz de tartışmaya açık.
Bir hukukçu, bir parti genel sekreteri, ya da partide konuyla ilgili bilgi sahibi herhangi biri, parti tüzüğünü okumadığından usule ve şekle aykırı karar alıp ihraç becerememiş, siyasi partiler kanununu da mı okumamış? Hadi sayın Poyraz okumamış, yok muymuş uyaracak başka hukukçu?
Mahkemenin sonucundan şüphesi olan varsa, sorgulanması gereken sayın Poyraz’dır. Zira tüzüğü bildiği halde ihracı bu şekilde yaptırmışsa kötü. Bu, ihraç kararının bozulacağını bile bile böyle yapmış demektir. Öyle ya hukukçuymuş! Bilmediğinden yaptıysa daha kötü, demek oluyor ki kötü bir hukukçuymuş.
Daha da kötüsü, ihracın iptalinden sonraki beyanları. Ya hu, hukukla alakası olmayan bile öğrendi bu vesileyle siyasi partiler kanununu. Ama beyefendi başka şeyler anlatıyor. Bu da demek oluyor ki hukukçuluğunu geliştirmeye de niyeti yok, ya da bile bile tabanı kandırıyor. Liyakatsiz görevlendirmelerin sonucu işte!
İYİ Parti’li dostlara soruyorum, belki de düşman içeridedir ne dersiniz?