Bir çok Kırım ve Kafkas Türk’ü göçlerine ara vererek Balkanlara yerleşti. Ancak
Balkanlarda Osmanlı-Türk Devletinin elinde çıktıkça gözler ana vatana doğru yeni
göçler için çevrildi.
Kırım Türkleri arasında ana-babası,dede-ninesi Balkan topraklarında doğmuş olan
insanımız çoktur. Hatta bunların bir kısmı halen hayattadır. Gelmeyenler ise
Balkanlarda yaşamaya devam etmektedir.
Necip Hablemitoğlu; Kırım’dan yola çıkmış,Balkanlar da uzun bir mola vermiş olan
,bir ailenin hayatını Türk milletine adamış değerli bir evladıdır.
Türk milletinin bu yiğit çocuğu 18.Aralık.2002 tarihinde Ankara’da şehit edilmiştir.
Düşman güçlerce şehit edilişinin yaklaştığı bu günlerde; Hablemitoğlu’nu anmak,onun
mücadelesini hatırlamak ve onun şahsında Türk Dünyasının karşılaştığı sorunlarla
yüzleşmek, bizim için insani olduğu kadar milli bir görevdir.
Hablemitoğlu’nun şehit edilişinin detayları Ahmet Güler’in ?Alman Derin Devleti? ve
Talip Doğan Karlıbel’in ?Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları? adlı
kitaplar da yeterince anlatılmıştır. Bu güne kadar ,bir Allah’ın kuluda çıkıp
bahsettiğimiz kitaplarda yazılanları tekzip etmemiştir.
Türk milleti açısından , bu olayın değerlendirilmesi icap eden en önemli
yanının;vatan ve millet hizmetini yaşamının ana gayesi haline getirmiş olan bir Türk
çocuğunu, başkent Ankara’da koruyamamış ve bu güne kadar katillerini bulamamış ya da
katillerini bilsek bile deşifre edememiş olmamız olduğunu düşünüyorum.
Unutulmamalıdır ki; büyük devlet olmanın en büyük göstergelerinden biri ?misli ile
mukabeledir?. Eğer bu iradeyi gösteremezseniz şamar oğlanına döner,onun bunun
kucağında oyuncak olursunuz. Bu gün olduğu gibi demeye dilim varmıyor . Zaten böyle
bir şeyi milletime ve devletime hiç bir zaman yakıştıramam,bunu yapmayı uygun da
bulmam.
Bana sorarsanız; bu millet ne bitmek bilmez göçleri, ne bu kadar zulmü, ne askerinin
kafasına çuval geçirilmeyi, ne de Hablemitoğlu örneğinde olduğu gibi değerli
evlatlarını hain kurşunlara kurban vermeyi hak ediyor. Sustukça tepemize binmek için
üzerimize gelindiğini her halde hepiniz görüyorsunuz.
Amacım Hablemitoğlu’nun mücadelesini anlatarak ,Türk milletine bir kez daha oynanan
oyunu açıklamak. Çünkü Türk milleti kötü hasletleri nedeniyle halen uyanmakta
nazlanıyor. Tarih ; onun için değersiz bir bilim dalı olmaya devam ediyor. Ancak ne
yazık ki ders alınmazsa tekerrürün olacağını hatırlatan bir bilim dalı nasıl dikkate
alınmaz !!. İnşallah bunu bir an önce anlarız.
Yoksa birileri ülkenize gelir ,başkentinizin göbeğinde ellerini kollarını saklayarak
değerli bir insanınızı şehit eder ve yine ellerini kollarını sallayarak çekip
giderler ya da aramızda yaşamaya devam ederler.
Türk milleti büyük bir millettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’de 84 yıllık bir
devlet değildir. Bu milletin ve onun yüce devletinin binlerce yıllık tarihi vardır.
Türk milleti; insanlığa önderlik edecek genetiğe sahip, bir elin parmaklarını
geçmeyecek sayıdaki milletlerden biri hatta en önemlisidir. Bu gerçeği bilmek ve
kabul ederek gereğini yapmak zorundayız. Bahsettiğimiz büyüklüğün getirdiği
sorumlulukta aynı ölçüde büyüktür. Belki bu sorumluluk gözümüzü korkutmakta ve bizi
mücadeleden alıkoymaktadır.
Ancak Hablemitoğulları gibi olan insanlar mücadeleden kaçmamakta ve gerekirse can
ile bedel ödemek zorunda kalmaktadırlar.
Bizim bu nedenlerle Necip Hablemitoğlu’na ve onun gibi mücadele edenlere başta vefa
olmak üzere büyük borçlarımız bulunmaktadır. Bu borçları en azından onları anarak
göstermek zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
O da biz onu anmadan önce ? Kemal’in Öğretmenleri? ni anarak bunu yapıyordu . Biz de
onu anarak millete ve devlete hizmetin unutulmayacağını vurgulamak ve göstermek
istiyoruz.
Hablemitoğlu ? Kemal’in Öğretmenleri?ni şöyle anlatıyor ? gözlerini kırpmadan
gösterilen Türk toprağına gitmişler, hayatları pahasına görevlerini sürdürmüşlerdi.
Tıpkı şimdilerde güneydoğuda pkk’lı teröristlerce şehit edilen genç meslektaşları
gibi !.. Ama Ali Kantarelli öğretmenin dışındakilerin ne adları ne de kabir taşları
var !.. Ne giderken sormuşlar, ne de Tanrı cennetine uçmağa varırken, ilgi Ya da
hatırlanmayı bekliyorlar mı ? Sanmıyorum, çünkü onlar Türklüğe hizmet yolunda
ulaşabilecekleri en üst mertebeye ulaşmışlar. Ama yinede siz lütfen gözlerinizi
kapatıp buz gibi soğuk bir ülkede başında haç dikili bir kabir hayal edin ve
içindeki şehitlerimize ulu Tanrıdan sonsuz rahmetler dileyin !.. Bir de gönül
pınarınızdan süzülüp, kalp gözünüzden dökülecek sımsıcacık şükran ve sevgi dolu bir
damla yaş !.. Hepsi o kadar…
Evet bir gün yolunuz Gagauz Yeri’ne düşerse, Çadır, Vulkaneşti,
Taraklı gibi şehirlerde ve Kıpçak, Baurçi, Tomay gibi köylerde Gagauz
soydaşlarımızın tertemiz Türkçelerini duyup bize olan duygusal
yakınlıklarına tanık olduğunuzda artık bilirsiniz ki, bu bölgelerde
?Kemal’in Öğretmenleri? görev yapmışlardır. Onların ulaşamadıkları
Komrad ve çevresinde ise ana dilini konuşamayan, Ruslaşmak üzere olan
Gagauzları gördüğünüzde ise en büyük Türk Atatürk’ü minnet ve
hayranlıkla anarsınız ve kendi kendinize sorarsınız, 2000’e bir ay
kala Türkiye Cumhuriyeti, hem de bu kalkınmışlık ve eğitim düzeyinde
Gagauzlara Rusça ve Romence bilen kaç ilkokul öğretmeni gönderebilir?
İşte Atatürk farkı !.. O, Türkiye dışında yaşayan Türklerin
sorunlarına hiç ama hiç duygusal bakmadı; hele hele hiç ?Ben
Turancıyım.? demedi; istismara yeltenmedi; bunun içinde dünyanın kin
ve nefretini üstümüze çekmedi, çektirmedi. Son derece akıllıca,
sessizce, Türkiye’nin konumunu ve kaynaklarını riske atmaksızın
gerçekçi bir strateji oluşturdu ve izledi. Örneğin, Hatay’a
görevlendirdiği fedailerin başarılarını izledi ama sonucunu göremeden
uçmağa vardı. O, Tanrı Cennetine ulaştığında, Bulgaristan, Romanya,
Yugoslavya gibi ülkelerdeki Ali Kanterelli gibi nice ? Kemal’in
Öğretmeni? unutuldu, gitti. Bugün onların ve ailelerinin çektikleri
acıyı ve hasreti lütfen yüreklerinizde hissetmeye çalışın ve bu
fedakar akıncı vatan evlatları için bir fatihayı esirgemeyin !..?
Necip Hablemitoğlu’nun aziz ruhuna buradan binlerce fatiha gönderiyoruz. Herkese de
şunu diyoruz: Kemal’in Askerleri, Kemal’in Öğretmenleri, vel hasıl Kemal’in mensubu
olmakla iftihar ettiği Türk milleti bütün varlığı ile ayaktadır. Canına kast
edenlere gereken cevabı verecektir. Bu vesile ile Türk milleti uğruna toprağa
düşenlerin ruhu şad, mekanları cennet olsun.
Not: Bu yazı 22 Kasım 2007 tarihinde yazılarak yayınlanmıştır.18 Aralık 2011 tarihinde de aynen yayınlanmasını ve bu vesile ile Rahmetli Hablemitoğlu’nu anmanın doğru olacağı gerekçesi ile yine sizlerle paylaşmayı düşündüm. Saygılarımla…