Yaklaşık 80 yıllık hayatına birçok şiir, hikaye, tiyatro, anı hatta çocuk kitabını sığdıran; Hababam Sınıfı, Üsküdarda Sabah Oldu, Pijamalılar, Karartma Geceleri gibi eserler ile tanınan yıllarca Türkçe öğretmeni olarak görev yapan usta şair Mehmet Rıfat Ilgaz 30 yıl önce hayatını kaybetti. Papirüs, Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle, Yeni İnsanlık gibi pek çok dergide yazılar yayımladı. Mizah yazarı olarak bilinen Rıfat Ilgaz’ın kim olduğu, eserleri, hayatı merak ediliyor. Peki, Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte ayrıntılar…
RIFAT ILGAZ KİMDİR?
Tam adıyla Mehmet Rıfat Ilgaz, Fatma Hanım ve Hüseyin Vehbi Bey’in 7’nci ve son çocuğu olarak 7 Mayıs 1911’de Kastamonu’da dünyaya geldi. Ilgaz, ilk ve orta okul eğitimini Kastamonu’da aldı ve yatılı öğrenim gördüğü Muallim Mektebinden 1930’da mezun oldu.
Şiir yazmaya öğrencilik yıllarında başlayan ve ilk şiiri “Sevgilimin Mezarında“yı 1936’da kaleme alan Ilgaz, aynı yıl Gazi Eğitim Enstitüsünde edebiyat eğitimi aldı ve yükseköğreniminin son yıllarında yakalandığı verem ilerleyince bir süre İstanbul Süreyya Paşa Sanatoryumunda tedavi gördü.
Ilgaz, 6 yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Gümüşova’da ilkokul, daha sonra tayin olduğu İstanbul’da Karagümrük Ortaokulu ile Nişantaşı Lisesinde Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı.
RIFAT ILGAZ’IN EDEBİ KİŞİLİĞİ
Felsefe eğitimi de alan ve eserleri 1940’ta “Çığır”, “Oluş”, “Ulus”, “Güneş”, “Yücel”, “Varlık”, “Hamle” ve “Yeni İnsanlık” gibi birçok dergide yayımlanan Ilgaz, aynı yıllarda Hasan Tanrıkut, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel‘le tanıştı.
Ömer Faruk Toprak ile 1942’de “Yürüyüş Dergisi“ni çıkaran Ilgaz, bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Cahit Irgat, İbrahim Abdülkadir Meriçboyu, Nazım Hikmet gibi şairlerle birlikte çalıştı.
RIFAT ILGAZ’IN TAKMA ADI NEDİR?
Adını kullanamadığı için, 1956’dan itibaren haftalık hikayelerini “Dolmuş” dergisinde “Stepne” imzasıyla yayımladı. Adını ancak 1959’da kullanmaya başladı.
Hababam Sınıfı yazılarının bir bölümü daha sonra İlhan Selçuk’un önerisi ile kitap olarak 1959’da çıkardı. Fakat Rıfat Ilgaz şair olarak anılmak istendiğinden kitabın yazarı kapakta “Stepne” olarak yer aldı. Fakat bu ismi kullanmasındaki asıl neden aranması ve sabıkalı oluşuydu. Kitap beş bin satmış, Ilgaz ise 250 liralık bir kazanç elde etmiştir.
RIFAT ILGAZ NEDEN HAPİS YATTI?
Ilgaz, “Yarenlik” isimli ilk şiir kitabını 1943’te edebiyatseverlerle buluştururken, 1944’te yazdığı, 25 gün piyasada kaldıktan sonra toplatılan “Sınıf” adlı şiir kitabından dolayı 6 ay hapis cezası aldı.
Hapisten çıktıktan sonra atandığı Yozgat Boğazlıyan’da görev yaparken yeniden rahatsızlanarak İstanbul Validebağ Sanatoryumuna yatan Ilgaz, 1947’de sanatoryumdan çıkarıldı.
Rıfat Ilgaz, aynı yıl öğretmenlik görevinden de alındı ve bu tarihten sonra bir daha mesleğine dönemedi, gazetecilik yapmaya başladı.
Yaklaşık 8 yıl farklı hastanelerde verem tedavisi gören Rıfat Ilgaz, kendi yaşantısından yola çıkarak “Pijamalılar” romanını yazdı ve bu eserinde verem hastanelerinde yaşam mücadalesi veren hastaların hem güldürüsü hem de dramını kaleme aldı.
Yazılarında ve yaşamında toplumcu gerçekçi bir çizgi devam ettirmeye çalışan Ilgaz’ın 1953’te yazdığı “Devam” adlı kitabı da toplatıldı. Yazıları ve şiirleri nedeniyle kovuşturmaya tabi tutulan Ilgaz, yaklaşık 5,5 yıl mahkumiyet alsa da hem hastalığından dolayı hem af kapsamına girdiği için cezasının bir kısmını yattı.
İnceleme yazarı ve eleştirmen Asım Bezirci, “Papirüs” dergisinin 19’uncu sayısında, bu dönem şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Halit Fahri Ozansoy gibi hececi şairlerin etkisinde kalan Ilgaz için, “Rıfat Ilgaz’ı çoğumuz oldum bittim ‘toplumcu’ bir şair diye tanırız. Uzun bir süre ‘toplumcu olmayan’ şiirler de yazdığını bilmeyiz. Çünkü, bu tür şiirler eski dergilerin sayfaları arasında kalmıştır. Ilgaz onları hiçbir kitabına almamıştır. Bundan ötürü de oldum olası, toplumsal konuları işleyen bir şair sayılmıştır. Oysa, Ilgaz’ın toplumcu bir şair olarak başarı kazanmasında bu şiirlerin de bir payı vardır.” ifadelerini kaleme aldı.
Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin ve Esat Adil gibi isimlerle “Gerçek” gazetesini, sonrasında ise “Yığın” dergisini çıkarırken, “Markopaşa” adlı mizah dergisinde de yazı işleri müdürlüğü yaptı. Necati Sözen‘in sahibi olduğu “Adembaba” dergisinde 1952’de yazmaya başlayan usta yazar, o dönemde popüler olan “Dolmuş“, “Külah” ve “Taş” gibi mizah dergilerinde yazılarını yayımladı.
Öğretmenlik yaparken öğrencileriyle kendi çocukları gibi ilgilenen, daha sonra çocuk edebiyatında da eserler veren Ilgaz, okullardaki gözlemlerini eserlerine de yansıttı.
RIFAT ILGAZ’IN ESERLERİ NELERDİR?
Şiir:
Yarenlik
Sınıf
Yaşadıkça
Devam
Üsküdarda Sabah Oldu
Soluk Soluğa
Karakılçık
Uzak Değil
Güvercinim Uyur mu
Kulağımız Kirişte
Çocuk Bahçesi
Bütün Şiirleri
Bütün Şiirleri
Romanları:
Hababam Sınıfı
Pijamalılar (Bizim Koğuş)
Karadenizin Kıyıcığında
Halime Kaptan
Meşrutiyet Kırathanesi
Karartma Geceleri
Sarı Yazma
Yıldız Karayel
Apartıman Çocukları
Hoca Nasrettin ve Çömezleri
Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
Öykü:
Radarın Anahtarı
Don Kişot İstanbul’da
Kesmeli Bunları
Nerde O Eski Usturalar
Saksağanın Kuyruğu
Şevket Ustanın Kedisi
Garibin Horozu
Altın Ekicisi
Palavra
Tuh Sana
Çatal Matal Kaç Çatal
Bunadı Bu Adam
Keş
Al Atını
Hababam Sınıfı Uyanıyor
Hababam Sınıfı Baskında
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
Rüşvetin Alamancası
Sosyal Kadınlar Partisi
Çalış Osman Çiftlik Senin
Şeker Kutusu
Hatıra (Anı):
Yokuş Yukarı
Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
Dördüncü Bölük
Köşe Yazıları:
Nerde Kalmıştık
Cart Curt
Tiyatro Oyunları:
Hababam Sınıfı
Hababam Sınıfı Uyanıyor
Hababam Sınıfı Baskında
Hababam Sınıfı Sınıfta kaldı
Türk Çocukları Türk Çocukları
Çatal Matal Kaç Çatal
Abbas Yola Giden
Çocuk Edebiyatı:
Bacaksız Kamyon Sürücüsü
Bacaksız Okulda
Bacaksız Paralı Atlet
Bacaksız Tatil Köyünde
Bacaksız Sigara Kaçakcısı
Öksüz Civciv
Küçük Cekmece Okyanusu
Cankurtaran Yılmaz
Kumdan Betona
Çocuk Bahçesi(Şiir)
RIFAT ILGAZ’IN ÖDÜLLERİ NELERDİR?
1982: Madaralı Roman Ödülü
1982: Orhan Kemal Roman Armağanı
1987: Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü
1993: Edebiyatçılar Derneği
“BEN KENDİMİ YALNIZ ŞAİR ZANNEDERDİM, MİZAHÇIYMIŞIM DA…”
Ilgaz, “İnsan sonradan mizahçı olmaz, mizahçı doğar” düşüncesini savunurken, bir etkinlikte yaptığı konuşmada mizahı yönünü şöyle anlattı:
“Ben mizahçı olduğumu çok geç anladım. Neden? Hababam Sınıfı’ndan sonra. Baktım ki halk sevdi, gülmeye başlıyor. ‘Ben kendimi yalnız şair zannederdim, mizahçıymışım da…’ dedim kendi kendime. Sonradan düşündüm acaba ben okuduğum edebiyat dalındaki hocalardan mı öğrendim bu mizahı?’ Bir incelemeye başladım, şiirlerimi de aradım. Benim için yapılan bir toplantıda Ahmet Gülhan ‘Mıstabey’ şiirimi okudu. Herkes ciddi ciddi dinleyecek, belki de üzülecek… İkinci Dünya Savaşı’ndan, Almanlardan bahsediyorum şiirde… Baktım millet gülüyor. Ben bunu, çok trajik bir olayı anlatayım diye yazmıştım…”
“Şair” tarafına toz konduramadığı için ilk başlarda şiir haricindeki yazılarını takma ad kullanarak yazan Rıfat Ilgaz, bir röportajında ise mizahla alakalı şu ifadeleri kullandı:
“Mizah diye bir yazı türü yoktur. Yazı türü romandır, öyküdür, köşe yazılarıdır, anılardır. Mektup bile bir yazı türüdür de mizah bir yazı türü değildir. Tür olsaydı tekniği olurdu. Mizah bir biçemdir. Topluma bakış açısıdır. Mizah şiir, öykü, roman olabilir: tür değil, biçimdir. Mizacımızdan gelen bir özelliktir, bir çeşnidir. Yazı türleri beceri ister, teknik ister. Bunları sağladın mı başarı tamdır. Mizah ne ister? Mizah insanın mizacından geldiği için bilgi değildir edinilemez. Teknik de değildir. İnsanın yaradılışında bu özellik varsa mizah başarılı olabilir.“
RIFAT ILGAZ NE ZAMAN ÖLDÜ?
2 Temmuz Sivas Madımak Olayı’nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine çok üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993‘te evinde öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na, Asım Bezirci’nin yanına defnedildi.