İYİ Parti Sözcüsü Ağıralioğlu’ndan Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel açıklaması

İYİ Parti Sözcüsü Ağıralioğlu'ndan Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel açıklaması

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in gözaltına alınmalarına ilişkin açıklamada bulunan Ağıralioğlu, “Gazetecilik mesleğini böyle aşındırmamak gazetecilik yapanları bu şekilde töhmet altında bırakmamak lazımdır” ifadelerini kullandı.

Ağıralioğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

BEKÇİLERE GENİŞ SALAHİYET VEREN KANUN TBMM’DEN GEÇTİ. İYİ PARTİ OLARAK, BİZİM BİR KISIM ŞERHLERİMİZ VAR

Geçtiğimiz gün, TBMM’den geçen Çarşı ve Mahalle Bekçileri hakkındaki kanuni düzenlemeye ilişkin bir takım endişelerimiz bulunmaktadır. Öncelikle böylesi hassas bir görevi icra edeceklere gerekli formasyonun ve temel psikolojik eğitimlerin verilmesini şart olarak görüyoruz. Temel ve hazırlayıcı eğitimin hem 3 ay gibi yetersiz bir süre olarak belirlenmesinin hem de adaylık sürecinin başında değil de 2 yıllık adaylık sürecinin içerisinde verilecek olmasının işleyişte aksaklıklar ve sıkıntılar doğurabileceği yönünde bir kanaat taşıyoruz. Ayrıca, durdurma ve arama yetkisinin kullanılabilmesi için makul bir sebebin bulunması gerekliliğindeki “makul sebep” ibaresini çok muğlak görüyoruz.  Uygulamada bunun “senin tipini beğenmedim bu yüzden arama yapıyorum” şekline dönüşmeyeceğinin garantisini göremiyoruz. Diğer taraftan, çarşı ve mahalle bekçilerine zor ve silah kullanma yetkisinin verilmesi de dikkat çekici ve önemli bir husustur. Hâlihazırda kolluk kuvvetlerimiz bu yetkiye sahipken yeni bir görev sınıfına tehlike arz etmesi çok muhtemel bu yetkinin, sınırları özenle ve net bir şekilde çizilmesi gerekirken, bu yetki sınırı net bir şekilde yapılmadan neden verildiği de büyük bir soru işaretidir.

İYİ Parti olarak teklifimiz şuydu; güvenlik ihtiyacımızın nitelikli güvenlik elemanları ile karşılanması güvenlik elemanlarımızın, güvenlik gücümüzün, kolluk kuvvetlerimizin güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde mücevher donanımlı hale getirilmesi ve iyi eğitimden geçirilmesi, o anlamda Devleti’nin hem daha mobil daha esnek daha hızlı daha etkin çalışabilmesine imkan sağlayacaktır. Bu kadar güvenlik personeli ile sağlayamadığımız işi bir de ekstradan  40-50 bin civarında bir bekçi ile karşılanmaya teşebbüs edilmesi bir istihdam politikası ise bunu başka türlü konuşmak lazım. Güvenlik ihtiyacı yardımcı hizmetler üzerinden konuşulacaksa bu meseleye İYİ Parti olarak emniyet teşkilatı içerisinden bir birimin yerelleşme avantajları kullanılarak pekala çözüm bulunabilirdi diyoruz. Yani emniyet teşkilatı altında aynı renk üniformayla polislerden bu işi görecek bir birim ihtisaslaşma yapılabilirdi bunun beraberinde getirdiği avantajlar kullanılabilirdi. Çünkü makul şüphe diye bir şey vardır Bu makul şüphe iyi eğitim verilmeyince keyfi bir takım uygulamalara istinat haline geliyor.

KONUT VE TAŞIT KREDİ ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ VATANDAŞTAN ZİYADE RANTA KATKI SAĞLADI…

Bazı bankalarımızın koronavirüs sonrası normalleşme sürecine katkı sağlamak amacıyla konut kredilerinde ve taşıt kredilerinde 0.64 ve 0.74 üzerinden kredi imkânı sağlanmasının, konut ve taşıt fiyatlarında arz talep dengesinin oluşmasının ötesinde fırsatçılık yapılarak fahiş fiyatlarla ranta kurban edilmemesi gerekmektedir. 665 milyar civarında kredi var bu kredinin %45’i tüketici kredisi yüzde 16’sı da kredi kartları için yani bu ne demektir? Yüzde 60’ı aslında zorunlu ihtiyaçlar için kullanılıyor demektir. Bu oran bir kötü sinyaldir. Eskiden kredi kullanmış yüksek oranda kredi kullandığı için bugün kullandırılan kredinin avantajından yararlanmak için yeniden yapılandırma talepleri var. Yani eskiden çok yüksek kullandık şimdi bu mevcut daha makul olan kredi imkanı eski borçları kapatıp yeniden yapılandırma talebine dönüştürmek isteyen ciddi bir talep var. Elinde kafi miktarda ürettiğinden çok daha fazlası birikmiş olan müteahhitlere, vatandaş ev alsın diye kredi verip vatandaşı uzun vadeli borçlandırmak işine ticari performans denmez. Bu olsa olsa gülü kurtarmak için devlet kaynaklarını elinde çok ciddi miktarda stok biriktirmiş olan müteahhitleri devletin hazinesi üzerinden vatandaşı borçlandırarak kurtarma organizasyondur. Aslında palyatif ve kısmi bir çözümdür.

KIDEM TAZMİNATI İŞÇİNİN GÜVENCESİDİR.

Tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında daha öncede gündeme gelen Kıdem tazminatı fonu oluşturmak işçinin emeğinin heba edilmesi ve güvencesinin elinden alınması demektir. Kıdem tazminatı işçinin alın terinin teminatını, AŞ güvencesidir. Fon yaratmak amacıyla palyatif çözümlerle işçiyi mağdur edecek bir uygulama sonrasında çok daha büyük ekonomik ve sosyal sorunlara sebep olacaktır. Aynı zamanda hükûmetin son dönemlerde fon uygulamalarına bu kadar yönelmesinin kalıcı ve sağlıklı çözümler yerine kısa vadeli kaynak arayışlarının bir göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Hesap verilebilirlik ve denetim açısından belli zafiyetleri olan fon uygulamalarının, kaynakları verimli kullanmada oluşturdukları zafiyet alanlarına da dikkat etmemiz gerekmektir. Gelmiş olduğumuz bu ekonomik ortamda heba edebileceğimiz tek kuruşluk lüksümüz yoktur.

CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANLIĞININ YOUTUBE KONSERLERİNE VERİLEN HAKLI TEPKİYE DAİR YAPTIĞI AÇIKLAMA TAM BİR FECAATTİR. AÇIKLAMA EKSİKTİR. BU KONSERLER İÇİN NE KADAR HARCANMIŞTIR?

Biz, daha önce “Herkesin çok rahatlıkla izleyebileceği ve sadece youtube üzerinden yayınlanacak bir etkinlik için 30 milyon TL (!) neden savrulur? Bunun adı konser etkinliği değil tam olarak israftır. Milletimizin büyük maddi sıkıntılar içinde olduğu bu ekonomik kriz ortamında, bu israfın gerekçesi nedir? Bu neyin akıl tutulmasıdır?” diye sormuştuk.

Milletimiz geçim iaşe zorluğu altında boğuşurken, izlenme oranları dahi hayli düşük olan bu israf etkinliği hakikaten çok gereksizdi.

Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı Fahrettin Altun cevap verdi galiba tepkileri haklı tepkiler duyunca cevap verme ihtiyacı duydu yoksulluğun içerisinde insanların geçim zorluğu darlığı bu raddeye varmışken YouTube’dan İzlenecek bir konserler serisinden mübalağalı para verildiğine dair bir uğultu var. Fahrettin Altun cevap verme ihtiyacı duydu verdiği cevabın içinde de her şey var millet yok. Her şey var vicdan yok. Her şey var rakam yok. Yani bunların cevabını bekliyoruz. Bu yokluğun içerisinde milletin derdine derman olacak bir ciddiyet bekliyoruz. Bir de o kadar para vermedik şu kadar para verdik diye detaylı bir açıklama bekliyoruz. Bu üçü hariç her şey var açıklamada.

İŞSİZLİK RAKAMLARI REKORA GİDİYOR

Gündem biliyorsunuz ekonomi, işsizlik rakamları tarihi rekorlarına gidiyor, çocuklarımızın ümidi memleketten kesiliyor.  Pandemi dolayısıyla işleri askıya alınmış pek çok esnaf şimdi açıldı kira ile borçla ertelenmiş taksitlerini SSK borçlarını, Vergi borçlarını ödemek sorumlu ile karşı karşıya kaldılar. Açılan her işletmeye gördü ki, pandemide önceki cirolarının yarısını bile yapamıyorlar. Dolayısıyla çoğu işletme demeye başladı ki bu şartlarda işletmeleri açık tutmaya çalışmak hiç açmamaktan daha kütü hiç açmasak en azından personeli personelin giderlerini sabit giderlerimizi bu masrafların üstüne eklememiş olacağız. Sürecin başından itibaren İYİ Parti olarak bu pandemi biter bitmez insanları borçla ile karşı karşıya bırakmak zaten zor durumda oldukları şartları daha da ağır hale getirmek demektir. En az 1 yıllık öteleme ondan sonra da ödeme kolaylığı için sıfır faizli krediler verilmesi lazım demiştik.

AYASOFYA ÖNERGEMİZ REDDEDİLDİ

Ayasofya ile ilgili bir tartışma vardı önergemizi verdik geçen hafta. Önergemizin çerçevesi şuydu bunca işin arasında tartışma konusu yapılmasın, memleketin önünde bir mesele olarak gördüğünüz ne varsa siyaset bu meseleleri mesele olmaktan çıkarsın. Biz hükümete sadece Ayasofya meselesinde değil suistimalini etmeye kattıkları her meselede çözüm iradesini ortaya koysunlar biz de yardımcı olalım tarafında duruyoruz. Önerge biz sizin teklifinizden birkaç adım öndeyiz gibi bir gerekçeyle reddedildi, reddedilmesine takılmadık. Memleketin gündeminde mesele olarak kalanların mesele olarak kalması üzerinden siyasetin kendine pozisyon açmasına takıldık. Çözelim gündemden düşünelim, çözelim gündemden düşerim. Türkü bu topraklarda tutunmak imkanı ile karşı karşıya bırakan şey nedir biliyor musunuz; problem çözebilme kabiliyetidir.  Uzunca zamandır Devlet problemleri çözmek yerine problemlerden nemalanmak gibi bir usulü gelişti.

Fetö ile Ak Parti geçmişte kol kola girdiyse bürokraside bunu farklı darbecileri tasfiye etmek için yaptık. Bir tarafta çok açık söylüyorum darbeci Kemalist gelenek vardı, bir tarafta fetö vardı ve bunları birbirine kırdırmak suretiyle yol almak mecburiyetinde kaldık. Bu sözler için CHP itiraf diyor. Siz bu sözler için ne söylersiniz?

AK Parti yetkilisinin bu anlamda talihsiz bir beyanat gibi duran aslında hissiyat olarak da belki kamuoyunda değil ama sohbetlerde kullanılabilir bir şeydir bu. Buna şöyle itiraz ederek cevaplamak zorundayız devlet birini birine kırdırarak yönetilecek bir cihaz değildir, devlet çete gibi yönetilmez. Bu düzen mafya düzenlidir düşmana düşmanı kırayım, onu ona kırayım. Devlet hukukla yönetilir. Devleti adaletle yönetecek bir cihaz gibi bilmek, Devleti milletin hizmet etmek anlamında hizmet manivelası görmek zorundayız bu ciddiyetten uzak bir açıklama.

Müyesser Yıldız  ve İsmail Dükel’in gözaltına alınmaları hakkında ne söyleyeceksiniz?

bu gazetecilerin ifadeye çağrılması çok mümkünken öyle paldır küldür Türkiye’nin Devleti’nin dış itibarını da sıkıntıya sokacak şekilde ülkede iktidara muhalif olanların kötü muameleye maruz kaldığı bir propagandaya dönüştürülebilmesi imkânına dönüşmesi kıymetsizdir. Bu şekilde gazetecilerin derdest edilebildiği bir ülke not almıyor, ekonomisi ivmelenmiyor demokrasi uluslararası itibar görmüyor, akredite olamıyorsunuz. Bu gazetecilere yapılan işlerin içerisinde zikredilen ifadelerin hiçbirisini malkul bulmuyoruz. Bunları dışarıya dış istihbarata verebilme ihtimalini gördük, devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez.  Bu bilgileri ilerleyen günlerde farklı farklı mecralarda kullanacağınıza dair bir kanaat edindik, böyle bir hisse kapıldım falan diye devlet böyle münasebetsiz ifadelerle, insanların mağduriyetini hayatlarına paldır küldür giremez. Gazetecilik, haber almak haber haberleşmek özgürlüğü anlamında ifade hürriyeti anlamında insanların haberdar olması anlamında çok muhafaza edilmesi gereken ve demokrasinin en kuvvetli ihtiyaçlarından biridir. Gazetecilik mesleğini böyle aşındırma gazetecilik yapanları bu şekilde töhmet altında bırakmak lazımdır. Kılı kırk yarmak lazım kılı kırk yarmak lazım ki bu meslek Türkiye’de denetim mekanizmasının bir ayağını oluşturuyor. Her hükümetin vazifesi gazetecilik kurumunu ayakta tutmaya çalışmaktır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili “Ayasofya’nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum” dedi. İYİ Parti’nin önergesi ortadayken bu açıklamaya ne der parti?

Ayasofya’nın açılması kadar Ayasofya’yı açan ruha sadakatte lazımdır. Ayasofya’yı açan camiye dönüştüren iradenin arkasında inanca saygı vardır. Sorumluluk vardır, adaletle ülke yönetmek vardır, sadaka taşları vardır, her canlıya saygı ve hürmet hissi vardır, memlekette yaşayan her inancı yaşatma tahammülü vardır bunların hepsini kaybettikten sonra Ayasofya’yı sadece bina olarak açmanın sorumsuzluğu beraberinde başka problemler getiriyor.  Hükümetin Ayasofya’yı açan nezaketin, tehammülün, hoşgörünün, alın terinin kaybedildiği bir siyasal iklimde sorumluluklarını perdelediğini düşünüyorum. Buraya açıldıktan sonra şükür namazına geleceğiz dedik. Ondan sonra da Ak Parti grubunu camii de itikafa davet edeceğiz.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!