İlker Başbuğ soruşturmasında “yok artık” dedirten ayrıntı

İlker Başbuğ soruşturmasında “yok artık” dedirten ayrıntı

Ankara Başsavcılığı’nın, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u “26 Haziran 2009’daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın. FETÖ’nün siyasi ayağı yok dersek gerçek inkar olur” sözleri nedeniyle ifadeye çağırması akıllara Genelkurmay Çatı İddianamesi’ni getirdi.

Mart 2017 tarihli iddianamede savcılık, FETÖ’nün siyasi otoriteye kanuni düzenlemeler yaptırabildiği değerlendirmesinde bulunmuştu. İddianamede, FETÖ’nün, AKP’nin iktidarda olduğu 2005’ten itibaren TSK’daki kontrolü tamamen ele geçirdiği belirtilerek, “Örgüt, 1988 ve daha önceki yıllarda mezun olmuş subayları TSK’dan tasfiye etmek için üç devreyi birden toplu olarak emekli edecek ve hizmet süresini 28 yıla indirecek kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir” ifadeleri kullanılmıştı.

Başbuğ’un ifadeye çağırılmasına gerekçe olan sözleri ise Ankara Başsavcılığın’ca Mart 2017’de hazırlanan Genelkurmay Karargahı’ndaki darbe faaliyetlerine ilişkin çatı iddianamesindeki tespitleri anımsattı. Sözcü’den Asuman Aranca’nın haberine göre; iddianamede, örgütün Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını da kendi lehine çıkarttığı ve 2013 YAŞ kararlarında terfi eden bir iki istisna hariç hepsinin fiilen darbeye iştirak ettikleri, 2011 ve 2012 YAŞ toplantılarının da aynı şekilde sonuçlandığı kaydedilmiş ve ‘’Örgüt, kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir” denilmişti.

T24 yazarı Mehmet Yılmaz da, dünkü yazısında iddianamedeki bu tespitleri hatırlatarak, “Fetullahçı çetenin siyasi ayağını arayanların bakmaları gereken bir numaralı adreste kimin oturduğu çok açık. İlker Başbuğ’u suçlayarak üste çıkma numaralarını bırakın, samimiyetle hesap verin. Kanun metinleri nerede hazırlandı? MSB ya da Genelkurmay’da bu kanunların çıkarılması için aktif görev alanlar arasında darbe girişimine katılanlar oldu mu?” dedi.

ADLİYEYE GELDİ

AKP’li 6 milletvekilinin eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek hakkında yaptığı suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturma kapsamında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iki ismin “şüpheli” olarak ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazdı. Başbuğ ifade vermek üzere Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na geldi.

ADLİYE ÇIKIŞI YAZILI AÇIKLAMA YAPTI

Başbuğ adliye çıkışında yaptığı yazılı açıklamada, “Haksız şekilde ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadeye çağrıldım” dedi.

Başbuğ ayrıca, “TSK’ya karşı komplolarla mücadele görevimdir. İdam cezası kalkmasaydı aranızda olmayabilirdim” ifadelerini kullandı.

“VERİLEN BU MÜCADELEYİ BAZILARI HAYAL BİLE EDEMEZ”

İlker Başbuğ’un açıklaması şöyle:

“28 Ağustos 2008’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı olarak göreve başladım.

O gün yapılan Genelkurmay Başkanlığı Devir ve Teslim Töreni’nde yaptığım konuşmada şunu söylemiştim:

‘Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyal ve politik yaşamı biçimlendirmeye ve dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar.’

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, Enver Altaylı F. Gülen’e yazdığı mektupta şunu söylüyordu:

‘Yeni Gnkur. Bşk.’nın zat-ı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir [olumsuzdur]’

30 Ağustos 2010 tarihinde emekli oldum.

6 Ocak 2012 tarihinde tutuklandım.

5 Ağustos 2013’te FETÖ mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Eğer o gün, Türkiye’de idam cezası kalkmamış olsaydı, bugün aranızda, hayatta olmayabilirdim. Yargıtay’ın kararı ve yeniden yargılanma neticesinde iddia edilen “Ergenekon Davası” tarihin çöplüğüne atıldı.

26 ay Silivri’de cezaevinde tutuldum, hürriyetim elimden gasp edildi.

Genelkurmay Başkanlığı görevim süresince, cezaevinde bulunduğum ve cezaevinden çıktığım günden bugüne kadar, TSK’ya karşı yürütülen komplolar ile mücadele ettim. Bu mücadeleyi bir görev ve sorumluluk olarak kabul ediyorum. Bu mücadele “Ergenekon’dan Çıkış” isimli kitabımda detaylı olarak anlatılmaktadır. Verilen bu mücadeleyi bazıları hayal bile edemez.

Bugün haksız ve anlamsız bir hakaret iddiası ile “şüpheli” sıfatıyla ifade vermeye çağrıldım.

Bu anı tarihe bir not olarak düşmek istiyorum.

Elli yıl bilfiil TSK’da görev yapan ve Türk Ordusu’nun en üst makamına gelen, geçmişten bugüne kadar yaptıkları ve davranışları herkes tarafından net olan birisi olarak, TBMM’nin manevi şahsiyetini hedef alan bir konuşma veya davranışımız söz konusu olamaz.

26 Haziran 2009 günü TBMM’ye getirilen yasa değişikliklerinden birisi Anayasa’ya aykırıdır. Bu yasa değişikliği Anayasa Mahkemesi tarafından 21 Ocak 2010’da iptal edilmiştir. Burada üzerinde durulan noktalar; Anayasa’ya aykırı bu yasa değişikliğinin kimler tarafından hazırlandığının ve bu yasa değişikliklerinden kimlerin faydalandığının, neden-sonuç ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi ve sorgulanmasıdır.

Takdir, Yüce Türk Milletinindir.”

İlker Başbuğ, katıldığı bir televizyon programında FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin bir soru üzerine, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeye dikkat çekmiş, “26 Haziran 2009’da bu kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. ‘Araştırsınlar’ diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ’nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbuğ’a “Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez” yanıtı vermişti.

Kaynak: Odatv.com

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!