Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Marmara Denizi’ndeki müsilaj (deniz salyası) problemine ilişkin olarak, Marmara Denizi’nin uzun zamandır yardım çığlıkları attığını ve herkesin sorumluluğunun farkında olması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Dünya Çevre Günü dolayısıyla Sabah gazetesinden Pınar Yıldız Yüksel’e açıklamalarda bulundu.
Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununun çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, “Marmara Denizi uzun süredir yardım çığlıkları atıyordu. Deniz altında gerçekleşen kimyasal değişimler ve iklim değişikliğinin etkileri ile mesele bu noktaya vardı. Konuyu ben de yakından takip ediyorum. Bakanlığımız STK’larla çalıştaylar yürütüyor ve sanırım bugünlerde bir eylem planı açıklayacaklar. Bu çok yönlü bir mesele. Herkes sorumluluğunun farkında olmalı. Sanayi, çevreye saygılı üretim yaparak, belediye gerekli tesisleri kurarak, vatandaşlar olarak bizler de atıklarımızı ayrıştırarak bu tür sorunların önüne geçebiliriz. Çevre üzerindeki baskı, ne yazık ki gözle görülmeyince meselenin ciddiyeti yeterince anlaşılmıyor” dedi.
“Tabiata yapılan kötü muamele ağrıma gidiyor”
Yemyeşil bahçemizde toprağın nimetlerine, doğanın döngüsüne yakından şahit olarak büyüdüm. Tabiatta her şey birbirine muhtaç. Solucanların toprağa faydasını sadece kitaplardan değil, bizzat deneyimleyerek öğrendim. Babam, tabiatın öğrencisi olmak noktasında o bahçeyi bir okula çevirdi bizim için. Rahmetli çok yakından ilgilenirdi bahçemizin bakımıyla.
Bu okulda bitkiyi, toprağı, hayvanı incitmemeyi öğrendim. Bu nedenle tabiata yapılan kötü muamele ağırıma gidiyor. Yani, benim için çevre konuları, projelerle sınırlandırılamayacak bir mesele. Eğer, herhangi bir şekilde, ülkemin havasına, bitki örtüsüne, suyuna ve bilumum canlılarına bir faydam olacaksa, bunu canla başla yapmak isterim. Uzun yıllardır, bu meseleye eğiliyorum ve çabalayınca bir şeyler yapılabildiğini gördüm. Daha fazlasını yapmak için de enerjiyle doluyorum. Hulasa, Üsküdar’daki o bahçede tecrübe ettiklerim, bugün kendime dert edindiğim çevre konularının kalbime atılan tohumuydu diyebilirim.”
“Van Gölü’nün, kısa zamanda, şifa bulacağına ve korunacağına inancım tam”
Çok kısa bir zaman önce, Van Gölü Koruma Eylem Planı çalışmalarını yerinde görmek için Van’a bir ziyaret yaptık. Eylem planına göre, önce gölün dip temizliği yapılacak. Atık su ve entegre katı atık yönetimi oluşturulacak. Yapılacak iyileştirme çalışmaları ile Van Gölü’nün, kısa zamanda, şifa bulacağına ve korunacağına inancım tam.
Salda Gölü de, biliyorsunuz Bakanlığımız tarafından koruma altına alındı. Daha önce arabalar gölün çok yakınına kadar yaklaşıyordu. Etrafında derme çatma yapılar vardı. Bunların hepsi kaldırıldı ve şimdi bir düzenleme yapılıyor. Önümüzdeki günlerde çalışmalar tamamlanacak. Bu konuda birçok asılsız haber çıkıyor. Görüyor ve çok üzülüyorum. Salda Gölü şu anda bilim insanlarından oluşan bir komisyonla, onların tavsiyeleriyle korunuyor. Burada samimiyetle yapılan iyi niyetli girişimler, çarpıtma haberlerle baltalanıyor. Çevre söz konusu olduğunda çekişmeleri, görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakmalıyız. Hep söylediğim gibi dünya hepimizin ortak evi.