İYİ Partili Tatlıoğlu: Sarayın ve Ortağının Yanlışlarını Fakirleşerek Ödüyoruz

İYİ Parti’nin TBMM Grup Başkanı belli oldu

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu artan döviz kurlarıyla ve çöken ekonomi ile ilgili TBMM’de bir basın açıklaması yaptı. Tatlıoğlu, “Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 1. ve 2. derece kadroları acilen değiştirilmeli. İkinci olarak Türkiye, Erdoğan dönemini kapatmalı” dedi.

Tatlıoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

Bugün 2007’den sonra devam eden bir Türkiye’yi 2023 hedeflerinin eksiklerini, sadece pandeminin iç piyasa canlandırma şartlarını konuşmak isterdik. Dünyanın büyük çoğunluğundaki ortak sorunları kadar sorunları olan bir ekonomi üzerinden değerlendirme yapmayı arzu ederdik.

Ama, maalesef, 2007’den sonra yavaşlayıp duran, sonra geri düşen son 3 yıldır, Partili Cumhurbaşkanlığı tartışmaları ile beraber “Yapısal Tıkanma”ya dönüşmüş bir Türkiye gerçeği yaşıyoruz. İki Türkiye var, biri insanımızın yaşadığı; diğeri sarayın ve ortaklarının yaşayıp yansıttığı sanal Türkiye.

MALİYETİ 2001 KRİZİNDEN DAHA DERİN VE DAHA GENİŞ ÇAPLI BİR KRİZ SÜRECİNİ YAVAŞLATILMIŞ OLARAK YAŞIYORUZ

Maliyeti 2001 krizinden daha derin ve daha geniş çaplı bir kriz sürecini ( daralma ve lig düşme) yavaşlatılmış olarak yaşıyoruz. Yavaşlatılmış olma sebebi 2001 sonrası Yapısal Reform ve kurumların varlığı ve aşınma süresidir. Uzun süredir bu krizi yaşıyoruz ve artık bu krizde yeni aşamaya geldik. Bir fakirleşme ve yoksullaşma süreci yaşıyoruz.

TÜRK LİRASININ EN İTİBARSIZ OLDUĞU NOKTADAYIZ

TÜFE Bazlı reel efektif kur

2003 yılında 100 dolara aldığınız bir sepeti bugün bugün 65 dolara alıyoruz. 1994’de 78 dolarmış, 2001 krizinde 5 Nisan’da 67 dolara düşmüş, Haziran’da 85 dolarmış bu sepet bugün 65 dolar.

– 78.7                                     2001 – 89.1                            2003 – 100

5 Nisan 1994 – 67                  Haziran 2001 – 85.3               Güncel  – 65(Tarihin en düşük)

Yani 1994 ve 2001 krizlerini karşılaştırdığınızda Türk lirasının en itibarsız olduğu noktadayız. Türk Lirasının itibarı ülkemizin itibarıdır, Türkiye’nin itibarıdır. Maddi bayraktır.

Hafta başından itibaren devam eden aşağı düşüş, Türk Ekonomisi’nin borçlarını artırmıştır. Döviz hareketinin sadece dış borç üzerinden maliyeti, 2019 yılı gelir ve kurumlar vergisi gelirlerine denk. 6lar bile Türkiye için yüksek bir kurdur. Bu kurlar Türkiye’nin yanlış yönetilmesinin sonucudur. Ekonomik politikaların yerle bir ettiği kurumların getirdiği noktadır ama bunun üzerinde Erdoğan döneminin ekonomiye yansımış faturasıdır.

Ödemeler dengesi krizi ile karşı kaşıyayız. Ödemeler bilançosunun zayıflığı, Merkez Bankası özerkliğinin yitirilmesi ile beraber, kurun ufak çaplı döviz taleplerine karşı bile tepkisi artmıştır. Pazartesi’den beri yaşadığımız gelişmenin tanımı budur. Piyasaya güvensizliğin sonucudur.

2017’de 130 milyar dolar olan döviz mevduatı %50’den fazla artarak 200 milyar doları aşmış. Bu güvenin olmadığını gösterir. Özel sektör yaklaşık 2 yılı aşkın süredir yatırım yapmıyor. Döviz riskini azaltmanın peşinde. Yaklaşık 45 milyar dolar ödeme yapmış.  İçinden geçtiğimiz süreç, ekonomi yönetiminin politikalarının beklenen sonucuydu. Vatandaş Erdoğan’a güvendi yanıldı, damada da güvendi yanıldı ve artık güvenmiyor. Hükümet 10 yıldır oyunun kurallarına uymuyor ve kendine ses çıkarılmamasını istiyor. Ekonominin gerçek resmi bilinemiyor. Örtülü bir yürütme var.

TÜRKİYE’DE KRİZİN MUHATABI YOK

MERKEZ BANKASI

TCMB toplam rezerv 89.5 milyar

SWAP Miktarı 55.3 milyar

Düşüldüğünde Türkiye’nin net rezervi ( – )

2020 yılında MB ihtiyat akçesi ve kâr’dan 70 Milyar TL Bütçe’ye aktarılmış

1970’li yıllara benzer bir “para gönder Merkez Bankası” talimatlı döneme geçildi. Bütçe buna rağmen tarihi bir açıktadır. Bütçe 178 milyar açığa sahiptir. 12 ay için baktığımızda 280 milyar.

Ocak 2020’den bu yana 7 aydır, dolar’ı 7’nin altında tutmak için 30 Milyar dolar satılmış.

2019 başından bu yana 100 Milyar Dolar.

Sn. Durmuş Yılmaz 3 yıl önce şöyle demişti: “Derelerinizden petrol aksa, dağlarınızdan altın fışkırsa, eğer adalet kavramı yok ise ve kurala göre değil duruma göre adaleti benimsemişseniz, ülkede ekonomik gelişmeden ve kalkınmadan bahsedemezsiniz”

  • Türkiye’nin brüt rezervlerin dış finansman ihtiyacını karşılama oranı 2019’da %64 iken, Mayıs ortasında yüzde %49’a düştü.
  • Ocak-mayıs döneminde brüt rezervde 22 milyar dolarlık bir düşüş söz konusu.
  • 2019 yılında finansman kalitesi zayıf.
  • Türkiye, 2020-21 döneminde GSYİH’nın yaklaşık yüzde 23’üne denk gelen yıllık gayri safi dış finansman ihtiyacı ile, küresel ve yerel yatırımcıların yatırımcı duyarlılığındaki olumsuz kaymalara karşı savunmasız.
  • Brüt rezervler, 2019 sonunda yüzde 85’te iken 2020’nin mayıs ortasında yüzde 67.
  • Dış finansman ihtiyacı ve düşük rezervler Türkiye’yi şoklara karşı savunmasız bırakıyor.

 

BÜTÇE AÇIĞI, İSTİHDAM VE İŞSİZLİK

Merkezi yönetim BÜTÇE AÇIĞI, Ocak-Haziran döneminde, yani 2020 yılının ilk 6 ayında 109,5 Milyar TL’ye yükselmiştir. 2019’un aynı dönemine göre artış %39,3. Bu çerçevede turizm sektörünün önemi vardır. 18  Mart’ta Erdoğan’ın yaptığı konuşmada turizme yer yok. Turizm sektörünün karşılaşacağı sorun belliydi. Bunu hiç seslendirmediler yaptıkları tek eylem Covid için otellere sertifika programı uyguladılar. Türkiye’de tarım dışı işsizlik oranımız yüzde 23. Toplam baktığımızda 10 milyon civarında işsiz.

  • İstihdamda olanlar ile iş arayanların toplamı olan iş gücünün, çalışabilir nüfus içindeki payı hızla düşüyor. İş gücüne katılma oranı nisanda yüzde 47,5’e geriledi. Bu oranla, 8 yıl geriye gitmiş oluyoruz.
  • İş bulma ümidi olmadığı için iş aramayanlar var. Bu vatandaşlarımızın sayısı aralıkta 800 bin iken, nisan ayı itibariyle 1,3 milyona ulaştı.
  • “Ne eğitim gören ne iş sahibi olan ve iş de aramayan” 15-24 yaşları arasındaki gençlerin sayısı, tam 3 milyon 400 bin.
  • Son 5 ayda iş aramadığı için işsiz olarak kayda geçmeyenlerin sayısı ise 2,3 milyon.
  • Tüm bunları göz önüne aldığımızda toplamda tarım dışı işsizlik oranımız, yaklaşık %22-23’ü buluyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın vergi affına ilişkin, “Yeni Ekonomi Programı (2020-2022) kapsamında gerekli düzenleme ve tedbirler hayata geçirilecektir” açıklaması oldukça manidardır. Türkiye’nin içinde bulunduğu yönetimsel yanlışlıklar nedeni ile Türkiye beklentinin çok üzerinde yara alıyor. Bu nedenle vergi borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda biz İYİ Parti olarak inisiyatif aldık. Torba kanun görüşülürken İYİ Parti komisyon üyeleri olarak bir önergemiz oldu. Bu önerge reddoldu. Vatandaşlarımızı düşünerek ve onların hem sosyal hem de ekonomik hayatlarını korumayı gözeterek bugüne kadar yapmış olduğumuz tüm çağrılara hükümet, kulaklarını tıkamıştır.

GÜVEN ORTAMI ÇÖKMÜŞTÜR

Bulunduğumuz sürecin iki temel çözümü var. Birisi kısa vadeli seçime kadar yapılacak birisi de seçimle beraber yapılacaklardır. Türkiye’de güven ortamı çökmüştür. Recep Tayyip Erdoğan döneminin iflasıdır. Bu dönem kapanmalıdır. Seçime kadar derhal Merkez Bankası ekonomi yönetimi 1. ve 2. derecedeki tüm kadroları ve ekonominin yöneticileri değişmelidir. Sosyal güvenlik reformu ve Türkiye Varlık Fonunun denetime tabi tutulması, bunun iyi yönetişim şeklinde bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Türkiye’nin Türk lirasına sahip çıkılması konusunda kısa dönem adımları atılmalıdır. Bunun için hızla Sayın Erdoğan ve ekibi bütüncül bir plan çerçevesinde bütçenin revizyonu ve ek bütçeyi Meclis’e getirmelidir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!