Cumhuriyet tarihimizin en büyük kıyımlarından biri eğitim alanında yaşanmaktadır. 7000 okul müdürü haksız, mesnetsiz, adaletsiz şekilde acımasızca görevlerinden alınmıştır. Yine alt yönetim birimlerinde 60-70 bin dolaylarında görevden alma hazırlıkları da yakınlaşmış görünmektedir.
Kıyım için altyapı oluşturmak adına, önce hukuki düzenlemeler, ardından puanlama tuzağı geçerli kılınmıştır. Nitekim Aile birliği temsilcilerinin verdiği yüksek puanlara karşı, idari yöneticilerin sıfır ve yakını puanlar ile gerekçe oluşturmaları vicdanları titretecek ölçülere ulaşırken, gerek aileler gerekse öğrenciler bu keyfiliği şaşkınlık ve hayretle içinde anlamaya çalışmaktadır.
Daha da ileri gidilerek hakkını arayanların alacağı mahkeme kararlarını 4 yıl uygulamama gibi ilave kuşatmaları dahi hayata geçirebilmişlerdir.
Ne hazindir ki; görevden alınanların tamamı yandaş sendikadan olmayı kabul etmeyen, eğitimden başka hedefi olmayan, aynı zamanda bu uğurda irade koyan değerli eğiticilerimizdir.
Alın teri hor görülmüş, liyakat dışlanmış, ahlak çiğnenmiş, vicdan kirletilmiş, adalet yok sayılmıştır.
Devlete güven ve saygı büyük yara almıştır.
İnsani değerler linç edilirken, zulüm baş tacı edilmiştir.
Tüm bu haksızlıklar istikbalimizi teslim edeceğimiz yavrularımız, körpe beyinlerin, tertemiz yüreklerin olduğu eğitim alanında gerçekleşmektedir.
Bu kez yaşayarak öğrenmektedirler.
Kendileri için çırpınan öğretmen ve yöneticilerinin “benden değildir,” yaftasıyla ayrıştırılıp, sürgün edilmelerindeki garipliği anlama peşindedirler. Onlara öğretilen helal lokma, alın teri, fedakârlık, ilim aşkı, vatan millet sevgisi, Allah rızası önemini kaybetmiş, yandaş olmanın geçerlilik kazandığına, hatta tek önemli konu olduğuna, şahit olmuşlardır.
Hakkın, haklının, çalışkanın, fedakârın değil güçlü olanın, güçlü olandan yana olanın önem kazandığı zemini paylaşmışlardır.
Pırıl pırıl fidanlar, hakkaniyetin değil, zulmün hâkim olduğu çürümeyle tanışmışlardır…
Gücü ellerinde tutanlar!
“Benden değilse yok olur” mantığını eğitimde de en etkin özellik haline getirmişlerdir.
Bu arızalı mantık göründüğünden çok daha büyük belalara açıktır.
Nitekim İslam dünyasından türeyip tüm insanlığa vahşet getiren IŞİD terör örgütü de hakim olduğu yerlerde, “benden olmayan yok olur” iğrenç mantığı ile katliamlar yapmaktadır.
Bu kirli mantık farklı bir şekli ile bugün yavrularımızın önünde işler durumdadır.
Eğitimcilerimiz haksızca kıyıma uğramalarının yanında, yavrularımıza bu kıyımı yaşatıp, hayatı “güçten yana olanlar-olmayanlar” gibi kirli bir ikilemin içine esir edildiği zulüm günleri yaşanmaktadır.
Bir anlamda; Zulüm, yaşanılarak, yaşatılarak uygulamalı ders niteliğinde “tek geçerli kıstas” eğitimi sergilenmektedir.
Kıymayın!
Yavrularımızın ahlak ile arasını açmayın.
Hakkaniyet duygusunu zedelemeyin
İnsanı insan yapan değerlerde ümitsizliğe düşürmeyin.
Körpe beyinlere zulüm aşılamayın…
Zulmü; meşrulaştırmayın!
Zalimliği kişiliklerinin parçası haline getirmeyin!..