Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Enerji ve Tabi kaynakalr Bakanlığımızın kıymetli mensupları, değerli misafirler sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle muhhabbetle selamlıyorum. Silivri yeraltı doğalgaz depolama tesisimizin açılışını yaptığımız yeni fazıyla 4,6 milyar metreküpe ulaşan toplam kapasitesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olamasını diliyorum.
Bugünkü açılışla birlikte Silivri Avrupa’daki en büyük yeraltı gaz depolama tesisi haline gelmiştir. Bilindiği gibi Silivri’deki bu tesisi biz kurmuş, ilk fazını da 2007 yılında hizmete almıştık. Son genişletme çalışmaları, denizden 3 kilometre açıktaki platformlar vasıtasıyla 18 kuyuda, 31 bin metre deniz sondajı yaparak gerçekleştirildi. Bu faaliyetler, Karadeniz’deki sondaj işlemleri seviyesinde bir yoğunlukla yürütülmüştür.
Tüm bu çalışmalarda kullanılan malzemeler tamamen yerli ve milli olarak üretilmiş, böylece ülkemizin gaz depolama alanındaki teknoloji birikimine de katkı sağlanmıştır. Silivri Doğalgaz Depolama Tesisi’miz, günlük 45 milyon metreküp enjeksiyon ve 75 milyon metreküp geri üretim kapasitesine sahiptir. Yani tesisimiz, ülkemizin en yoğun tüketim döneminde dahi talebin 4’te birini tek başına karşılayabilecektir.
Ankara Tuz Gölü’ndeki kapasite genişletme çalışmaları tamamlandığında orada da benzer orana ulaşacağız. Ülkemizin bu yılki toplam doğal gaz tüketiminin 53,5 milyar metreküp olacağı göz önüne alındığında, Silivri’de ulaştığımız 4,6 milyar metreküplük ve Tuz Gölü’nde hedeflediğimiz 5,4 milyar metreküplük kapasitesinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Silivri Yeraltı Doğalgaz Depolama Tesisi’mizin yeni fazının hizmete girmesinde emeği geçen Bakanlığımızı, kurumlarımızı, yüklenici firmaları tebrik ediyorum.
Ülkemizi doğal gaz keşfi ve işletmesi yanında depolaması alanında da en güvenli seviyeye getirene kadar yatırımlarımız devam edecektir. Kısa ve orta vadede küresel enerji krizinin Avrupa’da yo açtığı sıkıntıların, uzun vadede kalkınma hedeflerimizi yavaşlatacak sorunların ülkemizde yaşanmaması için her türlü tedbiri almayı sürdüreceğiz.
Türkiye Yüzyılı ile milletimize bir gelecek vizyonu sunduk. Ülkemizi her alanda dünya ile rekabet edebilir seviyeye getirme hedeflerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bu büyük atılımı geçtiğimiz 20 yılda çalışıp didinerek günbegün üzerine koyarak sahip olduğumuz eser ve hizmet altyapısı üzerinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bir başka deyişle, 20 yıla sığdırdığımız asırlık işlere harcadığımız emeklerimizin meyvelerini toplamaya başlayarak ülkemizi en üst lige çıkaracağımız yeni bir döneme giriyoruz.
Hükümete geldiğimizde kısır hesapların, çekişmelerin, kavgaların, krizlerin içinde sıkışıp kalan bir Türkiye vardı. Sahip olduğumuz stratejik, beşeri ve tabi potansiyeli bu sancılı tablo içinde adeta heba ediyorduk. Türkiye’nin istikametini güven ve istikrar iklimine döndürerek ülkemizi önce bu girdaptan kurtardık. Her dönemde olduğu gibi bugün de birilerinin ısrarla önemsizleştirmeye çalıştığı dev yatırımlarla ekonomimizi sürekli büyüttük.
İnşallah en kısa sürede günlük petrol üretimimizi 100 bin varile çıkartacak, ardından daha büyük keşifler ve üretimler için yolumuza devam edeceğiz. Tüm bu gelişmelerin bir diğer sonucu da ülkemizin sahip olduğu 7 doğalgaz boru hattı, ikisi yüzer 4 LNG tesisi, 15 giriş noktası ve diğer avantajlarıyla, dünyanın önde gelen enerji ticaret merkezlerinden biri haline dönüşmesidir.
Türk Akım Projesiyle; Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Macaristan’a gaz akışı sağlıyoruz.
TANAP Projesi üzerinden de, bugün Avrupa’ya 18,5 milyar metreküp gaz sevkiyatı yaptık. LNG yatırımlarımız ve gaz depolama tesislerimiz, ülkemizin arz güvenliğini temin yanında enerji ticaretimize de olumlu etkileri olan gelişmelerdir.
Saros’taki LNG tesisimizi hizmete açtığımızda, bu alanda çok daha güçlü bir konuma geleceğiz. Amacımız, ülkemizi en kısa sürede doğalgaz referans fiyatının oluştuğu küresel bir merkez haline dönüştürmektir.
Bu konuda değerli dostum Sayın Putin’le önemli görüşmelerimiz oldu. Adımlarımızı attık, atıyoruz ve böylece özellikle Trakya, doğal gazda, enerjide bir hub haline gelecektir.
Bununla ilgili çalışmalarımızı bölgemizdeki enerji ortaklarımızla birlikte yürütüyoruz.
Halen toplamda 20 milyar dolarlık bir yatırımın sürdüğü Nükleer Güç Enerjisini de bu tabloya eklediğimizde, artık enerji alanında bambaşka bir seviyeye yükseleceğiz.
Orta Asya ve Akdeniz’deki yeni gelişmelerin ardından, ülkemizin bu özelliği daha da pekişecektir.
Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmanın yol açtığı rahatsızlıkların gerisinde, enerji alanındaki her yatırımın yarım asırlık, bir asırlık derinliğe sahip olması yatıyor.
Siyasi ve diplomatik ilişki ağımızı, ortak ekonomik çıkarlar temelinde genişleterek, diğer alanlarla birlikte enerjide de yeni kazanımlar elde etmek için yoğun çaba harcıyoruz.
Stratejilerimizi ve adımlarımızı, bu alana yapılan her yatırımın ve elde edilen her kazanımın, nesiller boyu devam edecek etkilerini hesaba katarak belirliyoruz. Hiç şüphesiz bu noktaya, milletimizden aldığımız güçlü destekle, ülkemizin atılımlarını engelleme çabalarını aşa aşa geldik. Her projemizi sabote etmek için sergilenen gayretlerin gerisindeki hesapları ve araçları gayet iyi biliyoruz.
Çevrecilik gibi bahanelerle önümüze döşenen mayınların, hangi lobilerin desteğiyle kotarıldığının farkındayız. Elbette hala aşamadığımız birtakım sıkıntılar da mevcut. Ama geldiğimiz seviye bizi, 2023 hedeflerimize yaklaştırmakla kalmayıp, Türkiye Vizyonu için ihtiyacımız olan imkâna kavuşturmaya da yetmiştir.
İnşallah önümüzdeki dönemde hedeflerimize daha kararlı ve güçlü bir şekilde yürüyeceğiz.
Enerji vizyonumuzu, 2053 yılında birincil kaynaklarda dışa bağımlılığımızı yüzde 71’den yüzde 13’e indirecek şekilde belirledik; hedeflerimizi buna göre oluşturuyor, yatırımlarımızı buna göre planlıyoruz.
İklim değişikliğine karşı mücadele çalışmaları başta olmak üzere, küresel uzlaşmaların tamamı da bu vizyonun içinde yer almaktadır.
Türkiye’yi yeni projelerle, yeni yatırımlarla, yeni heyecanlarla, yeni sevinçlerle buluşturarak, dünyanın en büyük 10 ülkesi arasındaki hak ettiğimiz yere adım adım ilerleyeceğiz.
Dün bizimle uğraşanlar bugün işbirliği için kapımıza geliyor. Bugün hala bizimle uğraşmayı sürdürenlerin de yarın dostluğumuza ihtiyaç duyacaklarından eminiz.
Biz, kimsenin eksiğine-fazlasına bakmadan, ilhamını medeniyetimizden ve tarihimizden aldığımız ilkeli, hakkaniyetli, adaletli, merhametli duruşumuzu hep koruyacağız.
Tüm hesapların üstündeki hesaba inanıyoruz, milletimizi Türkiye Yüzyılına hazırlamaya devam ediyoruz.”