Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Bugün Kırklareli bir başka. Sevgili Kırklarelili kardeşlerim, başımızın tacı kıymetli hanımefendiler, geleceğimizin teminatı sevgili geçnler, değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Trakya’daki uç beyimiz. Sarsılmaz kalemiz Kırklareli'nin tüm ilçeleri ve köyleriyle hasretle selamlıyorum. Kırklareli'yi gerçekten çok özlemişim. Kırklarelieli kardeşlerimi de özlemiştik. Bizleri sağlıkla, afiyetle buluşturan Rabbim'e hamd olsun.
Bizi bugün bağrınıza bastınız. Bizi yanlız olmadığımızı hissettirdiniz. Aşkınızla bize cesaret verdiniz. Dayanışmanız, muhabbetiniz için her birinize teşekkür ediyorum.
Kırklareli bizlerle olduğu müddetçe Allah'ın izniyle bu ülkenin sırtı yere gelmez. Benim Kırklarelili kardeşlerim iradelerine böyle sahip çıktığı sürece, dergi kapaklarından millete parmak sallayanların tehditleri sökmez. Sizler kardeşliğinize böyle sarıldığınız müddetçe bizi kimse bölemez, ayıramaz biz bu CHP'ye, PKK'ya, İP'e bunlara ülkemizi, vatanımızı böldürtmeyeceğiz.
Nice badirenin, nice engelin üstesinden biz zaten böylece geldik. Bunlara fırsat vermedik. Nice saldırıyı, nice ihaneti işte böyle savuşturduk. İnşallah 14 Mayıs'ta da yine aynısını başaracağız. Buna hazır mıyız? Birliğimize, beraberliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız.
Bizi alevi-sünni, Türk-Kürt, Roman diyerek ayırmak isteyenlere, bizi hayat tarzı korkuları üzerinden bölmeye çalışanlara müsaade etmeyeceğiz. Roman kardeşlerime ayrımcılık yapmak isteyenlere de asla fırsat vermeyeceğiz.
Buradan, çocukluk yıllarımı beraber geçirdiğim tüm Roman kardeşlerimi selamlıyorum. 85 milyonun tamamı arasındaki komşuluk hukukunun, kardeşlik hakkının, vatandaşlık bağlarının zedelenmesine rıza göstermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı sizlerle birlikte omuz omuza inşa edeceğiz.
Büyük ve güçlü Türkiye'nin kapılarını sizlerle beraber aralayacağız. Ne diyorlar? Öcalan'ın cezaevinin kapısını kıracaklarmış. Ne diyorlar? Selo'yu cezaevinden çıkaracaklarmış. Bu Selo ne yaptı? Diyarbakır'da bizim 51 Kürt kardeşimizi bunlar öldürdüler. Bunun için şu anda cezaevinde Edirne'de. Biraz sonra Edirne'ye gidiyorum oradan da sesleneceğim.
Bunun için 14 Mayıs çok önemli. Pazar günü sandıklara gidecek ve inşallah oyumuzu kullanacağız. Bundan önce hep beraber çok daha önemli bir şey yapacağız. Buraya gelmeyen eşinize, dostunuza, akrabanıza mutlaka ulaşacaksınız. Size Cumhurbaşkanımızın selamı var diyecek, halini hatırını sorcak 14 Mayıs'ın önemini anlatacaksınız.
Gerçekleri, 21 yıldaki hizmetleri ve gelecek 5 seneye dair planlarımızı izah edeceksiniz. Kırklareli'nde kapısı çalınmadık, yüreğine dokunmadık kimseyi bırakmayacağız. Ben sizin aynı zamanda kıdemli komşunuzum. Her seçimde oluduğu gibi 14 Mayıs'ta da seçimi önce milletimizin zihninde, kalbinde, gözünde kazanacağız. Gerisi zaten gelecektir.
Bunun için şimdi Kırklareli'ne soruyorum 14 Mayıs'ta durmak yok yola devam diyor muyuz? 14 Mayıs'da doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? 14 Mayıs'ta Türkiye Yüzyılı için hemen şimdi diyor muyuz? Bunun için 14 Mayıs'a kadar kapı kapı dolaşıyor muyuz? Kırklareli'nden güzel bir haber bekliyorum.
Biliyorsunuz, Kırklareli'nin benim siyasi hayatımda farklı bir yeri var. Okuduğumuz bir şiir yüzünden haksız bir şekilde cezalandırıldığımda Kırklareli bizi Pınarhisar'da misafir etti. Biz o günleri gazete manşetlerinden bizlere siyasi ömür biçildiği o kara günleri hiçbir zaman unutmadık.
Milletimizin bize karşı yapılan adaletsizliğe karşı gösterdiği vicdanlı duruşu hiçbir zaman unutmadık. Yüzbinlerin bizleri Pınarhisar Cezaevi'ne yolcu ederken o döktüğü gözyaşını hiçbir zaman unutmadık. Kırklareli ile birlikte tüm Türkiye'nin bize nasıl sahip çıktığını, bize nasıl umut bağladığını hiçbir zaman unutmadık. Pınarhisar'da haksız yere tutulduğumuz o günleri tevekkülle, istişare ile geçen bir okul olarak gördük. Pınarhisar'ı bir zindan olarak değil Medrese-i yusufiye olarak kabul ettik.
Darbecilerin milletimiz ile bağlarımızı koparmak için bizi attıkları o zindan Allah'ın takdiri ile yeni bir dönemin başlangıcı, yeni bir yolculuğun ilk adımı oldu. Partimizin ufkunu burada çizdik. Türkiye'ye dair hayallerimizi Pınarhisar'da somutlaştırdık.
Gelecek vizyonumuzu burada şekillendirdik. Rabbimizin yardımı, milletimizin desteği ile 3 Kasım 2002 seçimlerinde Anadolu ihtilalini gerçekleştirdik. Ülkemizi 21 yılda tarihinin en büyük yatırımları ile buluşturduk. 81 vilayetimizin her birini eserlerimizle, projelerimizle nakış nakış dokuduk.
Milletimizin ayağına vurulan vesayet zincirlerini, kriz, kaos, darbe ve siyasi istikrarsızlık prangalarını tek tek parçaladık. Türkiye'yi sağlıktan ulaşıma, enerjiden eğitime, savunmadan turizme kadar her alanda başarıdan başarıya koşturduk.
Bürokratik vesayetin takoz koyduğu, muhalefetin engel çıkardığı, marjinal örgütlerin sabote ettiği projelerimizi burada saymaya kalksak bitiremeyiz. Biz bu takoz siyasetine ve sabotaj siyasetine teslim olmadık. Bunlara rağmen ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısı ne ise onu yaptık.
İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Kiminle? Sizinle beraber. Aziz milletimize hizmetkar olmak için daha fazla ter dökeceğiz. Hedeflerimize ulaşmak için daha çok koşacağız. Bunu da Kırklareli'nin desteği ile hep beraber başaracağız. Pazar gününe kadar 5-6 gün kaldı. Öyleyse kapı kapı dolaşıyor muyuz? Gençler, kapı kapı dolaşıyor muyuz? Ana kademe kapı kapı dolaşıyor muyuz? Kırklareli'nden bu defa sandıkları patlatıyor muyuz?
Seçim dönemleri kimileri için bol keseden boş vaat dağıtma günleridir. Bunların her seçim öncesi açtıkları bir vaat bohçası var. Doğruluğuna, yanlışlığına bakmadan buradan seçtikleri vaatleri gittikleri yerlerde sağa sola savururlar. Çiftçiye ne dediler? Bedava traktör dediler.
Şimdi soruyorum, çiftçi kardeşlerim size bedava traktörler geldi mi? Ne dediler, suyu, elektriği, ulaşımı ücretsiz yapacağız. Oldu mu? İşte İstanbul yanı başınızda. Ben İstanbulluyum İstanbul'un büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. Bunlar ne suyu ucuz, ne otobüsleri bedava böyle bir şey yapmadılar. Fakat biz dönemimizde bunları yaptık. Akıllarına gelen her şeyi söylerler. Hele bay bay Kemal bu işin piridir. Yalanda onun üzerine yok. Seçim bittikten sonra ne yapıyorlar? Vaat bohçasının ağzını bağlayıp sandığa koyuyorlar, bir dahaki seçime kadar milletin yüzüne bile bakmazlar. Bu eski Türkiye'nin siyaset tarzıdır. Biz 2002'de bu siyaset anlayışına son verdik.
Seçim meydanlarında ne diyorsak, neyi vaat ediyorsak göreve geldiğimizde tek tek hayata geçiririz. Melesa emeklilikte yaşı bekleyen 2 milyon 250 bin insanımızın talebini karşıladık. En düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya, emeklilerimizin bayram ikramiyelerini ise 2 bin liraya yükselttik. Cek, cak demedik, yaptıklarımızı söylüyorum.
Milletimizin 60 yıllık hayali olan yerli aracımız Togg'u yollara uğurladık. Bay bay Kemal ve ortaklarının böyle bir gaz yok dedikleri Karadeniz doğal gazımızı getirdik. Şimdi evlere doğal gaz geldi mi? Sadece bununla kalmadık. Bu ayki doğal gaz kullanımını ücretsiz yaptık.
Biz ne dersek yaparız, bizde yalan yok. Her şey doğruluk üzerine. Bir sene boyunca da mutfak ve ısınma için kullanılacak 25 metreküplük doğal gaz bedelini faturalardan düşeceğiz. Yani Kırklareli'nde, Edirne'de, Tekirdağ'da diğer şehirlerimizde söylediklerimizi Ankara'ya döndüğümüzde unutanlardan olmadık. Milletimizin kapısını tekrar çaldığımızda da önce karnemizi gösterdik, hesabımızı verdik sonra da gelecek 5 yılda neler yapacağımızı anlattık.
Öyle bay bay Kemal gibi Londra'daki tefecilerden para dilenmeyeceğiz. Öyle bay bay Kemal gibi ülkemiz ekonomisini tekrar IMF komiserlerine teslim etmeyeceğiz. Davos'tayız, o zaman Bebecan benim bakanım. IMF başkanı ile görüşme yapıyoruz. IMF başkanına dedim ki, alacaklarınızı tahsil ediyor musunuz? Evet dedi. O zaman 23,5 milyar dolar borcumuz var. Siz paranızı tahsil ediyorsanız Türkiye'nin başbakanı benim. Siz Türkiye'nin siyasi geleceğine müdahale edemezsiniz. Tabi sustu, Bebecan'da kızardı bozardı. Çünkü bunların öyle irade koyma kabiliyeti yok. Bunlar zavallı. Sene 2013'te IMF'ye borcumuzu bitirdik. IMF'den 2013'ten sonra bir kuruş almadık.
Ama bay bay Kemal'in sözcüsü ve İP'in şu anda mensubu olan Merkez Bankası'nda bir ara sözde başkanlık yapmıştı. İkisi otel lobilerinde IMF ile görüştüler. Onlarla görüşerek bize IMF'ye borçlanma tavsiyesi yaptılar. Bizim böyle bir düşüklüğümüz, böyle bir ihtiyacımız yok dedik. O gün bugün 10 sene biz Allah kuruşu IMF'den almadık. Ne oldu? Türkiye çöktü mü? Bay bay Kemal sen Londra'daki tefecilere git. Avucunu yalayacaksın.
Onlardan sana yar olmaz. Ama sen zaten seçim kazanamayacaksınki. Sen ciddi manada zavallısın. Sana ne söylediler ki hemen aldandın kalktın 300 milyar dolar Londra'daki tefecilerden para alacağım. Bunlar esrarkeş, eroinkeş bundan kazanım elde eden tefeciler. Onun gibi bölücüler ve FETÖ'cülerle gizli gizli buluşup sözler vermeyecek, taviz vermeyecek ülke ve millet düşmanları ile kol kola yürümeyeceğiz.
Kendi kaynaklarımızı kullanacak, kimseye boyun bükmeden, kimseye el açmadan toplumumuzun refahını artıracağız. Kırklareli halkının bu mücadelede ben bizi yalnız bırakmayacağına inanıyorum.
Bunca alt yapıyı, üst yapıyı biz Londra tefecilerinden aldığımız parayla mı yaptık? Şurada işte yanı başınızda Çanakkale Köprüsü'nü biz onlardan aldığımız parayla mı yaptık? Şu anda Çanakkale Köprüsü bir abide değil mi? Nasıl yaptığımız görüyorsunuz. Bay bay Kemal, Ziya Paşa çok güzel söylüyor tam da senin için, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.
Millete hizmet bir gönül ve aşk işidir. Bunun için de yürek gerekir yürek, bilek gerekir, Türkiye'ye sevdalanmak gerekir. Aşkı olmayandan, derdi olmayandan, ufku, vizyonu, hedefi olmayandan ne bu ülkeye ne bu millete ne de Kırklareli'ne hayır gelir.
Buradan şimdi Kırklareli'ye soruyorum. Kumar mı, noter mi olduğuna daha kendilerinin bile karar veremediği bir masadan sizlere fayda gelir mi? Bürokratik ve siyasi hayatının hiçbir saflasında millete hayrı dokunmamış bir adaydan Kırklareli'ye bir hayır gelir mi? Her sabah cumharbaşkanı yardımcısı sayısının artırıldığı, her gün birilerine koltuk vermek için yeni bakanlıkların kurulduğu bir yapı sizlere hizmet edebilir mi? Sabah akşam kavga eden, tartışan, didişen hiçbir konuda anlaşamayan koalisyon gençlerimizin sorunlarını çözebilir mi? Sandık başına gidecek her vatandaşımızdan önce tüm bu soruların cevabını aramasını istiyorum.
Bizim vaadimiz ise gayet açık. Ülkemizin demokrasi ve kalkınma hamlelerini nasıl biz gerçekleştirdiysek bugün de milletimizin hangi meselesi varsa yine biz çözeriz. Kira meselesini de, çarşı pazarda kimi ürünlerde ortaya çıkan aşırı fiyat artışını da hal yoluna yine biz koyarız. Sözümüzü yerine getireceğimizin ispatı da şehirlerimize bugüne kadar kazandırdığımız hizmetlerdir.
Bu kapsamda Kırklareli'ne bugüne kadar yaklaşık 30 milyar lira kamu yatırımı yaptık. Bay bay Kemal senin belediye başkanın acaba Kırklareli'ne ne yaptı? Yaptığı bir şey var mı? Şimdi gelirken yolların halini gördüm rezalet. İstanbul'un hali ortada, rezalet. Ankara ortada, rezalet. İzmir ortada rezalet. Şimdi ne yapıyor? Bol bol şehirleri dolaşıyor.
İstanbul, Edirne, Tekirdağ'ı birbirine bağlayacak hızlı trenin yapımı devam ediyor. Projenin tamamlanması ile Halkalı Kapıkule arası 4 saatten 1 buçuk saate düşecek. 14 Mayıs'tan sonra hizmetlerimize yenilerini ekleyeceğiz."