Çığlık

İş yapılır ve unutulur sonrası derin bir suskunluktur. İşin faili de yapılanı gören de, bilen de, görmez, duymaz, bilmez!
 
Ve giderek ‘’Mafya Devleti’’ne dönüşürsünüz. Adı konulmamış korku ve gerilim kol gezer dört bir tarafta ve işlemeye başlar ‘’büyük reis’’in SUSKUNLUK YASASI
OMERTA; Çemberin içindekilerin onur/s/u/zluğu!


Hep karanlıklarda alınır karanlık kararlar, hep sabaha uzak gece yarılarında havaya kalkıp iner parmaklar; madenler pazarlanır, ocaklar açılır, maliyet düşürülüp ölüme koşar insanlar o parmaklarla, doğal çevre yasası inşaat-arazi kapmanın yolunu açar, çiçekler solar, yerinden sökülüp telefon direği olur telli kavak…
Çok önemlidir o çemberin içindekiler çok…
Onlar; köstebek sürüsü, onlar ‘’fakire dağıtılan kömürü zenginler mi çıkarsın’’ diyebilecek kadar arsız,
Onlar; sırtımızdan servet sahibi olmuş ‘’ ailenin’’ içindekiler… 

Onlar; lüks villalarda, yatlarda, katlarda…
Onlar; ne idüğü belirsiz vakıflarda, Deniz Fenerinde, STK’larda, bürokraside…
Onlar; Hac’da, camide, ramazan sofralarında

Velhasılı; elleri hem boğazınızda hem cebinizde, gözünüzün uzandığı her yerde ama görmezsiniz, görünmezler!
 
Aslında Onlar ’yol arkadaşları’’ dır!
Ve hiç kolay değildir ‘’vicdan yapıp’’ bu sırdaşlıktan bu arkadaşlıktan ayrılmak.
Ne demişti yol arkadaşlarından biri 17 Aralık sonrası; “Yaptığım her şeyden Ailenin haberi vardı… Ben Bakanlıktan ve Milletvekilliğinden istifa ediyorum. Aile Reisi’nin de istifa etmesi gerekir
Ne oldu peki?
Reis çağırdı konuştu, nasihat etti çemberden çıkan bu yol arkadaşını çemberin içine tekrar çekti. Tehdit mi hâşâ!
 

***

 
İşte Omerta’nın ışığında;
Siyasi erkin, erkini korumak adına Arap saçına çevirdiği patron- iktidar ilişkileri 12 yıldır sürgit devam ediyor.
Türkiye 12 yıldır tek partinin hatta tek adamın ağzından çıkacaklara kilitlendi. Tek parti gücün ifadesi ise bu güç, gücü devam ettirmek adına değil yanlışları düzeltmek adına kullanılmalıydı.
Ancak 12 yıla dönüp baktığımızda gücün kaynağını değil erki kullananları ihya etmek üzere kurgulanmış bir iktidar görüyoruz.


Sn. Enerji Bakanı’nının; olayın ilk gününden itibaren şehit sayısını verirken, veremediklerini, yüzündeki ifadeden okumaya çalışıyorum.
 
302-303’de sınırlandırılmış sayı, sanki tüm çalışmalar bu sayıyı tutturmaya odaklanılmış gibi…
 
Kara ölüm denizinde şeytan fısıldıyor ”Bu işin fıtratında var, bu işin fıtratında var, bu işin fıtratında var… bu işin fıtratında…
Baretleriyle birlikte ‘’ailenin’’ mitinglerine katılanlar ve katılmaya zorlananlar ‘’ocakta olan ocakta kalır’’ diyerek korkunun ve ‘’suskunlu yasası’’nın tarifini yapıyor.
Ne acı…


Daha onbeş gün önce, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam;
"Çocuklara çığlık atmasını öğretin."  Demişti.

Biz, çocuklarımız ve kadınlarımız çığlık atmayı öğrendi!

yüreği kömür yangını kadınlar
ve, çocuklar…

avuçlarında kara çığlık
çığlık çığlığa

kadınlar ve  çocuklar

***


şimdi,
kimi bekler akşam
perdesiz pervazlarda
kimin hıçkırıkları yankılanan
boşlukta

Siz bu çığlıkları duymayı öğrenebildiniz mi?


Nerede, Myammar için, Mısırlı Esma için, Gazze için yaktığınız ‘’ mustur ağıtlarınız!’’

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!