“Tüm Türkiye günlerdir burs skandalını konuşuyor. AKP’li üç ismin devasa burslarla yurt dışına gönderilmesi başlı başına bir skandal.
Ancak araştırdığımızda bizleri bile şaşırtan detaylara ulaşıyoruz. Ravza Kavakçı, Metro AŞ’de henüz işe girmeden yurt dışında eğitim için Howard Üniversitesi’ne müracaat ediyor ve kabul alıyor. İşe girer girmez, tam bir hafta sonra, her ne hikmetse hemen burs kazanıyor. Metro AŞ, ulaştırmayla ilgili bir birim olmasına rağmen, Kavakçı buraya mühendis olarak girmesine rağmen Siyaset Bilimi doktorasına gidiyor. Hangi sınavlardan, hangi aşamalardan geçip bu bursu aldığını bilmiyoruz.
Siyaset Bilimi doktorası yaptığı üniversitede, kardeşi Merve Kavakçı da tez yazmış, çalışmış. Üstelik Kavakçı kardeşlerin danışman hocaları aynı, çalıştıkları konu aynı. Şimdi ortaya çıkardık ki, meğer tezin içeriği de aynıymış.
Ravza Kavakçı, İstanbul halkının 2.1 milyon lirasıyla Atatürk’e küfrederek çalıntı tez yazmış. Utanmadan ‘usulsüzlük nerede’ diye bizlere soruyor. Doktorasını bitirmiş ama zorunlu hizmetini tamamlamamış. Üstelik bu sürede hiçbir işte çalışmaması gerekirken, Gaziantep’te Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde çalışmış. Burs için belgelerle usulsüzlüğü kanıtlamıştık ama artık intihalle birlikte açık ve net söylüyorum ki bu hırsızlıktır.
300 sayfalık tezinde 1200 küsur dipnot kullanmış. Büyük bir çoğunluğu ablasının tezinden alıntı. Herhangi bir bilimsel tezde böyle bir örneğe rastlamak mümkün değil. Olduğu gibi dipnot ve içerikleri kopyalamış.
Ravza Kavakçı’nın tezinin girişinde ablasına neden dualar yazdığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Tezini kendisi değil, sanki ablası yazmış. Tezin her sayfasında açık intihal var. Ablasının tezini referanslarıyla kopyalamış. Bazı bölümlerde şark kurnazlığı yapıp cümlelerin fiillerini değiştirmeye çalışmış ama onu da başaramamış. Bu tez değil, adeta kağıt israfı. İstanbul halkının 2.1 milyon lirasını intihallerle dolu bir tez için iç etmiş.
‘Doktora unvanı elinden alınmalı’
Usulsüz burs nedeniyle bursun döviz kuruyla ve faizli cezayla elinden alınmasının yanı sıra Kavakçı’nın doktora tezi iptal edilmeli, doktora unvanını kullanarak elde ettiği gelirler elinden alınmalı, belgede sahtecilik suçundan derhal yargılanmalıdır. Yüz binlerce genç akademide girebilmek için yıllarca dirsek çürütüyor, yoklukta işe girip tez yazmaya çalışıyor, bin bir zorlukla mücadele ediyor. Ama Kavakçı partiden, belediyeden, kardeşten torpilli tez yazıp unvan kazanıyor ve çalıntı tezle ‘doktorum’ diye caka satıyor. Doktora unvanının elinden alınması, belgede sahtecilik ve diğer suçlarla ilgili gerekli girişimlerde bulunacağız. Bunlarda ahlakı geçtik, utanma da kalmamış.
Kavakçı dosyası AKP tipi muhafazakarlığın küçük bir özetidir. Dindarlık kisvesiyle bu milletin paralarını yediler. Meclis’te ‘Atatürk ilkelerine bağlı kalma’ sözü verip ABD’de Atatürk’e küfrettiler. Haksızlık ortaya çıkınca da pişkince ‘usulsüzlük bunun neresinde’ diye soruyorlar. Bu soru millete hakarettir, beş parasız genç işsizlere hakarettir, intihar eden atanamayan gençlere hakarettir, akademiye yıllarını verip torpili yok diye üniversitede kadro alamayanlara hakarettir. Bu hakaretlerin, usulsüzlüğün ve hırsızlığın bedelini ödeyecekler.
Fatma Betül Sayan Kaya ve Rabia Kalender İlhan’ın durumları da buna benzer. İkisi de milyonluk burslarla yurt dışına giden şanslı isimlerden. İkisi de sessizliğini koruyor. Fatma Betül Sayan “sağlığım kötü” diye okulu yarıda bırakıyor, ortada geçerli sağlık kurulu raporu yok. Başka işte çalışmamak şartına rağmen Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyor. Rabia Kalender ise içlerinde en ilginci. Kendi resmi özgeçmişine göre yurt dışında olduğu tarihlerde İBB’de işe girmiş. Belediyede çalışıp çalışmadığına dair hiçbir kayıt yok. Bursu aldıktan sonra Avrupa’da ülke ülke geziyor. 2,2 milyon lirayla yurt dışında keyif yaparken burada gençler KYK kredisini ödeyemediği için faizle ceza kesiliyordu. Her iki isim de sözüm ona oldukça muhafazakâr ama görünen o ki, makam ve paradan başka bir şey muhafaza edememişler. Milli dava, din bunlar için hikaye; tek dertleri para!”
İstanbul halkının ve milletin bütçesinden milyonları iç edip ‘usulsüzlük olduğunu bilmiyordum’ diyorlar ama bu işten öyle kolay kurtuluş yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bizler de tek tek, isim isim tüm detayları araştırıyoruz. Bu kişilere kimler bu bursları vermiş, bunlar bu paraları nerede harcamış, tezlerinde neler yazmış, ülkeye dönünce neler yapmışlar, hepsini tüm boyutlarıyla soruşturuyoruz. Meclis’e skandalın araştırılması için bir araştırma önergesi de vereceğiz. Bu defter kapanmayacak. O paralarda milyonlarca gencin ahı var, bizim genç kardeşlerimize sözümüz var.”