Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Sözcü gazetesinden İpek Özbey’e röportaj verdi. “Apolitik” köşesinde konuşan Özdağ, siyaset dışı pek çok konuda kendisiyle ilgili bilinmeyenleri anlattı. En son okuduğu kitaptan en sevdiği yemeğe, en çok dinlediği şarkılardan magazine ve aşka dair görüşlerine dek pek çok konuyu anlattı. Öte yandan Özdağ’ın, babasının Japonya’da askeri müşavir olarak sürgünde bulunması nedeniyle Tokyo’da doğması sonrası, 1 yaşındaki kimono kıyafetli fotoğrafı merak uyandırdı.
– Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?
Gece gelen mesajları kontrol ederek güne başlarım. Çünkü önemli ve hemen harekete geçmeyi gerektiren bir mesaj gelmiş olabilir.
En son hangi kitabı okudunuz?
Asla bir tek kitap okumam. Eş zamanlı olarak 2-3 kitap okurum. Şu anda elimde Almanya’da Alternative für Deutschland adlı siyasi parti ile ilgili bir kitap var.
– En son hangi filmi izlediniz?
Sinemada oğlumla birlikte Atatürk’ün çocukluğunu anlatan Küçük Mustafa filmini izledik. Bazen evde televizyonda film izlerim. En son bir Danimarka filmi izledim. 18. Yüzyıl’da Danimarka’da soylular ile çiftçiler arasındaki mücadeleyi anlatıyordu.
– En sevdiğiniz ses ne sesi?
Gitar, piyano ve ney sesi.
– Aşka inanır mısınız?
İnanırım.
– En çok dinlediğiniz aşk şarkısı?
Doğrusu bilmiyorum ama bizim kuşağımızın aklına aşk şarkısı deyince ‘Love Story’ gelir.
– En sevdiğiniz yemek?
Hünkar Beğendi, Ali Nazik ama kıymalı, Şinitzel.
– Sizi ne heyecanlandırır?
Milli maçlarda heyecanlanırım.
– Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
Pırasa yemeğini sevmem.
– Yağmur mu, güneş mi?
İkisinin de farklı yeri var. Güzel bir orman manzarasında, kapalı bir yerde yağmuru tercih ederim. Ormanda yürüyorsam da güneşi.
– Güz mü, ilkbahar mı?
İlkbahar.
– İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
Üçe indirmek çok zor.
– Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?
Seninle parti kurmak mı? Tabii ki hayır! Kime olduğunu söylememe gerek var mı?
– Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Gününün ortalama 6-7 saatini telefonda, sosyal medyada geçiren bir insan olarak sanırım üç günü bu yeni duruma alışmaya çalışarak geçirirdim.
– Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
26. Yüzyıl’da, belki bir uzay gemisi kaptanı olarak gelmek isterdim.
– Mutluluğu nasıl tanımlarsınız?
Tanımlanmaz ama olunur diye düşünüyorum. Belki mükemmel bir çikolata gibi.
– Magazin sever misiniz?
Hayır, sevmem.
– Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Yeteneğim olduğunu düşünmüyorum.
– Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Kimseye muhtaç olmadan ölmeyi tercih ederim. Ölümün de hayırlısı diye düşünenlerdenim.