Bir sevdam vardı. Bozkır ayazında dörtnala at koşturan bir Türk yiğidinin, yine kendisi gibi yiğit yarine duyduğu saf, masum ve bir o kadar da erkekçe sevdayı andıran bir sevda…
Bir sevdam vardı. Mecnun’u çöllere düşürüp, Ferhat’a dağları deldirecek kadar sonsuz bir sevda…
Bir sevdam vardı.Ali(r.a.) ile Fatıma(r.a.)’nın sevdası kadar yüce, onun kadar kutsal bir sevda…
Ve gün geçtikçe büyüdü bu sevda, içime sığmaz oldu. Kozasından çıkmaya çalışan bir kelebek gibiydi. Kendini sunmak istedi. Bu cananı belli olmayan sevda kendine canan aradı.
Aradı, aradı, aradı… Ama canan dedikleri onu can bilmediler. Anlayamadılar bu sevdanın kutsaliyetini. Onlara büyük geldi bu sevda, yüceliğinin altında ezildiler. Kendilerini tatmin için bu erkekçe, bu saf, bu sonsuz sevdayı küçümsediler veya yok saydılar görmezlikten gelerek.
Ama… Ama sanmayın ki bu sevda saflığını kaybetti. Yüceliği de onların sözlerine bağlı değildi ki yok olsun iki lafla. Ne yok oldu, ne de azaldı. Büyüdü.
Ve… Ve bu sevdanın büyüklüğü, bu sevdanın sonsuzluğu daha çok anlaşıldı. O alelade bir aşk değildi ki… Onu herkes anlayamayacağı gibi zaten herkes de hak etmiyordu.
Sevdam ona,buna göre şekillenecek bir sevda da değildi. O, onu elde etmek isteyeni şekillenmeye zorlayacak bir sevdaydı.
Bir gece vaktiydi. Karanlıkta yolumu bulmaya çalışıyordum. Ne yapacağını bilmez bir halde… Sevdam beni tuttu elimden, sürüklemeye başladı gecenin karanlık sokaklarına.
Ve birden “Ay” çıktı karşıma. “O” çıktı. Aydınlattı gecemi. “Sana yol göstermeye geldim” dedi adeta. İnanmadım, güvenemedim. Bu da o sevdamı kaldıramayacaklardan biriydi işte.
Ama yanıldım. Tıpkı diğerlerinde yanıldığım gibi… Yalnız bir farkla… Önceden canan sandığım kıymet bilmezdi. Şimdi adeta ben cananı değil, canan beni buldu. Bana güven verdi.
O canan ki Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya at üstünde, örülü saçlarını rüzgara verip de gelen; “Eşhedü en la…” çekip, başındaki yemeniyle sevdasını kilime, nakışa işleyen tam Müslüman Türk Kızı idi.
O canan ki bağırıp da sesimin çıkmadığı bir zamanda sesim oldu.
O canan ki çölde yolumu ararken karşıma çıkan bir vaha oldu.
Mutluydum, umutluydum.
Ve birden açtım gözlerimi, uyanmıştım. Buldum sandığım canan rüyaymış. Kim bilir belki de ben rüya olmasını istiyorum…