Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Bilim-Devlet-Tarikat

Bilim-Devlet-Tarikat

Ramazan ayında duyup gördüğüm ve haklarında birer yazı yazmayı düşündüğüm halde o günlerde yazamadığım birkaç haber var. Bugün onlardan birisini ele alıyorum.

Geçmiş gitmiş, güncelliğini kaybetmiş derseniz, o haberlerin hiç birisi geçici değil, güncelliğini koruyor.

***

19 Nisan 2021 günü gazete ve TV kanalları şu haberi verdiler:

“Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Mehmet Sarıbıyık, İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş, İl Müftüsü Hasan Başiş, Gençlik Spor İl Müdürü Arif Özsoy, Iraklı Şeyh Hüseyni’yi ziyaret edip fotoğraf çektirdiler.”

Haberin ayrıntılarında şu bilgiler var: “Protokol, Irak asıllı Şeyh Muhammed Hüseyni’nin İstanbul Sultanbeyli’deki karargâhına gidip hediyeler verdi, iftara davet etti. İftara Mehmet Sarıbıyık da katıldı. Şeyhin maddi destek olduğu öğrenciler vardı, sıkıntılarını konuştuk. Hüseyni ‘Has oda’da özel olarak ağırlandı. Sakarya’daki görevliler Hüseyni’yi ziyaret etmek için İstanbul’a gittiler. Arif Özsoy şu açıklamayı yaptı: Sakarya’da, 132 ülkeden yabancı öğrenci var. Bunlara Şey vesile oldu. Bazılarının maddi sıkıntıları var. Sıkıntıları konuştuk.”

“Sakarya protokolü, kendisini “21 tarikatın lideri” olarak tanıtan şeyhe el pençe divan durdu.”

“El Hüseyni Musul Doğumlu. Başında olduğu Darüsselam Külliyesi’nin Urfa’daki merkezi 2014’te kuruldu. İstanbul’da ise Seyyidler ve Şerifler Tasavvuf Araştırma Derneği’nde faaliyet yürütüyor.”

“Cübbeli Ahmet” Olarak Ahmet Mahmut Ünlü Hüseyni ile ilgili konuştu: “Kaç karısı var, belli değil. Cemaati uyardım, bir kadınla kızı kandırıp devamlı evlilikler yapmasın diye. 15 yıl kadar önce Musul’dan geldi. Hapislerde kalmış. Şeyhliğini ilan etti. Cemaati Türklerden. Bir dolu Türk ile evlendi. Şanlıurfa’da barınamadı. Vatandaşlık da almış. Kadının biri diyor ki, arabada şahit yok, nikah yaptı. Devamlı değiştiriyordu…”

***

Konuya başlıktaki sözcükler üzerinden gireyim. Bilgisayarımın klavyesine “Bilim ne demektir” diye yazdım. Ekrana: “Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim” çıktı.

Bu tanım bilimin genel, ortak ve doğru tanımıdır. Demek ki, dünya insanlığının önem ve değer verdiği, varlıkları buyruğumuza veren bilgi deneye dayanacak, gerçeklerden yararlanacak ve düzenli/tertipli olacak.

Bir ulus aydın, bir yerde sağlık ve düzenli yaşam olacaksa, orda deneyler yapılacak, gerçeklerden hareket edilecek. Yani bilim esas alınacak. Bilimin olmadığı yerde akıl yoktur; yanılma ve aldanma vardır. Böylesi yerlerde robotlaşma, büyü, sihir, falcılık, akılsızlık, tabiat dışılık, yani mutsuzluk vardır.

Bu iddiayı kanıtlamak için örnekler vermeye, açıklamalar yapmaya gerek yok. Bilimin geliştiği ülkelerle gelişmediği ülkelere bakmamız yeterlidir. O halde mutluluğun gereklerinden birisi de bilimdir.

“Bilim ve bilimsel bilgiyi mümkün kılan şey, öncelikle rasyonel/mantıksal düşüncedir. Akla aykırı ve mantık dışı bir düşünmeyle bilim yapılmaz. Bilim yapmak için değer yargılarından arınmış olmak gerekir. Ahlâksal, siyasal, estetik değer yargılarınızı bilimsel faaliyete taşırsanız, bilim yapmış olmazsınız. İnsani eğilimlerinizi, istek ve arzularınızı da bilimsel faaliyete bulaştırmamalısınız. Kişisel veya grupsal çıkarlarınızı gözeterek bilim yapamazsınız.” [1]

Yaşadığımız Türkiye’de mantıksal düşüncede eksiklikler var.  Türkiye’de değer yargılarının verdiği olur kadar bilim yapılıyor. Siyasi yapılanmalarımız, eğilim ve arzularımız bilimsel düşüncelerin gelişmesine engel oluyor.

***

Medyada gördüğüm haberlerden birisi yine tarikat esaslı. Haber şöyle:“Erdoğan’dan İsmailağa Cemaati’ne ziyaret. AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden Hasan Efendi ve İsmailağa Cemaati’nin manevi lideri Mahmut Efendi’nin Ahmet Ustaosmanoğlu ile görüştü. Erdoğan dün akşam İstanbul’da Fatih’teki İsmailağa Cemaatini ziyaret etti.”

Haberin üstüne bir resim konmuş. Resme göre Erdoğan şeyhin soluna, “Ya Hazreti Pir Muhammed Bahaeddin Şahı Nakşibend” yazılı bir levhanın altına, elleri önden birbirine bağlı olarak oturmuş.

Recep Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan bir kişi. Yani bir milletin temsilcisi, devletin başı.

Bilinen ilkel dönemlerden günümüzün modern dönemlerine gelinceye kadar, başarılı devlet adamları akıl ve bilime önem verdikleri oranda uluslarını mutlu/başarılı etmişlerdir. Bilimi (akıl ve deney) dışlayan, duygusal davranan, fiziği öteleyen, kitleleri metafizik ile avutma yahut yönetmeye çalışan hiçbir devlet adamı başarılı olamamıştır.

Erdoğan’ın devlet adamlığı rengine bakın. İkiye bir tarikat, cemaat, metafizik renkli. Bu görünüm bilim ve ilerlemeye mi yönlendirir, körelmeye mi yönlendirir? Baş böyle görünürse gövde nasıl bir renge bürünür? Düşünelim.

Kimse bir başkasının inanç ve tapınmasına karışamaz. Ben de Erdoğan’a karışamam. Ama Erdoğan herhangi bir kişi değil, bir ulusu yöneten kişi. İşte bu yönüyle hepimizi ilgilendiriyor, yaptığı işlerden, verdiği görüntülerden dolayı bize söz hakkı doğuyor. Gizli olarak ne yaparsan yap ama bizim devlet başkanımız olarak böyle yapma, bize eli-ağzı bağlı bir mürit görünümü verme.

Böyle bir görünüm bizi sürürleştirir. Böyle bir görünüm müspet bilime, çağdaş düşünceye ters düşer. Türkiye’yi yönetenler: “Ya Hazreti Pir! Ya Muhammed Baha eddin! Ya Şah-ı Nakşibend!..” diye bağırsınlar bakalım millet huzur bulacak, karnı tok, sırtı pek olacak mı?

Düşüncelerimin arkasında Erdoğan yahut tarikat karşıtlığı filan aramayın. Ben bilimsel düşünce arıyorum. Dört dörtlük devlet adamlığı arıyorum. Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin en üst düzeyde özümsendiği ve uyguladığı bir ülkede yaşamak beni ve tabii hepimizi mutlu eder, güvence altında yaşatır.

“Ya Hazreti falan!” yolu yeterli olsaydı; bugün İslam dünyası böyle geri olmaz, 8-10 milyonluk İsrail’in karşısında köşe ezilmezdi.

Buraya o iki haberin resimlerini koyuyorum. Konu bitmedi. Nasipse yazımı bu resimler üzerinden sürdüreceğim.

 


[1] Doğan Özlem, Kavramlar ve Tarihleri I, s. 57-58. İnkılâp Kitabevi, İstanbul 2002

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!