01 Şubat 2022 Salı
Günümüzde Din Problemi ve Yüksek Din Kurumu Üzerine
CUMHUR İTTİFAKININ ADAYI KİM
El Kesesinden Ağalık
MODERN ROMA VE HUN İMPARATORLUKLARI VİZYONU
Herkes için ‘Dersim’ Dersi
Prof. Dr. Celalettin Yavuz'un Son Kitabı "Yok" Satıyor!
Ayancık Film Şenliği
Rusya Ukrayna Savaşı'nı 18 Yıl Önceden Gören Dr. Aslan Yaman: "30 Eylül Ukrayna Seçimlerinin Ardından"
Kimmiş Revizyonist?
Nova Etkisinin Hikayesi
CÜNEYT ARKIN DA GİTTİ
VÜSAL ALLAHVERDİYEV anısına
Yalnızca Sitem
Hocalı Soykırımı
Su Akar Yatağını Bulur!..
Balkanlar'da ve Karadeniz'de Varız, Ya Kırım'da?
Ahvalimiz
Türk siyaseti ve siyasetçilerine uzaktan bakış
BUGÜN UYAN TÜRK, YARIN ÇOK GEÇ
Öfke
Görünmeyen Gündem
Yunanistan’la sorunları askeri karşılıkla çözebiliriz
Stratejik Miyopluk Nedir Bilir Misiniz ?
Seç bakalım
AB; Kendi çiftçidine çok, bizim çiftçimize az destek
İYİ Parti’de Seçime Kürsü Damga Vurdu!
Bozkurt'un Zaferi
Gelecek hafta demokratikleşme paketi açıklanacak
Tarihin Kalbi Ermenek’te Attı
Neden Ottowa Sözleşmesi’ne Hayır?
Sen Uyurken, Vatanın İşgal Edildi!
Doğu Türkistan, Güney Türkistan, Güney Azerbaycan Derken Türkistan Coğrafyasının Temel Meselelerine Genel Bir Bakış
EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMUYOR
Kadınlar gününde Banu Çiçekler
Gençler Türkiye’yi Terk Etmek İstiyor
Kripto Para Meselesi
F 35’LERİ ALMAK MÜMKÜN MÜ?
Uygurlar Terörist değildir!
Kerkük Kerbelâ Olmasın!
Kuşumuz, Can Dostumuz!.. (gitti)
Kendi Kendine Yettiğin Kadar Bağımsız ve Güçlüsün
Taşkent’teydim
İşleri Gerginlik
25 Kasım, 104 yıl önce...
İnsan Haklarında Küresel Kıskaç!
Yeni oyun anayasa
ZAFER’İN ZİHİNSEL VE MATEMATİKSEL ÇÖZÜMLEMESİ uçurumdan önceki son çıkış
BAKIŞ AÇISI
İlim ve Teknolojinin Tılsımı
Önümüz Bayram, Koyunlar Mı Yoksa Biz Mi Kurban?
Faşistliğin İtibarını Yükseltenler
Tebrikler Ordumuzun Kurmay Aklına
Sevdiğim...
Şiddet Sadece Dayak Değildir!
Eğitimde Başarı, ‘İnsanı Bilmekle’ Başlar…
İki Kongre ve Bir Muaviye
Gitti FETÖ, Geldi Menzil
Kıbrıs Milli Davamız İse Bunlar Ne?!
ZAFER PARTİSİ NEDEN KURULDU? ZAFER PARTİSİ NEDİR? ZAFER PARTİLİ KİMDİR?
BAD-EL HARAB-ÜL BASRA
Oligarşi, Demokrasi, Hukuk Devleti
Büyük Türk Şairi Şehriyâr
Milli Muhalefetin Doğum Sancıları – 1 – (Siyasi Çerçeve – Temel Mücadele)
Çığlığım Türk Milletinedir! Çığlığım İmanlı Olanlaradır!
KÜRESEL SÜRTÜKLER
Orman Yangınları Sonrası
Devrimci Türklere İhtiyaç Var!
Doktorlar gitsin, sığınmacılar kalsın!
İnce Tuzaklar
Kazan Tatarlarına Vurulan Son Darbe…
BUHRAN DÖNEMİ -2-
Rüzgâr İster Seni
FETÖ Başkanlık Federasyon - VII
Adam..
Bir Zamanlar Kıbrıs
Yer Üstündeki Madenler!
Sarıkamış Harekâtı ve Enver Paşa
ZAMLARI KANIKSAMAKTAN BAŞKA BİR TUHAFLIĞIMIZ YOK
Umuyorum ve Düşünüyorum
Bayrak kirizi Türkmen Aşiretler Meclisinde ele alındı
Milliyetçiliğimizin Kaynakları-84
Bülent Ersoy’un Başörtüsünden Fırfırlı Masa Örtüsüne Ülke Gündemi
Karaburun
Ülkücü'yü yaşatacağız ki; Türk Milleti yaşasın...
İĞNELİ GEZİ-I
ANAYASA-KİN-DİN
Ülkü Yolunda Bir Ömür…. Lokman Abbasoğlu Anlatıyor…
Aramızda belli bir kesim, KKTC’nin lağvedilerek 4 Mart 1964 günü BM’de, ABD, Rusya ve AET’nin desteği ile Rumların gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ne katılmak için her türlü çalışmayı yapıyor. Hedefleri sözüm ona “Euro maaş almak, özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi önce Rumlara sonra da AB’nin kontrolü altına vermek, AB içinde azınlık olarak, sözde mutlu bir şekilde yaşamak.”
Bu hedeflerini halkımıza kabul ettirmek için de kurdukları dernekler vasıtası ile AB’den, faaliyetlerine katkı kisvesi altında paralar alıyorlar ve Rumlarla birleşilirse neleri kazanacağımızı allayıp pullayarak vatandaşlarımızın önüne koyuyorlar. Okullarımızda bazı öğretmenler minicik çocuklarımıza, milli mücadelemizi ve uğradığımız soykırımı anlatacaklarına, Rumlarla birleşirsek bir şeyler kazanacağımız hayalini anlatıyorlar ama asla özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi kaybedeceğimizi, Rumların yönetimi altında aynen Batı Trakya’da olduğu gibi her haktan yoksun “azınlık” statüsünde yaşayacağımızı söylemiyorlar.
Kendi kişisel yaşanmışlıklarım ve deneyimlerim bana Birleşik Kıbrıs’ta nelerin yaşanacağının ip uçlarını vermekte. Olması mümkün değil ama şayet olursa Rumların, neredeyse 2 asırdır dile getirdikleri “çoğunluk biziz, adayı yönetmek bizim hakkımızdır” görüşlerinin, acı bir şekilde hayata geçeceği kesin.
Anlatacaklarım, benim yaşadıklarım. Yorum sizin;
1970’li yılların başında Mağusa Limanındaki serbest bölgede, tahminen 20 kadar Gümrüksüz Mal satışı mağazası “Duty Free” vardı. Bunların tamamına yakını Rumlara aitti. Tek bir dükkânı Türk işletiyordu. Tüm mağazalarda fiyat aynıydı zira toptan fiyatı 20 Şilin, perakende fiyatı 22 Şilin olan bir karton sigarayı, kâr marjı çok düşük olduğu için hiçbir mağazanın daha düşük fiyata satması mümkün değildi.
Türk mağaza sahibi birden Türk gemilerin bile kendisine hiç gelmediğini fark etti. Şaşırdı. Biraz araştırınca Çikko Manastırı’nın, Rum mağaza sahiplerine aradaki farkı ödeyerek perakende fiyatını 20 Şiline düşürmeleri talimatını verdiğini öğrendi. Müşteri kaybı nedeni ile Türk soydaşımızın dükkanı battıktan ve meydan kendilerine kaldıktan sonra da sigara fiyatları 24 Şilin olmuş, Çikko manastırının sübvansiye ettiği 2 Şilinler manastıra geri ödenmişti. Türk’e ait bu mağazayı batırmak ve iflas ettirmek için bizzat Rum Ortodoks Kilisesinin merkezi olan Çikkos Manastırı’nın müdahale etmesi, Rumların Türklere ekonomik hayatta da ne denli gaddarca davrandıklarının göstergesiydi.
***
Barış Harekâtı öncesi Mağusa’da İnşaat mühendisi olarak çalışırken, Maraş’taki Ordu Evi’nin karşısındaki, günümüzde yurt olarak kullanılan 10 katlı binanın statik hesaplarını yapmış, inşaat süresince de kontrol mühendisliğini yürütmüştüm. İnşaatı üstlenmiş olan müteahhit Meşşios usta ve işçi sıkıntısı çektiğinde benden yardım isterdi. Ben de Mağusa’da yaşayan Türklerden usta ve işçileri işe aldırıp, iş gücü sıkıntısının azaltılmasına yardımcı olurdum. Zaman içinde inşaatta çalışan Türklerin sayısı belirgin şekilde artmış, işler de hız kazanmaya başlamıştı. Bir sabah inşaata, EOKA’nın Mağusa bölgesi sorumlusu geldi ve müteahhit Meşşios’a bütün Türkleri işten atması talimatını verdi. O gün tüm Türkler işten atıldı, bana da inşaatı kontrole gerek olmadığını ve inşaata gelmemem söylendi. Kovulmuştum…
***
Yaşadıklarım bitmiyor ki…
1972 senesinde Mağusa (Rum) Belediyesi bayındırlık işlerinde görev yapmak üzere bir inşaat mühendisi veya Mimar münhali açınca, ben bütün koşullara uygun vasıfları taşıdığım için başvurumu yaptım. Kıbrıs Cumhuriyeti Mühendis ve Mimarlar Odasına kayıtlıydım, imza hakkım vardı, İngilizce ve Rumca biliyordum ve Mağusa’da ikamet ediyordum. Benden başka aranılan vasıflara uygun bir tek kişi daha vardı: Ünlü Lordos ailesinin oğlu Mimar Constantinos Lordos.
Kıbrıs’ın en zengin ailelerinden birisinin oğlu olan Constantinos Lordos’un böylesi bir işe ihtiyacı olmadığı için, başvuru da yapmamıştı.
Münhalin kapanış gününden sonraki ilk iş gününde, işe alındığımdan emin olarak yapacağım işin detayını ve koşulları Belediye Başkanı ile görüşmek için Belediye binasına gittim. Yaklaşık 4 buçuk saat (Türk olduğum için) kapıda bekletildikten sonra Başkan Bambos beni kabul etti. Ben aklımdaki soruları sorduktan sonra Belediye Başkanı ayağa kalktı, iki elini yana açarak bana doğru geldi ve “Griye (bay) Atun, sen tam aradığım adamsın. Tüm koşullara da uyuyorsun. Seninle çalışmak bizim için büyük bir mutluluk olacaktır. Bak, Glafkos Klerides ile Rauf R. Denktaş, Kıbrıs konusunu müzakere ediyorlar. Müzakereler anlaşmayla bitsin, hemen ertesi gün gel ve işine başla” diyerek beni kapının önüne koydu. Aradan tam 50 yıl geçti. Müzakereler halen daha devam etmekte. Eğer Rum olsaydım, aynı gün işe alınacaktım. Ama ahtım var, müzakerelerin anlaşmayla bittiği gün hayatta isem Bambos’un mezarına gidip “Bana söz verdiğin işime başlamak için ben geldin Griye Bambos” diyeceğim.
İşte “Birleşik Kıbrıs”ta bizi bekleyen gelecek, bu olayların benzerlerini yaşamak, her koşul ve yerde azınlık konumunda olmak…
Bu yazım, Rumlarla ve AB ile Kıbrıs’ın birleşmesi hayalinin gerçekleşmesi için iş birliği yapan kişi, kuruluş ve Sivil Toplum Örgütlerine ithaf olsun…