Önümüzde iki önemli siyasi olay gündemi belirleyecektir. 30 Eylül 2012 Adalet Ve Kalkınma Partisi büyük kongresi, ardından 4 Kasım 2012 Milliyetçi Hareket Partisi büyük kurultayı geleceğimizin şekillenmesi itibarı ile önem kazanmaktadır.
Kongre ve kurultay kelimeleri aynı alanda kullanılmakla birlikte, AKP’de “kongre”, MHP’de “kurultay” kelimelerinin daha anlam bulduğunu ifade etmek isterim.
Bu iki siyasi gelişme kendi başlarına farklı alanlarda önem taşımakla birlikte, birbirleri ile kıyas durumu, ayrı bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.
***
Önce AKP’nin 4. olağan büyük kongresi ne ifade ediyor, kısaca ele alalım.
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine yapılan hesapların gölgesinde olacağı aşikâr bir kongre süreci! Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı makamına talip olacağı düşüncesi, AKP’nin şekillenecek kadrosuna ilgi alanı oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün yeniden parti genel başkanlığına gelebileceği dillendirilirken, alternatif isimler de gündeme gelmektedir. Seçilecek kadronun Türkiye meselelerine etkisinden çok, Sayın Erdoğan sonrası dönemin işaretlerini taşıması yönüyle daha çok konuşulacağı görülüyor.
Kongrede açıklanacağı ifade edilen yeni paketler ve vizyon, belki kısa vadede kulak dolgunluğu oluşturacak ama ana hatlarıyla devam ede gelenin sürdürülmesi olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bölge ve ülkemiz üzerine uluslar arası konjonktür çerçevesinde biçilen rol, ışıltılı kavramlar, bol büyüklük ilanları üzerinden program olarak sunulacaktır. Daha önce gerçekleştirilmeye çalışılıp, geri adım atmak zorunda kalınan yerel yönetimler yasası gibi temel konular yeniden tazelenecek ve önümüzdeki dönemin gündem maddesi olarak yerini alacaktır.
Uluslar arası katılımın dikkat çekeceği şimdiden belli olan kongrenin, son derece ihtişamlı ve gösterişli bir konumda cereyan edeceğini şimdiden söyleyebiliriz. Güç olmanın getirdiği her türlü avantaj, herkesin iliklerine kadar hissedeceği sunumu kesinlikle bulacaktır.
***
MHP 10. Büyük kurultayı ne ifade ediyor, şimdi de onu ele alalım.
Çok adaylı bir kurultay süreci şimdiden başlamış durumda. Kuvvetle ihtimaldir ki son anda 2 veya 3 adaylı bir seçim gerçekleşecektir. Hiç karşılaşılmadık ölçülerde bir muhasebe dönemi Milliyetçi Hareket içerisinde yaşanmaya başlamış durumdadır. Konular süratle isimler üzerinden tartışmadan uzaklaşıp Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas döneme odaklaşır durumdadır.
Ülkemizin içinden geçtiği zor ve hassas dönemin tek çaresinin Türk Milliyetçileri olduğu düşüncesini esas alan hareket mensupları, belirleyici olabilme güç ve erkine ulaşmanın önemine her zamankinden fazla sarılmış durumdadır.
Sırtını dönüp gidiyor görünen kitlelerin bile başını Milliyetçi Harekete çevirip ümit ve güven gördüğü bir zeminde, yapılması gereken atak ve oluşturulacak çerçeve şimdiden merak ve ilgi konusu olmaktadır.
Açıklanacak programlar, çare, çözüm paketleri ve temel yaklaşımlar önümüzdeki dönemde MHP kadar Türkiye’nin de belirleyici etkeni olacaktır.
Genel Başkanlık seçiminin nasıl sonuçlanacağı, Milliyetçi Hareketin mensuplarından ziyade farklı mahfillerde de ilgi oluşturması dikkat çekici başka bir husustur. Bu durum Türk Milliyetçilerinin dikkatinden kesinlikle kaçmamaktadır. MHP’nin bugün Türkiye’sinde duruş ve tavır olarak tek olma özelliği, aynı zamanda sahip olduğu temel derinlik her kesimde özel ilgi alanı oluşturmaktadır.
Büyük Kurultayda sergilenecek olan görüntünün yanında Liderin yanında oluşacak kurmay kadro (Başkanlık divanı, Merkez Yürütme Kurulu, yan kuruşlar ile ilgili tasarruflar) yüksek beklenti oluşturmaktadır.
MHP Büyük Kurultayında ilk akla gelen lider seçimi durumundan çok daha baskın bir şekilde, Türkiye’nin çıkış, onarım ve yükseliş reçetesinin ilanı üzerine yoğunlaşılmaktadır.
***
“AKP Kongresi” ardından “MHP Kurultayının” birbirine yakın gerçekleşmesi Türkiye için bir şanstır. Peşin oldubittilerin, genel kabullerin oluşturduğu siyasi iklimi değiştirecek husus bu yakınlığın getireceği kıyas hadisesidir.
—Burada belirleyici amil Milliyetçi Hareket olacaktır.
—Nitekim AKP çizilmiş çerçeve dâhilinde mesajlar verebilecektir. Devam ede geleni sürdürebilecek oluşu ancak MHP”nin beklenti merkezi oluşunu kuvvetlendirecektir.
—MHP Kurultayında Türkiye’nin çıkış reçetesinin ilanı üzerine bir kudret ve kıymet ifade edilir halde çıkılması esastır. Tüm dengeler yeniden kurulacaktır.
Türkiye bir kişi ve katılımcı merkezli “kongre” mantığına mı, yoksa devlet işleyiş ve istikbali merkezli “kurultay” şuuruna mı iltifat edecek; bu süreçte işaretlerini alacaktır.