Yargıtay’ın FETÖ kumpası Balyoz davasındaki bazı beraat kararlarını bozmasını değerlendiren emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok, kararın FETÖ kumpaslarını savunanların etkisini taşıdığını söyledi. Üçok, “Asılsız suç isnatlarında bulunacak kadar hukuktan uzaklaşan bir Yargıtay ile karşı karşıyayız” dedi.
Yargıtay’ın gerekçeli kararını inceleyen ve kendisi de davanın sanıklarından olan emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok, Yargıtay’ın AYM kararlarını tanımama kompleksinin karara yansıdığını belirtti. Üçok, kararın FETÖ kumpaslarını savunanların etkisini taşıdığını söyledi.
Üçok’un, Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu’na konuyla ilgili yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde:
– Yargıtay, bozduğu kararda “Bu kişiler darbe yapamadılar ama darbe yapmak için anlaşmışlardı, bu suçtan cezalandırılsınlar” dedi. Siz bu karar için ne diyorsunuz?
“FETÖ yayın organlarının “Balyoz Darbe Plan Semineri” diye takdim ettiği bu kumpas davası, aslında Kara Kuvvetleri Komutanlığı 2003 Yılı Tatbikatlar Programı Kitabı’nda yer alan ve her yıl planlı olarak yapılan 1. Ordu Komutanlığı Plan Semineri’dir.
25 Mart 2003 tarihli sonuç raporuna göre, plan seminerine icracı olarak 147 (26 general, 121 subay), gözlemci olarak 15 (3 general ve 12 subay) olmak üzere toplam 162 personelin katıldığı kesin. Peki, bu seminere sadece 162 kişi katılmışken ve bu seminere katılanlardan sadece 48 kişi hakkında dava açılmışken (124 kişi, bırakın sanık yapılmayı, tanık olarak bile dinlenmemiştir), niçin tam 367 kişi sanık yapılıp yıllarca tutuklu kaldı ve “hükümeti devirmeye teşebbüs etmek” suçundan 18-20 yıl hapis cezaları aldı?
Buradaki amaç, her yıl planlı olarak yapılan bu seminer bahane edilerek, FETÖ üyesi askerlerin önündeki en büyük engel olan TSK’nin en değerli generallerini, amirallerini, subay ve astsubaylarını tasfiye edip 15 Temmuz darbe girişimine fiilen katılan generallerin, amirallerin, albayların önünü açmaktır.”
“Bu kararı, Yargıtay’ın AYM takıntısının bir yansıması olarak görüyorum. Biliyorsunuz ülkemizde bir bakıma Yargıtay’ın ve HSK’nin yol verdiği, AYM kararlarını takmama, uygulamama modası var. AYM, Balyoz davasında verdiği ihlal kararında “Gazeteci tarafından Cumhuriyet savcılığına teslim edilen 11, 16 ve 17 No’lu CD’ler ile Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan 5 No’lu hard disk ve Eskişehir’de sanık Hakan Büyük’ün evinde bulunan flash bellekte yer alan dijital verilerin sahte olarak oluşturulduklarını, bu verilerde pek çok manipülasyon yapıldığını, savunma tarafınca yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli üniversite ve bağımsız kuruluşlardan alınan bilirkişi raporlarında mahkûmiyet kararının temel dayanağı olan dijital verilerdeki manipülasyonların ortaya konulduğunu ve dijital veriler üzerinde iki bine yakın çelişkinin ortaya çıkartıldığını…” demiş (16. Daire bozma kararı, sayfa 2).”
‘Binali yıldırım olmazı olur yaptı’
Binali Yıldırım’ın açıklamaları için ne diyorsunuz?
Bülent Arınç’ın FETÖ üyeleri hakkındaki görüşleri kamuoyunca malum. FETÖ kumpaslarını savunan gazetecileri ve malum şahsiyetleri bir kenara bırakıyorum. Ben bu ülkede bakanlık, başbakanlık, Meclis başkanlığı gibi çok önemli görevlerde bulunmuş olan Binali Bey’in, kendisinin de içerisinde bulunduğu seçilmiş hükümete karşı yapılan 15 Temmuz kanlı darbe girişimine giden yolun taşlarını döşeyen Balyoz ve benzeri FETÖ kumpaslarının amaçlarını kavrayamamasını ve başbakanı olduğu ülkenin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yok saymasını, ‘sapına kadar Balyoz vardı’ demesini anlayabilmiş değilim. Şimdi bizler de çıkıp o gemilerde ‘dibine kadar bilmem ne vardı’ desek doğru olur mu, asla olmaz; böyle düşünüyor muyuz, hayır. Ama Sayın Binali Yıldırım, AYM tarafından da teyit edilen 2 binden fazla sahtekârlığa karşılık olmazı olur yaptı ve “sapına kadar Balyoz vardı” diye açıklamalarda bulundu.