AİHM, ByLock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan eski polis memurunun başvurusunda kararını açıkladı. Mahkeme, başka delillerle desteklenmediği sürece sadece kullanıcı olmanın makul şüphe oluşturmayacağını vurguladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gözaltına alınan ve şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan eski polis memurunun başvurusunda kararını açıkladı.
Deutsche Welle Türkçe’de yer alan habere göre mahkeme, Tekin Akgün davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘özgürlük ve güvenlik hakkını’ düzenleyen 5. maddesinin üç fıkrasının ihlâl edildiğine hükmetti. Bunlar, 1. fıkrada ‘makul şüphe’ ile ilgili c bendi, ‘makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkı’ ile ilgili 3. fıkra ve ‘tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi’ ile ilgili 4. fıkra olarak sıralandı.
Türkiye, Akgün’e 12 bin euro tazminat ödemeye ve bin euroluk mahkeme masraflarını karşılamaya mahkûm edildi.
“Sadece kullanmak makul şüphe oluşturmaz”
Kararda yerel mahkemenin, başvurucunun tutuklandığı 17 Ekim 2016 tarihi itibarıyla ByLock hakkında, uygulamanın sadece Gülen yapılanması tarafından iç iletişim için kullanıldığı sonucuna varabilecek bilgiye sahip olmadığı, başka delil ya da işaretler bulunmaksızın sadece ByLock kullanmanın iddia edilen suçların gerçekten işlendiği konusunda bir makul şüphe oluşturmadığı kaydedildi.
“Deliller ve gerekçe sunulamadı”
Yargılama öncesi tutukluluk için yeterli gerekçenin de sunulamadığına işaret eden AİHM, ayrıca Akgün’ün de avukatının da delillerle ilgili yeterli bilgi sahibi olmadığını, bilgilerin savcılıkta saklı bulunduğunu, bu bilgilerin tutukluluğa itiraz sürecinde büyük önem arz ettiğini vurguladı.
Akgün’ün tutukluluk halinin kaldırılmasına yönelik yaptığı çok sayıda başvurunun çeşitli mahkemelerce reddedildiği de kararda not edildi.
AİHM, “İlkesel olarak şifreli iletişim aracı indirme ya da kullanmanın tek başına yasa dışı ya da suç teşkil edecek bir eyleme dahil olunduğu konusunda tatmin edici bir delil oluşturmadığı”na vurgu yaparak bu durumun mesaj içerikleri ya da yazılan mesajların bağlamı gibi makul şüphe yaratacak başka delillerle desteklenmesi gerektiğine işaret etti.
“OHAL açık çek değil”
Kararda, “Türkiye’nin askeri darbe girişimi sonrasında karşılaştığı zorluklar kuşkusuz Mahkeme’nin AİHS’nin 5’inci maddesini yorumlarken bütünüyle hesaba katması gereken bağlamsal bir faktördü. Ancak bu, resmi yetkililerin OHAL döneminde teyit edilebilir bir kanıt, bilgi ya da yeterli olgusal zemin olmadan bir bireyin tutukluluğuna karar vermekte açık çeke sahip olduğu anlamına gelmemektedir” ifadesi yer aldı.