Bu makale, Avukat Mehmet Bacaksız tarafından kaleme alınmış olup, Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin ne olduğunu ve demokrasiler için neden temel bir gereklilik olduğunu açıklamaktadır. İlkenin ilk olarak Fransız düşünür Montesquieu tarafından öne sürüldüğü belirtilirken, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bağımsız ve birbirini denetleyen yapısı vurgulanmaktadır. Metinde, bu ilkenin zıttı olan Kuvvetler Birliği İlkesi’nin monarşilerde görüldüğü ve tüm devlet gücünü tek bir merkezde topladığı ifade edilmektedir. Ayrıca, Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin tarihsel olarak Türkiye anayasalarında nasıl yer aldığı özetlenirken, özellikle 1961 ve 1982 anayasalarında kabul edildiği belirtilmiştir. Son olarak, mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yasama ve yargı üzerindeki etkileri nedeniyle ülkede tam olarak kuvvetler ayrılığından söz edilemeyeceği ve demokrasinin tesis edilmesi için parlamenter sisteme geçişin zorunlu olduğu savunulmaktadır.
Kuvvetler Ayrılığı İlkesini ilk ortaya atan Fransız düşünür Monteskiyö’dür. Monteskiyö, devlet gücünü yasama, yürütme ve yargı diye üç kuvvet biçiminde tanımlamıştır. Kuvvetler Ayrılığı İlkesine göre bu üç kuvvet birbirinden bağımsız olmalı, aynı zamanda karşılıklı olarak birbirini denetleyebilmelidir. Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin zıttı Kuvvetler Birliği İlkesidir. Kuvvetler Birliği İlkesinde devletin tüm gücünü oluşturan yasama, yürütme, yargı tek merkezde toplanır. Bu üç kuvvet tek merkez tarafından yönetilir, yönlendirilir.
Monarşi ile yönetilen ülkelerde Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin varlığından söz edilemez. Kral veya padişah, egemenliğini kimse ile paylaşmak istemeyeceği için yasamayı, yürütmeyi, yargıyı tek elden kendisi kontrol etmek isteyecektir. Monarşi ile yönetilen ülkelerde Kuvvetler Birliği İlkesi vardır. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi, ancak demokrasi ile yönetilen ülkelerde var olabilir.
Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin uygulandığı bir ülkede kanunları parlamento çıkaracak, bu kanunları yürütme yani hükümet uygulayacak, yürütmenin tüm iş ve işlemlerini yargı denetleyecektir. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi, yargının yürütmenin kontrolü altına girmesini, yargı organlarının yürütme tarafından oluşturulmasını kesinlikle kabul etmez. Yürütmenin yargıyı kontrol ettiği bir sistemde kuvvetler ayrılığından söz edilemez.

Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin uygulandığı bir ülkede yargı bağımsızdır. Asla yürütmeden talimat almaz. Yürütmenin tüm iş ve işlemlerini denetler, hukuka aykırı olanları iptal eder. Böylelikle, yürütme hukuka bağlı olmak zorunda kalır. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi sayesinde insanlar özgürlüklerini rahatça yaşayabilirler. Düşüncelerini özgürce, korkmadan açıklayabilirler. Hiç kimse düşüncesinden, inancından dolayı baskı altına alınamaz, tutuklanamaz, Özetle, Kuvvetler Ayrılığı İlkesi, özgürlüklerin ve sonuç olarak demokrasinin teminatıdır.
1921 Anayasası’nda o dönemin olağanüstü şartları ve Kurtuluş Savaşı’nın veriliyor olması nedeniyle Kuvvetler Birliği İlkesi kabul edilmiştir. !924 Anayasası’nda yürütme ile yasamanın birliği olmasına rağmen yargı bunların dışında tutulmuş, yargı bağımsızlığını sağlamaya yönelik hükümler konulmuştur. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi, asıl olarak 1961 Anayasası’nda kabul edilmiştir. 1982 Anayasası’nda da Kuvvetler Ayrılığı İlkesi kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kabul edilmesinden sonra cumhurbaşkanı, tarafsız ve bağımsız olmaktan çıkmış, partili cumhurbaşkanlığı kabul edilmiştir. Yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı, başkanı olduğu partinin milletvekili adaylarını belirleyebilmesi nedeniyle yasama üzerinde de etkili olmaya başlamıştır. Buna karşılık yasamanın yürütmeyi, yani cumhurbaşkanını denetleme imkanı hiç kalmamıştır. Anayasada yapılan değişiklikle hakim ve savcıların mesleğe kabul edilmesi, ataması, terfi ve disiplin hükümlerinin uygulanması konusunda yetkili olan Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin seçimi cumhurbaşkanı ve Meclis’e bırakılmış, bunun sonucu olarak, yargı yürütmenin denetimi altına girmiştir. Her ne kadar anayasada ve kanunlarda yargının bağımsız ve tarafsız olduğu yazılı olsa da geldiğimiz noktada yargı yürütmenin denetimi altındadır. Bu sebeple, ülkemizden tam olarak Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin uygulandığından söz edilemez. Bunun sonucu olarak da, demokratik hukuk devletinin varlığından söz edilemez.
Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınabilmesi, demokrasinin tam olarak tesis edilebilmesi için Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin hayata geçirilmesi zorunludur. Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin hayata geçirilebilmesi için Parlementer Sisteme dönülmesi şarttır. Halen uygulanmakta olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, diğer adıyla Başkanlık Sitemi Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin önündeki en büyük engeldir.