Makale, yazar Lütfullah Kaleli’nin Türkiye’ye yönelik propagandayı eleştiren düşüncelerini sunmaktadır. Yazar, söz konusu “reklamcıları,” yani Türk düşmanlarının gücünü abartan ve Türk devletini küçümseyen kişileri hedef almaktadır. Özellikle Suriye’deki duruma odaklanarak, SDG ve arkasındaki güçlerin (SAWAMA, MOSAD-CIA) çabalarının sonuçsuz kalacağını ve Türk devletinin gücünü pekiştirdiğini savunur. Ayrıca, metin Afganistan, Pakistan ve Hint yarımadasındaki tarihsel ve güncel olaylara değinmekte, bu bölgedeki sorunların İngiliz emperyalizminin bıraktığı fitneden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Yazar, bu coğrafyalardaki halklara birlik olma ve dış güçlerin oyunlarına gelmeme çağrısı yaparak metni sonlandırmaktadır.
Türkiye’de eskiden beri reklamcılar işlerine ara vermeden devam ediyorlar. Bahse konu reklamcılar sıradan reklamcı değil! Bunlar, Türkiye’nin düşmanlarının veya aparatlarının gücünü abartmayı çok seviyorlar; bir zamanlar PKK’nın, İran’ın veya ABD’nin hatta Avrupalı devletlerin gücünü anlata ,anlata bitiremiyorlardı.
Şimdi de Suriye’de, SDG anlatılıyor, hamlelerinden, girişimlerinden abartı ile bahsediliyor. Suriye’de güçlerin çekişmesi devam ediyor, çeşitli konularda iniş-çıkışların olması işin doğasında var. İşbu reklamcılar Türk devletini ahmak sanıyorlar, çaresiz sanıyorlar, iş bilmez olarak kabul ediyorlar!
İş bu reklamcıların zihinleri ağababaların gücü, onlara vereceği birkaç kemikle dolu! Gözlerini ağa babaları bürümüş. Başka bir şey göremiyorlar. Ancak devletimiz o kadar güçlü ki; Yaptıkları propagandalar sonuç vermiyor!
Suriye’de Türk devleti, gücünü pekiştirmiştir. Diğer güçler hayallerinin üzerine birer bardak soğuk su, içmek zorundalar! Çünkü zora beylerin, ağaların borcu var! Türk devletinin gücü arttıkça hedefleri ve çalışmaları da genişleyecektir.
Suriye ve orta doğu sahasında; SAWAMA ve MOSAD–CIA ortak iş tutuyorlar; müttefik anlayışı ile Türk devletinin karşısında tutunmaya çalışıyorlar. Onların tüm faaliyetleri boşa kürek çekmekten öteye gidemez!
Bunlara bel bağlayan SDG, istediği kadar rüya görebilir. Akılları başlarına sapma taşında gelecektir. (Yani, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünün gölgesinde) Onların rüya görmelerini sağlayanların hiçbirinin umurlarında bile olamazlar!
***
Yüreğimizin attığı coğrafyalardan biri olan Afganistan–Pakistan-Bangladeş ve Hint yarımadasında olanlar ile geçmişte yaşananlar, İngiliz aklının dişlerimizi saymaya çalışmasından, elimizde olanları merakından kaynaklanmada, olayların zamanlaması açısından bakıldığında ise; dikkatleri dağıtma amacı güttüğü söylenebilir, Bir de oraya attığı fitne tohumlarını test amacı güttüğü düşünülmelidir.
Tarihimiz boyunca bizler hep oradaydık ve halen oradayız. Harzemşahlar ve diğer yapılanmalarımızı hatırlatmak yerinde olacaktır. Taç Mahal bunların anıtlaşmış halidir. Bölgeden İngilizler, bir vakit gelip geçtiler. Ancak bıraktıkları fitne pisliği halen orada duruyor.
Gönlümün arzusuna göre; bölge fitne pisliğinden temizlenmelidir. İnsanlar emperyalizmin çıkarları uğruna ölmesinler, yoksul kalmasınlar. İşkence görmesinler! Özellikle Afganistanlı kardeşlere derim ki; hiçbir Münafığın sözüne uyarak, din kardeşlerinizin soydaşlarınızın kanına girmeyin, birbirinize saldırmayın, yardımlaşın.
Biz Anadolu’daki Türkler; İstiklal savaşımızda, bizlere yaptığınız iyilikleri, yardımları unutmadık, unutamayız. Ölen ister Afganlı ,ister Pakistanlı olsun yüreğimiz pek sızlıyor. Bir adamın neresini keserseniz kesin hep aynı acıyı duyar. Bizlere acı çektirmeye hiç mi hiç hakkınız yok.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, Düşmanlarımıza hizmet veren reklamcıların sesini kesmek için uğraş veren yiğitlerin üzerine olsun vesselam.
