Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Ayşe Ateş Semih Yalçın ve Ulvi İzzet Yönter’i İşaret Etti

featured

Sinan, “Ayşe; Ulvi İzzet Yönter ve Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş, onlar da kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlar.” dedi. Asıl failler dışarıda ki devlet koruma verme gereği duyuyor. Bu devlet şu sanıkların söylediklerine karşılık namusunu temizleyecek, bana borcu var. Bu devlet kimsenin malı, muz cumhuriyeti değil.” – Ayşe Ateş

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’e düzenlenen suikastle ilgili davaya devam edildi.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü  celsesinin başlangıcında Mahkeme Başkanı, suikastın azmettiricisi Doğukan Çep’in dünkü celsede iki kez tuvalete giderken müştekilere tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığının Üye Hakim tarafından tespit edildiğini açıklayıp Çep’i uyardı. Çep söz isteyince de, “Bir şey söyleyemezsin.” dedi.

Duruşma, sanık Alper Atay’ın avukatı Engin Çelebi’nin savunmasıyla başladı.

Savunma yapan ikinci isim, sanık Erdem Karadeniz’in avukatı Egehan Poyrazoğlu oldu. Av. Poyrazoğlu, müvekkilinin Cevheri Güven’in, “Semih Yalçın ve Mehmet Ağar’ı tanıyor, onları otelinde ağırladı.” şeklindeki iftiralarıyla tutuklandığını belirtip, “Türkiye’nin adalet sistemi sosyal medya üzerinden mi yürütülmektedir?” dedi.

Suikast sırasında Cinayet Büro amiri olan sanık Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl de bu davanın yavru dava olarak planlanıp gelecek başka dosyalarla birleştirilmesinin düşünüldüğünü öne sürerel, “dünün Samanyolu’nun bugün T24, dünün FETÖ’sünün bugün FETÖvari olduğunu” söyledi. Müşteki Ateş Ailesi’ne de tepki gösteren Av. Bingöl, “Karşı taraf dışarıda 50 hikaye anlatıyor. Burada da anlatsınlar. Müvekkilime tek soru sormadılar.”

Sanık avukatlarının beyanlarının tamamlanmasından sonra Ateş Ailesi’nin beyanlarının alınmasına geçildi. Duruşma salonunda oturmakta zorlandığı için ilk söz alan, Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş, zaman zaman ağlayarak özetle şöyle konuştu:

“18 aydır bugünü bekledim. Çok şükür demek isterdim. 18 aydır yaşayan ölüydüm. Şu 4 günde 22 kez daha öldüm. Sanki herkes masum, benim oğlum kendisini vurmuş. Bir gün geldi, çelik yelek giymiş, ‘Ana, benim ipimi çektiler.’ dedi. İsmet Büyükataman’ın 12 yıl danışmanlığını yaptı, ‘Müsaade etmezler.’ dedim. Bu kadar mı acımasızlar? Cezaevindekiler çocuklarının yüzüne hasretmiş. Benim torunlarım hiç görmeyecek. Çağrı Ünel olayından sonra Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Semih Yalçın, Ulvi İzzet Yönter’in adını verdi.”

“Şimdi plakarı konuşulan o araba oğlumun Ocak Başkanlığı sırasında alındı. Makam arabasıydı, başkası kullanmazdı. Devlet Bey’den habersiz çay içilmezdi. Bunlar katil değilse, o zaman katili bulsunlar, ben şikayetimden vazgeçeyim. Devletin üstünde devlet mi bunlar? İnsan öldürmek bu kadar kolay mı? Kolaysa ben de kısasa kısas isterim. 18 ay bekledim, oğlumun katilleri çıksın diye. Onların vicdanına bırakıyorum. (Ayşe Ateş ‘Olmayan vicdanlarına!’ diye bağırdı) Çocuğum zalimlere yem oldu. Ben Türküm, Müslümanım, ülkücüyüm, vatanseverim; ama ben bunların inandığı ülkücülükten değilim. Bunlar maşa. Torunum, ‘Babamın sakalı uzamıştır, traş edelim babaanne.’ diyor.”

Acılı anne bu son sözleri söylerken fenalaştı. Ayşe Ateş, “Bu kadın burada ölürse bunun hesabını hepinizden sorarım.” diye bağırdı.

Mahkeme Başkanı, “Ayşe Ateş sakin olalım.” derken sağlık görevlilerini çağırdı. Görevliler, Saniye Ateş’e müdahale etti ve duruşmaya ara verildi.

Yarım saatlik aranın ardından Ayşe Ateş’in beyanı alındı.

Sözlerine sanıklar ve avukatlarının başsağlığı dileklerini kabul etmediğini belirtip, “Sizden rahmet ve merhamet dilenmiyorum.” diyerek başlayan Ayşe Ateş şunları söyledi:

“Günlerdir sanıkların yalanlarını sabırla dinledik. Şimdi de mahkeme gerçekleri dinlesin. Sinan Ateş’in kardeşi gibi bildiği Selman’ı katil çıkarmaya çalıştılar. Siz ne anlatıyorsunuz? Yeter. Devletin namusuna leke sürüyorsunuz. Siz kimsiniz? Her şey Çağrı Ünel olayı ile başladı. Ben bir kurumu değil Ülkü Ocaklarına sızmış suç çetelerini hedef alıyorum. Sinan Ateş Olcay Kılavuz’un ve Ahmet Yiğit Yıldırım’ın kiralık katil aradığını söylerken, ‘Devletim beni korur. Eğer ben öldürülürsem bundan en çok devlet zarar görür.’ dedi. Ben bunu Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Kızım sana söz veriyorum, katiller yakalanacak.’ dedi. Ben Sayın Cumhurbaşkanının bu sözünden ne döndüğünü ne de sözünü tutmayacağını düşünüyorum. Ama üç gündür Sayın Cumhurbaşkanına meydan okuyan karanlık bir suç örgütüsünüz. Senaryoyu Mustafa Özcan yazmış, ben de oynuyormuşum. Sinan ve ben FETÖ’cü isem delillerinizi koyun, suç duyurusunda bulunun. ‘Sinan Ateş bazı gazetecileri dövdürdü.’ diyorlar. Evet, Sinan birilerini dövdürdü. Karşıma alıp, ‘Sen bir akademisyen babasın, yakışıyor mu?’ dedim. O da, ‘Ben MHP Genel Merkezinden gelen talimatları yapıyorum, eğer yapmazsam bana da ceza keserler.’ cevabını verdi… ‘Bizim de bildiklerimiz var.’ dediler. Beyefendinin bildiği ne varsa 18 aydır ağzını açmadı. Bugüne kadar tüm bildiklerimi söylemedim, çünkü beni de öldürürler diye korktum. Ama şimdi Savcı Ayhan Ay’a verdiğim ifadede kayda geçmeden söylediklerimi açıklıyorum. Sinan, ‘Ayşe, Ulvi İzzet Yönter ve Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş, onlar da kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlar.’ dedi. Asıl failler dışarıda ki devlet koruma verme gereği duyuyor. Bu devlet şu sanıkların söylediklerine karşılık namusunu temizleyecek, bana borcu var. Bu devlet kimsenin malı, muz cumhuriyeti değil.”

Ayşe Ateş, beyanının sonunda bu söylediklerinin daha önceki ifadesine eklenmesini, ayrılan 17 kişilik dosyanın bu dosya ile birleştirilmesini, ismini verdiği tüm şüphelilerin ifadelerinin alınmasını istedi.

Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş Kazanç ise sanıkların günlerdir kendisini görmeye çalıştığını, bu yüzden ayakta konuşacağını belirtip, “Hepsi beni inceleyebilir, hiçbirinden rahatsız olmuyorum.” dedikten sonra şunları söyledi:

“Tüm sanıklar ve avukatlarından özür diliyorum. Anlattıklarından çıkan sonuç: Sinan bir katil tutup kendini öldürtmüş. Kendim ve annem adına hakkımızı helal etmiyorum. Yaşadığımız acıların bin katını yaşasınlar. Sinan Ateş’i kimseye göstermeden de öldürebilirdiniz, ölüm anını anbean videolara çekip kime ne gösterdiniz? Hepsinin telefonundan ‘Bak, böyle öldürdük.’ diye yayıldı. Sahte hesaplarından annemin hesabına bile gönderdiler. Sinan Ateş’in kanının yerde kalmasını istemiyorum. Benim kardeşim katledildi ise, bundan sonra başka insanlar da ölecek demektir.”

Sinan Ateş’in diğer ablası Sevda Ateş Yörükoğlu ise bir süre ağladıktan sonra şöyle konuştu:

“Bizim yaşadığımız acılar misli misli evlatlarından çıksın. Zalimsin diyebilirsiniz. Hayır değilim, sadece adalet istiyorum. Planlı ve organize bir şekilde kardeşimi katlettiler. Bu da Olcay Kılavuz ile Ahmet Yiğit Yıldırnım’ın talimatı ile oldu. Kimse sevinmesin ki Sinan’ı öldürdük, Sinan ölümsüzleşti. Eray Özyağcı sadece tetiği çekti, Sinan’ın katili, MHP’nin içinde olan bu insanlardır.”

Yörükoğlu’nun beyanından sonra duruşmaya öğlen arası verildi.

Devlet Bahçeli Katili Bulmalı

Duruşmanın öğleden sonraki kısmının başlangıcında, rahatsızlandığı için beyanı yarım kalan anne Saniye Ateş ifadesini tamamladı.

Sözlerine, “Bu kadar uzun bir şey bu kadar basit anlatılamaz. Kusura bakmayın, kendimi kaybettim.” diyerek başlayan Saniye Ateş şöyle konuştu:

“Doğukan kızımı takip ediyor. Onu da mı öldürmek istiyor? Bu rahatlığı, gücü nereden alıyor? Bizim ölümden korkumuz yok. Benim oğlum geri gelmeyecek, ama ben adalet ve azmettirenlerin bulunmasını istiyorum. Semih Yalçın, Ulvi İzzet Yönter, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım; bunlar hakkında davacıyım, suç duyurusunda bulunuyorum. Devlet Bahçeli benim oğlumun katilini bulmalı. Bunların iplerini kim tutuyorsa, Sinan’ın kalemini kim kırdıysa; bunlar devletten güçlü mü? Öyleyse idam geri gelsin. Kısasa kısas, oğlumun kanına kan istiyorum. Kaç Sinan öldürdüler, daha kaç Sinan öldürecekler? Gelinim niye çelik yelek giyiyor, kızımı niye izliyorsunuz? Kadınlara da mı musallat olmaya başladınız? Söyleyeceklerim bu kadar değil de bu kadar.”

Tetikçi Hedef Gözetmeden Ateş Etti

Son olarak suikast sırasında Sinan Ateş’in yanında olan Selman Bozkurt dinlendi. Olay günü Cuma namazına gittiklerinde Sinan Ateş’in namaz kılarken rahatsız olmamak için silahlarından birisini kendisine verdiğini, camiden çıktıklarında saldırıya uğradıklarını, tetikçınin hedef gözetmeden ateş ettiğini ve kendisinin de ağır yaralandığını anlattı.

Sanıklar ve avukatları, Selman Bozkurt’a soru yöneltmek isteyince müşteki avukatları itiraz etti. Görüşü sorulan Savcı, soru yöneltilmesi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme de müştekinin aynı zamanda olayın tanığı olduğu gerekçesiyle Selman Bozkurt’a soru sorulmasını kabul etti.

Bir sanık avukatı, saldırıdan sonra yanlarındaki Ahmet Keçik’in silahları Sinan Ateş’in ofisine götürdüğünü hatırlatıp, “Bunun talimatını siz mi verdiniz?” diye sordu. Selman Bozkurt, “Hayır, ben vermedim.” dedi.

Müştekilerden sonra avukatlarının beyanları alındı.

Olcay Kılavuz Bu Dosyada Olmalıydı

Müşteki avukatlarından Kürşat Ergin, ayrılan dosyadaki şüpheliler olmadan bu yargılamanın yapılamayacağını vurgulayıp, “Bu yöntemle yargılama, bundan sonra benzer olayların rahatlıkla yapılmasına yol açabilir. Biz bunun önüne geçmeye çalışıyoruz.” dedi.

Av. Şeyda Şahin de şunları söyledi:

“Olcay Kılavuz’la ilgili soru sormak istedik, ‘İddianameyle sınırlıyız.’ dendi ve soru sorulamadı. Olcay Kılavuz bu dosyada olmalıydı. Plaka bilgilerine müdahale oldu. Bunları sormamıza neden izin verilmedi? Korkmayalım, adalet yerini bulsun. Biz Sinan Ateş’in mesajlarının medyada yayınlanmasından korkmuyoruz. Evet, bu araçlar MHP’ye aittir, Ülkü Ocakları’na tahsis edilmiştir. Bunları amacı dışında kullananlar hesabını verecektir. Bizim makamlarla, partilerle husumetimiz yok. Beklediğimiz, bu eylemi yapan, yaptıranın gelmesidir.”

Av. Şeymanur Tefenni ise sanık ve avukatlarının iddiaların aksine kriminal ve otopsi raporları ile kamera kayıtlarının Eray Özyağcı’nın, Sinan Ateş’in ayaklarına değil, öldürücü noktalarına ateş ettiğini ortaya koyduğunu belirtip, “Aklımızla dalga geçilmektedir.” dedi.

Av. Fatih Güneş de kimsenin kurumsal kimliklerle sorunu olmadığını ifade ederek, “Sorunu olan adidir, şerefsizdir, namussuzdur. Ama bir suç işleyip de bu kimliklerin, kurumların artık yargılanması, siyasetin artık elini bu dosyadan çekmesi gerekiyor.” dedi.

Müşteki avukatlarından Süleyman Kavak, iddianamenin topal bir belge olduğunu kaydedip tüm sanıkların Mart 2022 ile Ocak 2023 sonuna kadar olan telefon kayıtlarının getirtilmesini istedi.

Av. Ali Yücel de dönemin Asayişten sorumlu emniyet müdür yardımcısının, Tolgahan Demirbaş’ı herhangi bir yerde değil Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alındığına dair savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu kaydedip, bu ismin tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu. Av. Yücel, soruşturmada 4 savcının görev aldığını, ama iddianameyi hiçbir adli işlemde adı geçmeyen bir savcı tarafından imzalandığına da dikkat çekti.

Müşteki avukatlarının beyanları tamamlandıktan sonra sanık Tolgahan Demirbaş’ın avukatı, tanık ve müşteki Selman Bozkurt’a, Sinan Ateş’in 100’den fazla görüştüğü bir kişinin PKK ile bağlantısı olduğunu bilip bilmediğini sordu. Mahkeme Başkanı, “Ne ilgisi var?” diyerek sorunun sorulmasına izin vermedi.

Mahmut Tanal’ı Salondan Çıkarttı

Mahkeme Başkanı, “Yarın tanıkları hazır etmeye çalışacağız.” sözleriyle duruşmayı sonlandırdıktan sonra katılım taleplerine karar vermek için duruşmayı sürdürüp sanık ve avukatlarının görüşünü sordu. Bu sırada müşteki bölümünden bir kişi, “Savcı’dan da sorulması gerekir.” diye laf attı. Başkan, “Ben ineyim, siz çıkın çok biliyorsanız.” karşılığını verdi. Ardından CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile Başkan arasında “Duruşmayı kapattıktan sonra duruşma açmazsınız, herkesin bir görevi var.” sözlerinden dolayı tartışma yaşandı.

Tartışmanın sürmesi üzerine kolluk kuvvetlerine Mahmut Tanal’ı dışarı çıkarma talimatı verip, “Çıkıyor mu dışarı? Dışarıya çık. Çık dışarı, çık dışarı.” diye bağıran Başkan, Tanal’ın, “Saygılı davranın.” sözüne de şu karşılığı verdi:

“Kim olduğun beni ilgilendirmiyor. Duruşma salonunda herkes sıfatını dışarıda bırakır. Herkes hukukun üstünlüğüne saygı duyacak.”

Bu arada sanık Doğukan Çep’in de Mahmut Tanal’a, “Sus lan DHKP-C’li!” diye bağırdığı duyuldu.

Tartışmaların ardından Mahkeme Başkanı, müştekilerin katılım taleplerinin kabulüyle, salonda kayıt yaptığı tespit edilenler ve müştekilere zincirleme şekilde tehditte bulunan Doğukan Çep hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasının kararlaştırıldığını açıklayıp bugünkü celseyi sonlandırdı.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!