Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın 6 yıl önceki şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmada iki jandarma personeli hakkında olay yeri görüntülerindeki ses kayıtlarına ilişkin gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri suçlamasıyla açılan davaya devam edildi. Mahkemenin TRT’den aldığı bilirkişi raporu da yeterli görülmeyince dosyanın önce Adli Tıp Kurumu’na, ardından İTÜ’ye gönderilmesine karar verildi.
Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın 6 yıl önceki şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmada iki jandarma personeli hakkında olay yeri görüntülerindeki ses kayıtlarına ilişkin gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri suçlamasıyla açılan davaya devam edildi. Mahkemenin TRT’den aldığı bilirkişi raporu da yeterli görülmeyince dosyanın önce Adli Tıp Kurumu’na, ardından İTÜ’ye gönderilmesine karar verildi.
u arada acılı baba Büyükışık, Adli Tıp’a güvenmediğini, ayrıca davanın baş şüphelisi, dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü’nün bugün Bursa Polis Kriminal Laboratuvarı’nın Müdürü olduğunu ve sanıkların sahte rapor almaya çalıştığını öne sürdü.
Sanıkların avukatı Ergin Kılıç ise Büyükışık’ın yarattığı algı sonucunda şu anda Türkiye’de herkesin, müvekkillerinin düzmece rapor hazırladığına inandığını, sokakta görülseler linç edileceklerini söyledi.
Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü ikinci celsesine sanık astsubaylar, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık ve avukatlarının yanı sıra Büyükışık’ın emekli silah arkadaşları katıldı.
18. Asliye Ceza Hakimi, bir önceki celsede alınan karar gereğince ses kayıtlarıyla ilgili TRT’den istenen bilirkişi raporunun geldiğini belirterek raporun özetini okuduktan sonra sanıkların savunmalarını yapmasını istedi.
Sanıklardan O.K. ses kaydının her türlü doğal ortamdan etkilenebildiğini, herkesin algısının farklı olabileceğini tekrarlayıp Ethem Büyükışık’ın iddialarının doğru olmadığının ortaya çıktığını, delilleri yok etmediklerini söyledi. Büyükışık’ın televizyonlara çıkarak halkı yanılttığını, kendilerine bir yığın iftira attığını ve algı oluşturduğunu da öne süren O.K. “Dosyadaki 4 farklı rapor arasında farklılıklar var. Bu sesin doğasında olan bir şey. Ses kaydı DNA veya parmak izi gibi yüzde yüz delil olmadığı için farklı yazılımlar ortaya çıkmıştır. Ethem Büyükışık’ın İTÜ’den aldığı rapor ise rapor bile değil, Böyle bir rapor olamaz. Bu ses kaydı 10 kere de gelse aynı metni yazarız.” diyerek beraatını istedi.
Diğer sanık astsubay O.B. de yazdıklarının net, yaptıkları işin doğru olduğunu tekrarladı.
Acılı baba Ethem Büyükışık ise sanıkların sanki tüm Jandarma teşkilatını suçladıkları gibi bir algı oluşturmaya çalıştıklarına dikkat çekip kurumları ve bu kurumlarda çalışan pırıl pırıl insanları değil, sadece bu iki kişiyi suçladıklarını vurguladıktan sonra şunları anlattı:
“Gelen raporlarla oğlumun kasten öldürüldüğü ortaya çıkmıştır. Sanıkların söylediği gibi, eğer herkes farklı rapor üretiyorsa kriminal laboratuvarlarına, ses uzmanlarına ihtiyaç olmaz. O zaman hakim ve savcılar kulaklığı takip dinler. Çıplak kulakla veya basit kulaklıkla dinlendiğinde anlaşılan konuşmaları çözemediklerini bildiriyorlar. İkisi ayrı ayrı dinlemiş, ama nedense aynı yerler için ‘Anlaşılamadı.’ demişler.”
İZLEYİCİ SANIKLARA ‘RÜŞVETÇİ’ DEDİ
Büyükışık’ın bu beyanları sırasında bir izleyicinin sanık astsubaylar için “rüşvetçi” dediği duyuldu. Sanıkların talebi üzerine bu izleyicinin salondan çıkarılmasının ardından Büyükışık şöyle devam etti:
“Ses kayıtlarıyla ilgili ilk raporu aldığımız Levent Güner emekli kıdemli jandarma albaydır. Jandarma Kriminal Laboratuvarını kuran ekibin içinde yer alan, ayrıca ilk ses laboratuvarını kuran kişidir. Kritik davalarda raporlar hazırlamış ve bir teki bile dava konusu olmamıştır. Levent Güner’in verdiği bu rapor davanın yeniden açılmasını sağlayan kanun yararına bozmanın da temelini oluşturmuştur.
Oğlum inşaat demiriyle öldürüldüğünde olay yeri görevlisi polislerin listesini 5.5 yıl sonra buldum. Ses kayıtlarında isimleri geçen polisler de görevli. Ama daha sonra bu polislerden bazıları için, ‘Olay yerinde yoktu.’ şeklinde tutanak düzenlendiğini ortaya çıkarmak 5 yılımı aldı. Zincirleme organize bir suç örgütü bu işi yürüttü ve bu soruşturma rayından çıktı.
Bu işi neden yaptılar? Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. olay yerine gittiği, inşaat firmasının sahibiyle toplantılar yapıp buna göre talimatlar verdiği halde olay yerine gitmediğini söylüyor. Bu ekibin İzmir limanındaki bir faaliyette yer aldıklarının ortaya çıktığını da söyleyeyim.
İTÜ’den aldığımız raporun geçersiz olduğunu, raporu vereni bizim ayarladığımızı iddia ediyorlar. Kesinlikle doğru değil. Arkalarında devlet gücü olduğu, manipüle ettikleri için İTÜ’ye gittim. Kredi alıp 96 bin lira ödedim. Raporu veren hoca bu ülkenin yüz akıdır, bu şahısların hakaretlerini hak etmiyor.”
‘BAŞ ŞÜPHELİ ŞİMDİ NEREDE?’
Ethem Büyükışık, sanıkların Adli Tıp veya Emniyet Kriminal’den yeni rapor alınması talebine değinirken de şu ilginç iddiayı gündeme getirdi:
“Şunu merak ediyorum; baş şüpheli Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. bugün nerede? Bursa Polis Kriminal Müdürü olmuş. Oğlunuz katledilse ve bu tabloyu görseniz ne düşünürsünüz? Anlaştılar, sahte rapor istiyorlar. Adli Tıp daha önce sahte rapor verdi. Başkanı dahil göbeğine kadar bu işin içinde. Adli Tıp veya polis kriminale gönderilmesini kabul etmiyoruz.
Bu arada Jandarma Genel Komutanlığı bir idari soruşturma yapmış. ‘Biz bunu inceledik, yönergeye uygun, kriterleri karşılıyor. Farklı duyumlar olabilir.
Biz de dinledik aynı sesleri duyduk.’ deniliyor. Bunları diyen bir albay. Ses uzmanı değil, ses laboratuvarında hiç görev yapmamış. Bu rapor da gerçekdışıdır ve o albay hakkında da suç duyurusunda bulunuyoruz.”
“TÜRKİYE’DE HERKES DÜZMECE RAPOR VERİLDİĞİNE İNANIYOR”
Sanık astsubayların avukatı Ergin Kılıç da beyanına başlarken ses sistemi getirdiklerini bildirerek olay yerindeki konuşmaları dinletmek istedi.
Hakim önce, “Dinleyelim, ama hiç yorum istemiyorum.” karşılığını verdi. Ancak Ethem Büyükışık’ın, “Manipüle edilmediğini nereden bileceğiz?” uyarısı üzerine mahkemedeki CD’yi vermeyi teklif etti. Ardından da, “Dinlemeye gerek yok. Siz savunmanızı yapın. Ben defalarca dinledim, gerekirse yeniden dinlerim.” dedi.
Bu diyaloglardan sonra Av. Ergin Kılıç dosyada dört rapor bulunduğunu, dördünün de birbirini tutmadığını vurgulayıp Ethem Büyükışık’a şu suçlamaları yönetti:
“Kendi görüşlerine uygun rapor vermeyen herkesi organize suç örgütü mensubu sayıyor. Yarın mahkemenize de aynı suçlama yöneltilebilir. Televizyonlarla, basına yapılan açıklamalarla adil yargılama alenen ihlal ediliyor. Türkiye’de şu anda herkes müvekkillerimin düzmece raporu verdiğini inanıyor. Sokakta görseler linç ederler.”
İTÜ raporu için, “Kesinlikle bilimsel bir rapor değil.”, Mahkemenin TRT’den aldığı rapor için de, “Muhtemelen bizim gibi oturup dinlediler.” ifadelerini kullanan Av. Kılıç, Büyükışık’ın, dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. hakkındaki sözleri için ise, “Adı geçen kişinin Bursa polis kriminal laboratuvarında olduğunu bilmiyorum. Devlete ve kurumlara güven esastır. Bu dava herkese mal olmuş bir davadır. Kimse sahte rapor vermeye cesaret edemez.” dedi.
Hakimin, “Toparlayın.” uyarısına, “Biz sadece burada konuşabiliyoruz. Haber kanallarında konuşma imkanımız yok.” karşılığını veren Av. Kılıç, ses kayıtlarının yeniden incelenmesi için Adli Tıp veya Emniyet Kriminale gönderilmesi, olay yerinde olduğu belirtilen komiserler D. A ve A.K’nin tanık olarak dinlenmesi, ayrıca D.A’nın ses analizinin yaptırılması talebinde bulundu.
Ethem Büyükışık’ın avukatı İlter Aksoylu bu taleplere karşı çıkarken, “O kadar çelişki var ki, Jandarma Kriminal sıradan bir yer değil. Hatalar hep isimlerde yapılmış. Niyeyse hep bunlarda atlama olmuş veya nokta nokta işaretleri konmuş. Dört raporda yer alan isim Jandarmanın raporda yok. Bunu beşeri hata olarak kabul edemeyiz, kasıttır. Başka bir araştırmaya ihtiyaç yoktur. Bilirkişi raporlarıyla suç ortaya çıkmıştır. Sanıkların gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmaktan cezalandırılmasını talep ediyoruz.” dedi.
Beyanların tamamlanmasının ardından mütalaası sorulan Savcı, bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi için ses kayıtlarının önce Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini, oradan rapor geldiğinde de duruşma günü beklenmeksizin İTÜ’de oluşturulacak bir heyetten rapor alınmasını, tanık dinlenmesi taleplerinin ise bu aşamada reddine karar verilmesini istedi.
Hakim; dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu’na gönderilip seslerin yüksek teknoloji ve gerekirse iki katı fazla personel tarafından titizlikle incelenmesinin istenmesine, buradan rapor geldikten sonra da dosyanın 5 kişiden oluşacak bir heyet tarafından incelenmek üzere İTÜ’ye gönderilmesine, tanık dinlenmesi taleplerinin ise reddine karar vererek duruşmayı 27 Kasım’a erteledi.
Duruşmadan sonra Ankara Adliyesi önünde bir açıklama yapan baba Ethem Büyükışık şunları söyledi:
“Bugün 26 yaşında evine 600 metre mesafede yürürken sırtına demir vurularak katledilen bir gencin hesabını sormak istedik. Sanıklar TRT raporunu da reddedip başka bir rapor istedi. Biz bu şahısların bunu yapacağını tahmin ettiğimiz için İTÜ’den rapor aldık. Delilleri yok ettiklerini ve kararttıklarını, polis memurlarını korumak kollamak için isim gizlediklerini kanıtlayıp yalan beyanda bulunduklarını ortaya koyduk. Geldiğimiz aşamada sanıkların arkasına sığınacağı hiçbir şey kalmadı. Sabırla 27 Kasım’ı bekleyeceğiz.”