Türkiye’de doğup büyümüş, Türkiye Cumhuriyeti’nin imkanlarıyla okuyup akademisyen olmuş kişilerin elbette kendilerine özgü düşünceleri olacak ama bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini özümseyecekler, devletle millet arasında katalizörlük yapacaklar, önerileri uygulanabilir, iddiaları dosdoğru, istekleri ülkemizi ileriye taşıyacak nitelikte olacak.
Padişahlıktan Cumhuriyet’e geçerken Türkiye’de bir dalgalanma yaşandı; isyanlar, casusluklar, cinayetler, hırsızlıklar, keyfilikler, askerden kaçmalar gibi suçlar arttı. Bu suçları önlemek için İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
Akılları yüz yıllarca tek adam (Padişah) baskısıyla yıkanmışların ardından gelenler bugün sürekli İstiklal Mahkemelerinin eksikliklerini gerekçe göstererek Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıyorlar. Gerekçeleri şu: “Millet aldatıldı, tarihinden koparıldı…”
Bunların çoğu cahil, sorgulama alışkanlığı olmayan kişiler ama içlerinde “Akademisyen, aydın” olarak bilinen kişiler de var. Böylelerinden birisi olan Prof. Dr. Caner Arabacı, 26 Kasım 2015 günü Konya Aydınlar Ocağı’nda yaptığı bir konuşmada, Konya İstiklal Mahkemesinin altı bin beş yüz yirmi dokuz (6.529) kişiyi idama mahkûm ettiğini iddia etti.[1]
Bir akademisyen iddialarla değil belgelerle konuşmalıdır. İstiklal Mahkemeleri üzerinde konuşan bir akademisyenimiz daha var; Prof. Dr. Ergün Aybars. Ergün Aybars İstiklal Mahkemelerinin idam ve diğer ceza kararlarını belge ve sayılarıyla, teker teker açıklıyor. Ergün Aybars’a göre Konya İstiklal Mahkemelerinin idama mahkûm ettiği kişi sayısı bin altı yüz kırk beştir (1.645).[2]
Türkiye’de doğup büyümüş, Türkiye Cumhuriyeti’nin imkanlarıyla okuyup akademisyen olmuş kişilerin elbette kendilerine özgü düşünceleri olacak ama bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini özümseyecekler, devletle millet arasında katalizörlük yapacaklar, önerileri uygulanabilir, iddiaları dosdoğru, istekleri ülkemizi ileriye taşıyacak nitelikte olacak. Üzülerek belirtmek isterim ki, Caner Arabacı böyle değil; her fırsata Cumhuriyetimizin kurucularını-imalı, gizli-kapaklı eleştirme, millî değerlerimizi yozlaştırma gibi bir huyu var. Bir iki örnek ereyim.
Tarih 28 Ekim 2023. Caner Arabacı, KON TV’deki konuşmasında, “Cumhuriyet’in tehditle ilan edildiğini” söylüyor. Bunu duyan halkımız ve Arabacı’nın öğrencileri Mustafa Kemal’i: “Diktatör” olarak algılamazlar mı? Mustafa Kemal, yüz yıllarca baskı altında kalmış, kul/köle olmaya alışmış bir milleti uyandırmak, onu söz sahibi yapmak için uğraştı. Padişah’a boyun eğmekten başka bir özelliği bulunmayan, sözde “Milletvekili” zavallıları adam etmek için çareler aradı. Bu yanlış mıdır? Caner Arabacı öğrencilerini sınıflarda böyle yetiştiriyor, onlar da “amenna” diyorlarsa, o öğrenciler gerçekçi olmazlar, Atatürk ve Cumhuriyetimizi sevmezler olurlar.
Caner Arabacı 23 Nisan 2024 günü KON TV’deki konuşmasında şunu öneriyor: “Konya’da çocuklar Şivlilik yaparlar. 23 Nisan aynı zamanda Çocuk Bayramı’dır. Şivlilik ile 23 Nisan Bayramı birleştirilse olur…”
Biz Türkiye’de 1920’den sonraki her 23 Nisan gününü Millî Egemenlik (sonra Millî Egemenlik ve Çocuk) Bayramı olarak kutlarız. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açıldı, millî egemenliğimizi ilan ettik. O günden sonra sultana kulluktan kurtulduk, cumhuriyet ve demokrasiyi yaşamaya başladık.
Peki, Şivlilik nedir? Şivlilik sırf Konya’ya özgü bir çocuk geleneğidir. Arap aylarından Recep Ayı’nın ilk haftasındaki perşembe günü çocuklar (Müslümanlar o geceye Regaip Gecesi derler) ellerine birer poşet alırlar, kapı kapı dolanıp şeker toplarlar.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Şivlilik birleşince ne olacak? Bir düşünce ve öneride ciddiyet, tarihi ve sosyolojik bir uyum, millî egemenlik ve millî kimliği güçlendirme, uygulandığı vakit kamuya bir yararı olacak.
Bir öğrencisi Caner Arabacı’ya sorsa: “Millî egemenlik coşkusunun içine şeker toplayıcılığını sokmak bize ne kazandıracak?” dese hangi cevabı verecek?
Arap ayları sürekli değişir. Bu iki ayı ve günü birleştirince ya 23 Nisan Millî Egemenlik Bayramımız, ya da Şivlilik günü değişecek. İnsan biraz ciddi ve tutarlı olmalıdır. Türk milleti ve Türk devriminin önünü açacak bir aydın böylesi basit ve çocuksu öneriler mi getirmeli?
Bu gidişle bizi yine fırtınalı günler bekliyor.
Yaşadığımız bunca acılardan sonra, Türk milleti sakın ola ki, akar akıllılara itibar etmemelidir.
Açıklama: Bu yazı, hazırlığını büyük oranda tamamladığım BOZKIR-KONYA İSYANLARI kitabımdan alınmıştır.
[1] http://www.konyayenigun.com/güncel//konyada-6-bin-529-kisiyi-idam-ettiler-h109116.html
[2] Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, s. 154.