Burada İngiliz casusu Lawrence (1888-1935) aklıma geldi. Dindar bir Müslüman görünen, esasta casus olan, Müslümanları birbirine düşüren birisiydi. Lawrence, (İngilizlerin değişmez politikasıyla) hep Atatürk ve arkadaşlarını kötüledi. Bizler birer Lawrence değiliz ama dikkatli olmazsak Lawrence’ın bir oyuncağı yahut serpintileri olabiliriz. Profesörümüzden imamımıza kadar hepimiz buna dikkat edeceğiz.
18 Aralık 2023 günü Konya Aydınlar Ocağı’nın programında Mustafa Güçlü ve konuşmacı (Prof.), “Osmanlı’nın iki buçuk milyon kilometre kare toprağı varken bugün yedi yüz seksen bin metre kare toprağımız kaldı” dediler. Sanki Atatürk ve arkadaşları üstü kapalı olarak suçlandı, ben bunu hissettim.
Bize toprak kaybettiren Atatürk ve arkadaşları değildir; saltanat kafasıdır, bilim düşmanlığıdır. Atatürk olmasaydı, bugün Türkiye İngilizlerin egemenliğinde olurdu. Bilelim ki, öne çıkmak isteyenlerle önyargılılar hep başkalarını suçlarlar.
Dün Osmanlı’nın üzerinde oynanan oyunlar bugün Türkiye’nin üzerinde oynanıyor. Batılılar 1919-1922 yılları arasında hep Atatürk ve Kuvayımilliye’yi kötülemişlerdi. Aynısını bugünün Atatürk karşıtları yapıyor. Yani Batılı sömürgecilerle Atatürk karşıtları aynı çizgi ve cephedeler. Atatürk ve arkadaşları emperyalizmin oyununu nasıl bozmuşlarsa, bugünün gerçek Atatürkçüleri de aynı şekilde emperyalistlerin oyununu bozacaklar.
İnsanın yapısında mertlik, dürüstlük, kadirşinaslık denen bir şey vardır. Bu yapıyı korumak gerekir. Hayvanlara, örneğin köpeklere bakalım, bir köpek bile yalını yediği sahibini ısırmaz, çanağını devirmez.
Şu günlerde Bozkır-Konya isyanlarını araştırıyorum. Resmi bir kurumda çalışan birisi “Bozkır isyanlarında birçok hocanın Kuran okuttukları için Ankara Hükûmeti tarafından cezalandırıldığını” iddia etti. Bozkır isyanları 1920’de oldu. O zaman Ankara’dakiler Yunan ve İngilizlerle savaşıyorlardı. Cumhuriyet ilan bile edilmemişti. Bu imkânsız deyince konuyu değiştirdi 28 Şubat’ta başörtülüler zulüm gördü demeye başladı.
Konya Aydınlar Ocağı’nın konferansçılarından tarihçi Caner Arabacı 26 Kasım 2015 günü Aydınlar Ocağı’ndaki konuşmada, Konya İstiklal Mahkemelerinin 6.529 kişiyi idama mahkûm ettiğini söylüyor. Ergun Aybars ve benzeri vesikalı/belgeli çalışan başka tarihçilerin kitaplarını inceledim bu rakam abartılı.
***
Demek oluyor ki Konya’da Atatürk’ü gözden düşürmek için çok yönlü ve gerçekleri gizleyen bir düşünce yapısı, yoğun bir çalışma var. Gerçek olmayan bilgilerin yayılması insani değildir, inancımız açısından da yanlıştır.
***
Burada İngiliz casusu Lawrence (1888-1935) aklıma geldi. Dindar bir Müslüman görünen, esasta casus olan, Müslümanları birbirine düşüren birisiydi. Lawrence, (İngilizlerin değişmez politikasıyla) hep Atatürk ve arkadaşlarını kötüledi.
Bizler birer Lawrence değiliz ama dikkatli olmazsak Lawrence’ın bir oyuncağı yahut serpintileri olabiliriz. Profesörümüzden imamımıza kadar hepimiz buna dikkat edeceğiz.
***
Konya’da hep can sıkıcı olaylar yok. Konya’da insanı rahatlatan, insana umut veren şeyler de var. Vereceğim bir örnekle yazımı bitireyim.
2023 Aralık ayının ikinci yarısında, Konya Emekli Astsubaylar Derneği’nden bir davet aldı, “Hocam dini bir programımız var, gelip bir dua yapıverir misiniz?” dediler. Gittim. İlahiyat mezunu bir arkadaş Kur’an-ı Kerim okudu. Ben dua yapmadan önce dediler ki:
“Üç hatim var. Birisi Atatürk için okundu. Bilginiz olsun, Atatürk’ün adını duyalım. Ona göre…” Çok duygulandım. Şehitlerimiz ve Atatürk için dualarımızı yaptık. O kadar mutlu oldum ki, tarifi mümkün değil.
Atatürk için hatim inmek, âmin demek… Bakınız, Konya’da bu da var, Konyalılar tümden Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı değiller…
Hoşça kalınız.