A. Yağmur Tunalı
A. Yağmur Tunalı

“Kürt Meselesi” mi dediniz?

featured

Durmuş oturmuş bir ülkede, hele millî devletlerde şu veya bu etnik mesele yoktur. Herkes vatandaştır ve birbirine eşittir. Kanunla belirlenmiş azınlık hakları dışında bir farklılık yoktur. Bunları bildiği halde”Kürt sorunu” diyen bizden değildir. Bölücüdür ve Türk-Türkiye dostu değildir. İsterse bizi yönetenler arasında olsun, böyledir.

Merhum Kâmran İnan, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük devlet adamları arasında özel bir yerdeydi. Siyasetçi olarak da çok değerliydi. Ne zaman Meclis kürsüsüne çıksa bir büyük entelektüelin çok yönlü bakışını sergilerdi. Sanırım o Meclis onun gibi bir değeri çok az gördü.

Bitlisliydi. Bir aşiretin büyüğüydü. Kâğıt üstünde “Kürt meselesi” diyeceklerle aynı soydandı. Hâyır, bütün mücadelesi bunu diyenlerle ve dedirtenlerleydi. Tam bir Türktü. Nereye gitse sözü dinlenen, saygı duyulan bir Türk’tü. Çünkü muhatabı diplomatlardan ve devlet adamlarından ileri bir kültürü ve düşünce genişliği vardı. Dünyada rahat konuşuyordu. Türkiye’de işi daha zordu. İçerdekiler dışardakilerden yıkıcıydı. Bizde yabanın yeniçerisi kadrosunun genişliğini söylediği cümleler gönül yangınıyla kavrulan bu yiğit Türk, sekiz yıl önce bu sancılarıyla dünyamızdan göçtü.

Bir sözü vardı ki, tam da bu yazıda anlatacağım hususu söyler: “Kimliğini tartışmaya açan orta boy bir devlet bile dünyada görülmemiştir; Türkiye, Türklüğü tartışmaya açmakla, akıl ve tarih dışı bir iş yapan bir hükûmet etme modeliyle karşı karşıyadır. Olacak iş değildir.”  İşte derdin büyüğü budur ve son yıllarda devlet aygıtı da kullanılarak yapılan bir bölücülüğün yıkıcı hamlelerinin vardığı son aşamadır.

“Kürt Meselesi”

Bu başlıktaki söz kullanılacak bir tabir değil. Ortak kimliğe saldırılar arasında başı çeken buna benzer kavramlardır.  Neden kullanılmaması gerektiğini türlü ifadelerle anlatıyorum.  Bugün de bir defaya mahsus kalması dileğiyle açacağım.

Durmuş oturmuş bir ülkede, hele millî devletlerde şu veya bu etnik mesele yoktur. Herkes vatandaştır ve birbirine eşittir. Kanunla belirlenmiş azınlık hakları dışında bir farklılık yoktur.

Alt kimlikler elbette vardır. Etnik aidiyetler meslekler gibi, kadın-erkek oluşumuz gibi yaşanır. Üst kimlikle yarışa sokulmaz. Etnik problem çıkmışsa orada vatan ve vatandaşlık tehlikeye girer. “Yani?”si şudur: Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre hepimiz Türküz. Bu kimlik tektir, eşi ve eşiti yoktur. Almanya’da her vatandaşın Alman olduğu gibi. Fransa’da her vatandaşın Fransız olduğu gibi. Amerika’da her vatandaşın Amerikan olduğu gibi.

“Kürt meselesi” ne demektir? Bilen varsa beri gelsin ve lütfen bana izah etsin!

Millî kimliğin ortağı yoktur

Bunu hiçbir ülke tartışmaz, tartıştırmaz. Yalnız benim güzel ülkemde baştakiler dâhil mozaik vatandaşlık teorisi her gün ağızlardadır. Dünyanın hiçbir normal ülkesinde, hiçbir Başkan, Başbakan, Bakan, bürokrat çıkıp da “bu ülkede şunlar şunlar yaşıyor” diye binlerce kere nutuk atmaz, atamaz. Apaçık bölücülüktür.

Bu sözlerim yaşadığımız terör gerçeğini görmemezlik değildir. Ayrılıkçılığı görmezlik değildir.

Bunlara koyduğumuz adın yanlışlığına dikkat çekiyorum. PKK-PYD-HDP kendi varlık sebebini bu ayrılık üzerine kurmuş olabilir. Ben bunu doğru anlayıp değerlendirmek zorundayım. Apaçık anlamazsak şimdiki gibi körlük oluşur ve o problemi çıkaranlar durmadan mesafe alırlar. Nitekim öyle oluyor.

“Kürt sorunu”

Bunlar “Kürt sorunu” derken neden bahsediyorlar iyi anlamak lazımdır. Ben anladığımı söyleyeyim. Eşit vatandaşlıktan bahsetmiyorlar. Bu zaten vardır. Durum açık: “Biz egemenliği başka etnik kimliklerle paylaşacağız” demek istiyorlar. Önce eski Yugoslavya’daki gibi federasyon istiyorlar. Bundan sonra da “Ayrı bir devlet kuracağız” diyorlar. “Türklük de bizimle aynıdır, hâkimiyetin ortağıyız” diyorlar. Türklüğü de etnisiteye indirgiyor ve eşitliyorlar. En hafif şekliyle böyledir.

Yıllar yılı bütün ekranlarda, sözüm ona profesörlerin, okumuşların, siyasilerin şom ağızlarında bu tabir geziyor. Ne dediğini bilmezler ülkeyi işgal etmiş gibi. Manzara bu ve biz yıllarca bu kavramları sorgulamadan maruz kalıyoruz.

Artık soralım

Ne demek istiyorsunuz? Açık söyleyin! “Kürt sorunu” diyen ve çözmekten bahseden neden bahsettiğini söylemelidir. Bu ne manaya geldiği bilinmez laflarla yıllarımızı kaybettik. Kafalarımız karıştı, bölündü. Sade vatandaş da “Demek ayrıymışız…” noktasına çekildi. Kimin ne olduğu kimseyi rahatsız etmezken veya ilgilendirmezken herkes birbirine şüpheyle bakar oldu. Bunu biz yaptık, yapıyoruz. Benim öğrenciliğimde ülkücü gençler arasında Kürtler çoktu. Hepsi Türkçüydü. Kürtlükleri de rahat rahat konuşulurdu. Şimdi o insanlara Kürt derken Türk’ten başka bir kimliği anlıyorsak veya aynı şeyi anlamıyorsak, nereye geldiğimizi düşünmek lazımdır.

Artık uyanalım! Bu tabirleri kullananlara ne dediğini ısrarla soralım. Neyin ne idiğini bilelim.

Ona göre karar verelim. Yoksa kendine Kürt diyen vatandaş da başka isimlerle anan da kendini mecburen ana gövdeden ayrı hissetmeye başlayacak -başladı bile- işimiz zorlaşacak.

Ben de Kürdüm, demek ki ayrıyım.. ve bana zulmediliyor(muş)..” diyecek. Yıllardır bunu dedirtmek için uğraşıyoruz.

Davulcu Bayram

Yaşadığım pek çok durum ve olay var. Biri şudur: Davulcu Bayram,  Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı‘nın şölenlerinde Turan Türküleri söyleyerek çalardı. Açılım bölücülüğü geldi ve olan oldu. Bayram, yine şölenlerde çalıyordu fakat eski heyecan gitmişti. Bir gece, iki kadeh atınca sallana sallana yanıma geldi ve “Yağmur Abi, biz romanız, haklarımız var..” dedi. “Nedir Bayram? Benden senin farkın ne? Eksik varsa tamamlayalım..” dedim. Düşündü, ne diyeceğini bilemedi ve “Devlet adamları söylüyor Abi.. demek ki verilmeyen hakkım varmış..” dedi ve gitti. Sonra dediklerini düşünmüş ve tam içine sinmemiş olacak ki  geldi ve “Abi biz yine beraberiz..” dedi. Böyle demesi kafasındaki soru işaretinin kaybolduğunu göstermiyordu. İçine kurt düşmüştü.

Ona bunu dedirten o “açılım illeti” hepimizin huzurunu, tadını tuzunu kaçırdı. Halbuki Bayram‘a bunu Amerika, Avrupa, Rusya.. ne yapsa dedirtemezdi. Buna cür’et eden davulunun tokmağını alnının ortasına yerdi. Bu duyguyu böyle içerden kaybettirdik.

Geçen hafta yazdıklarımı tekrar edeceğim: “Kürt Sorunu“, ondan sonra “Kürt siyaseti“, “Kürt seçmen” diyen ya ahmaktır, ya gafildir, ya haindir. Türkiye’nin bütünlüğü açısından bu sözlerin başka türlü anlaşılması mümkün değildir. Yalnız şuna varım: “Ben ayrıyım” diyen de desin. “Ayrı bir devlet olacağım” diyen de desin. “Federasyon istiyorum, çünkü ben ayrıyım.” diyen de desin. Bunu demek istediklerini bilelim, kimse o argo tabirle “karnından konuşmasın” ve ensemizde boza pişirmesin.

Hadi açılalım

Bu açıklık, böyle yıllardır kafamızı “sorun” diyerek şişirmelerinden ve kandırmalarından, bozmalarından, karıştırmalarından iyidir. Artık kimse maksadını bu tür laflarla gizlemesin. Her ağzını açtığında “36 etnik grup var” diyen siyasetçi de “sorun“dan bahsedenler de asıl niyetlerini belli etsinler. Yetti artık! Yetsin artık!

Sorun” varsa çözelim. Hepimiz için çözelim. Ancak.. “Ayrı dil, ayrı mektep..” filan dendiğinde iş değişir. Bunların nereye varacağı bellidir. İsteyen istesin, anlayalım. Bilelim, anlayalım ve ona göre davranalım.

Netice itibariyle kanaatim kesindir. Bunları bildiği halde”Kürt sorunu” diyen bizden değildir.

Bölücüdür ve Türk-Türkiye dostu değildir. İsterse bizi yönetenler arasında olsun, böyledir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!