Türkiye’de bugün millî devlete (T.C.) milli dile (Türkçe) karşı olan, “milliyetçilik, Türk milliyetçiliği” dendikçe dengesi bozulan, rengi atan birçok adam var. Bunlar bugüne kadar millî olan neyimiz varsa kirlettiler. Böyleleri şimdiye kadar “MİLLET” sözcüğü ile Araplaşma hayalinin ardından koştular. Böylelerinin yaptığı soysuzlaşmadır. Yani Türkiye’de yaşadıkları, T.C. ve Türk milletinin bütün imkânlarından yararlandıkları halde, emellerine ulaşabilmek için işportacılık yapan ekmeksizler var. Bunlar devlet ve milletimizi Arap-Amerikan pazarlarına çıkarıyorlar. Bunlara kanmayalım.
Türkiye’de birçok politikacı, parti, üst düzey bürokrat, eğitimci, kolluk görevlisi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletini pazara çıkarmış satıyor.
Bu tüccarlar, almışlar ellerine bir etiket, milleti kandırmak için etiketin üzerine, “MİLLΔ sözcüğünü yazmışlar, işportacılık yapıyorlar.
Biz Türkiye’de düşünen ve uyanan insanlar olmadıkça satılacağız.
İlkokul 2. Sınıfa giden torunum elindeki İngilizce kitaplarla yanıma geldi. Bu çocuk doğru dürüst Türkçe yazmayı, Türkçe okumayı, Türkçe konuşmayı bilmiyor. Bu çocuğu eğitip öğretecek olan bakanlığın adı MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’dır. Anadilini öğrenmemiş, yurt ve coğrafyasını tanımamış 7-8 yaşındaki bir çocuğa verilen bu eğitim “MİLLΔ olamaz.
Belediye otobüsüne binmek için otobüs durağına vardım. Bir öğretmen durağın iki metre yakınındaki elektrik direği ile kaldırımın arasına durmuş öğrenciler ve halkın durağa geçişini zorlaştırıyor. Herkes kaldırıma inip çıkıyor. Bu kişi “öğretmen” olamamış. Öğrencilerin görünümleri öğretmensizliğin kanıtıdır.
On gün önce bir öğretmen: “Öğrencilere her sınıfta, her derste Atatürk ilkeleri anlatılıyor. Ne gerek var” dedi. “Öğretmensen yalan söyleme” dedim, öğretmen olanlar bilirler ki bu iddia yalan. Fakültelerimizin açıldığı gün “Prof.” ünvanlı bir tarihçi: “Osmanlı yıkıldı. Biz yeni bir devlet kurmadık. Cumhuriyet’i ilan ettik” diyor. Demek Türkiye’de, İlköğretimden yükseköğretime kadar; milliyetsiz, Türk ve Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olan “MİLLΔ etiketli işportacılar var.
***
Numan Kurtulmuş ve Recep Erdoğan TBMM’nin açılışı dolayısıyla: “Millî Anayasa yapılım, gelin bize destek verin” dediler. Hemen, bu anayasa millî değil mi ki millî anayasadan söz ediyorlar dedim. Açtım yürürlükteki T.C. Anayasası’nı, şunları okudum: “Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde,…” diye sıralıyor. (Başlangıç ilkelerinde) “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde… Madde 2) “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Madde 3) “Millî güvenliğin… Madde 117)
Bugünkü Anayasamızın çerçevesi içerisinde bizim “Millî Eğitim bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı” gibi bakanlıklarımız, “Türk Dil ve Tarih Kurumu” gibi millî dil ve geçmişimizi belirleyip yaşatmaya çalışan kurumlarımız var, vs.
Kısaca bizim Anayasamız ve anayasal kuruluşlarımız “MİLLΔ değil mi ki, yukarıda adlarını yazdığım kişiler “MİLLÎ ANAYASA” çıkışı yapıyorlar?
Geçelim
***
Türkiye’de bugün millî devlete (T.C.) milli dile (Türkçe) karşı olan, “milliyetçilik, Türk milliyetçiliği” dendikçe dengesi bozulan, rengi atan birçok adam var. Bunlar bugüne kadar millî olan neyimiz varsa kirlettiler. Böyleleri şimdiye kadar “MİLLET” sözcüğü ile Araplaşma hayalinin ardından koştular. Böylelerinin yaptığı soysuzlaşmadır. Yani Türkiye’de yaşadıkları, T.C. ve Türk milletinin bütün imkânlarından yararlandıkları halde, emellerine ulaşabilmek için işportacılık yapan ekmeksizler var. Bunlar devlet ve milletimizi Arap-Amerikan pazarlarına çıkarıyorlar. Bunlara kanmayalım.
***
Yeni anayasa konusunda bugüne kadar kapalı bir kutu olan tek parti İYİ Parti oldu. İYİ Parti’nin sözcüleri diyorlar ki: “Anayasayı şimdi değil, yerel seçimlerden sonra konuşalım.” Neden şimdi bir sözünüz yok? Burada: “İlkesizlik, belirsizlik, çekingenlik, ince hesap” gibi erdemsizlikler var. Politikacılardan beklenen açıklıktır, Türkiye’ye partiler üstü sahiplenmektir.
