10 yıl sonra bugün yine Silivri’deydim. Haksız ve hukuksuz bir şekilde denetimli serbestlik süreci kesilerek tecavüzcüleri, katilleri, uyuşturucu suçlularını kurtaran son İnfaz Yasası’ndan yararlandırılmadığı için beşinci kez hapse sokulan Barış Pehlivan’a gittim.
Barış Pehlvian, Barış Terkoğlu, ben ve bir grup arkadaş Mart 2011’de sözde Ergenekon terör örgütünün medya ayağı olmaktan tutuklandığımızda birbirimizi tanımıyorduk bile.
Sadece Barış Pehlivan’la yazılarıma ilişkin birkaç telefon görüşmemiz olmuştu.
Birbirimizin yüzünü ilk kez, tutuklandıktan 7 ay sonra ilk duruşmaya çıkacağımız gün, Silivri’den Çağlayan Adliyesi’ne götürüldüğümüzde gördük. O da cezaevi aracında bile değil; çünkü kadın olduğumu için beni erkeklerden ayrı tutuyorlardı.
Cezaevi aracı Çağlayan Adliyesi’nin garajına gelip de bizleri indirdiklerinde; “Ben Barış Pehlivan.”, “Ben Barış Terkoğlu.”, “Ben Müyesser Yıldız.” diye tanıştık.
Ama yüce devletimize göre “terör örgütüydük” işte. Yıllarca yattık. Çıktık. Beraat ettik.
“Örgüt” olamadık; ama üç kardeş olduk.
İktidar hiç üzerine alınmadı; sadece bizlere değil, tüm askerlerimize de bu kumpası kuranların “FETÖ’cüler” olduğu söylendi.
9 yıl sonra bizler peş peşe bir kez daha tutuklandık. Barış’lar yine Silivri’ye, ben bu defa Sincan’a gönderildim.
“Suçumuz” yine gazetecilik yapmaktı!..
İktidar değişmemiş, sadece önceden yargısız infaz yapıp peşin peşin hüküm veren eller değişmişti.
Sevgili kardeşim Barış için yaptırdığım tişörtte yazdığı gibi; artık biz “her dönemin olağan şüphelisi, her dönemin tutuklusu” idik.
Silivri Cezaevi’ne en son 10 yıl önce, Ergenekon kumpası davası kararlarının açıklandığı 5 Ağustos 2013 günü gitmiştim.
10 yıl sonra bugün yine Silivri’deydim.
Haksız ve hukuksuz bir şekilde denetimli serbestlik süreci kesilerek tecavüzcüleri, katilleri, uyuşturucu suçlularını kurtaran son İnfaz Yasası’ndan yararlandırılmadığı için beşinci kez hapse sokulan Barış Pehlivan’a gittim.
Özlemle sarıldık. Birkaç dakikalık hoşbeşten sonra yine haber konularına gömüldük.
Gördüm ki, Barış şimdi de toplumumuzu derinden sarsan, daha da sarsacak, özellikle adeta nesillerimizi imhanın yeni yol ve yöntemleri ile infaz-ıslâh sistemindeki büyük yanlışlıklar üzerinde uzmanlaşmış. Çareler düşünüyor, çıkış yolları arıyor.
Silivri’de birlikte yattığımız dönemde bir duruşmada Mahkeme Başkanı’na Barış’ları ve Prof. Yalçın Küçük’ün iki genç asistanını işaret ederek, “Bizleri rehin alın, onları bırakın. Onlar çok genç ve bu ülke için yapacakları çok şey var.” demiştim.
Bugün de aynı noktadayım. Ah, bir muhatap bulsam, bir imkân olsa da ben girsem, Barış çıksa!..
Niçin Üzülüyor Biliyor musunuz?
Barış’tan ben ve sizler için bir şeyler yazmasını istedim. Bakın neler yazdı:
“Sevgili Müyesser Abla, bundan 13 yıl önceki telefon konuşmamızı hatırlar mısın? İktidar Fetullahçılarla birlikte HSYK’nın yapısını değiştirmek için referanduma gidiyordu. Sen, ‘Bu referandumu kazanırlarsa Türkiye’yi çok zor günler bekliyor.’ demiştin. Hatta, bizlerin dahi tutuklanabileceğini öngörmüştün. Haklı çıktın; ifşa ettiğimiz örgüt birkaç ay sonra bizi de Silivri’ye attı.
Yıllar geçti…
Yine sırayla birbirimizi cezaevleri önünde bekler olduk.
Biliyor musun; yeniden hapse girmemden çok, bunca bedele rağmen bu çürümüşlüğü yeterince düzeltemediğimize üzülüyorum. Evet, adil bir Türkiye için çok emek verdik, çok kişiyi aydınlattık, çok oyunu bozduk… Ama görüyorum ki, daha çok yolumuz var.
Her şeye rağmen…
Rüzgâra karşı yürüdüğümüz bu mayınlı yolda seninle omuz omuza olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Bir gün mutlaka!”
İşte, bizlerden sizlere; hak, hukuk, adalet yani aydınlık bir Türkiye adına tarihe düşülen bir not daha.
13 yıl önce tanıdığımda saçları simsiyahtı. Şimdi neredeyse bembeyaz. O saçlar değirmende değil, hepimizin hukuku için verilen mücadelede ağardı.
O yüzden Barış’ın sesine ses, omzuna omuz olmak hepimizin boynunun borcudur!..
Ve Merdan Yanardağ
Hayır, Merdan Yanardağ’ı unutmadım. Sadece Barış Pehlivan’ı ziyaret için izin aldığımdan ona gidemedim; ama ben Barış’la görüşürken avukatım da Merdan Yanardağ’ı ziyaret edip, “Az kaldı, bitecek.” mesajımı iletti.
Silivri’den Barış Pehlivan’ın ve Merdan Yanardağ’ın dışarıdaki gerçek dostlara yürek dolusu sevgi ve selamlarıyla dönüyorum.