Bugüne kadar isimler üzerinde durmadım ama artık duracağım. Bunda amacım sürtüşmek değil; Cumhuriyet ve tüm değerlerimizin erimesine araç/alet olan kişilerin yetersizlikleri yüzünden kirlendiğimize dikkatinizi çekmektir.
11 Nisan 1934. Atatürk İzmir gezisinde. Akşam, yatacağı otelin salonunda, ileri gelen devlet adamlarıyla konuşurken: “Arkadaşlar, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâplar için aydınlığın yoluna gideceğiz; hedef hünerimiz cahil kitleyi de aydınlatarak yolumuzda yürümek ve onu (kitleyi) esenliğe çıkarmaktır. CUMHURİYETİMİZİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK SEVİYESİNE ULAŞTIRMAK İSTEĞİMİZİ ENGELLEYECEK HARHANGİ BİR REFERANDUMA GİTMEK YALNIZ CEHALET DEĞİL HİYANET OLUR…” der. (Ahmet Gürel, Gazi’nin İzmir Anıları s.293. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yy. 2013)
AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın hukuk tanımazlıkları üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı; “Erdoğan Anayasa’ya uymuyorsa, biz Anayasayı Recep Erdoğan’a uyduralım” dedi. Bu muhteşem (?) öneri kabul gördü. 16 Nisan 2017’de, ATATÜRK CUMHURİYETİ hileli bir REFERANDUM İLE TEK ADAM CUMHURİYETİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ.
Önce, referandumdaki mühürsüz/hileli oy pusulalarını kabul etmeyeceğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu durakladı, sonra geri adım attı; “Biz Atatürk’ün partisiyiz” diyen CHP yönetimi pes etti. Cumhuriyet sahipsiz kaldı. Bugünkü Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “MHP milletvekili” olarak bu yıkıma karşı çıktı ama depremi tek başına durduramadı.
Bu olay için şimdi: Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi ne yapsalardı, isyan mı çıkartsalardı, diyenler olabilir. Hukuksuzluğa başkaldırmazsanız, Türkiye bugünkü noktaya gelir.
2017’den beri Cumhuriyet’imizin sökülmedik köşe taşı, yıkılmadık direği kalmadı. Kılıçdaroğlu olarak, dürüst-barışçı bir CHP Genel Başkanı oldunuz ama esastan Atatürkçü olmadınız. Bu noktada, sırf Kılıçdaroğlu’nun değil, CHP’nin iller-ilçeler düzeyindeki birçok yöneticisinin esastan Atatürkçü olmadığını görürüz. Bu iddiamı, Konya’da yaşadığım bir olayla açıklayayım.
5-6 ay önceydi. Okullarımızda yaygınlaşan Atatürk, Cumhuriyet, laiklik ve harf devrimi aleyhindeki bilgi ve belgeleri toparladım, CHP İl Başkanı Barış Bektaş’a gittim. Dedim ki: Atatürk ve Cumhuriyetimiz hedefte. Büyük çöküntü var. Size bunları versem, ilgilileri uyarsanız iyi olur. Kamuoyu da aydınlanır.
Aldığım yanıt şu oldu: “HOCAM BİZİM UĞRAŞMAMIZA GEREK YOK. ZATEN RECEP ERDOĞAN ATATÜRK’Ü DEĞİL KENDİ KENDİNİ BİTİRİYOR…”
Geldiğimiz bu günde, Recep Erdoğan kendisini bitirdi mi? Bitirmedi. Bitmekte olan Atatürk ve Cumhuriyet’imizdir.
Barış Bektaş şimdi CHP’den Konya Milletvekili oldu. Meclis aritmetiğine göre orada sözü geçmeyecek; hiçbir şey yapamadan, beş yıl milletvekilliği, sonra ölünceye kadar emekli milletvekili maaşı alacak, yaşayıp gidecek.
Sayın Bektaş şimdi sen Meclis’te Konya’daki gibi Atatürkçülük yaparsan; bizi aldatan, Atatürk’e ihanet eden birisi olacaksın. Böyle yapmaz, Mahmut Esat Bozkurt gibi milletvekilliği yaparsan; CHP ve Atatürk’ün milletvekili olacaksın. O zaman senden özür diyeceğim, sana saygı duyacağım.