Çok özel ve sevindirici bir haberi paylaşmak durumundayım. Bu yazıyı okuduğunuz zamanlar , Ca-Ce denilen ağzı bozuk , dönek , ve yazarın birine göre de afedersiniz ermeni olan birisi , bütün dualarımızın karşılık bulması çerçevesinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur… İlk başta gizlenmeye çalışılan hatta seçim sonuna bırakılması planlanan olay ne yazık ki , şoförünün açıklamalarıyla ortaya çıkmıştır… Parti içinde ki bir grubun , sabah beklenmeden Cumhur ittifakinden ayrılışın açıklanması girişimi , diğer bir grupça şimdilik kaydıyla durdurulmuştur… Bu ani şokun , mutlaka büyük neticeleri olacaktır. Şimdilik bu bilgiyi objektif olarak yorumsuz paylaşıyorum. Gelişmelere vâkıf oldukça , ilave baskılar marifetiyle huzurlarınıza geleceğim. Bu durumun , gerçeğinin bir daha ki bir Nisan’ a kalmaması temennilerimle , hepinize Merhabalar…
Hatırlarsınız , Yankesenlioğlu diye birisi vardı. Bu muhteremenin de çok değerli eşleri , bir ara Üniversite Rektörlüğü de yapan müstesna insan , hakkında ki çalma çırpma gibi olaylarından dolayı tutuklu olmasına rağmen , bunlara , bizlerin hiç mi hiç ihtimal vermediği saygıdeğer eşleri , “Banma ” konusunda ayırt etmeden her kaseye elini uzatmış… Şimdi de , bir çok kişiye sahte diploma konusuyla gündemde. Ben gene ihtimal vermiyorum ama eğer doğru ve de ileride yüksek makamlara gelebilecek vasıflarda ki , insanlara verdiyse , göz ardı edebiliriz… Böyle kıymetleri bir kâğıt parçası yüzünden heba edemeyiz. Bakarsınız adam CB ı olur , değil mi efendim…
Muharrem İnce olayı çok enteresan. Tarih defalarca tekerrür ediyor ama maalesef ders alan yok… İstanbul ve Ankara nın nasıl kaybedildiğine bir bakın , tabloyu çok açık göreceksiniz… Aynı hatalar tekrarlanıyor veya bile bile olay oraya doğru sürükleniyor. Bir adam , tek adam olma yolunda ki , Memleket teamülünü bozmadan üzerine düşeni eksiksiz yapıyor. Seneler önce demiştik. Bir defa aday olursan , ömür boyu olacaksın anlamı çıkarılıyor. Bu Ülke temelli (ölesiye ) Senatörler dönemi de yaşamadı mı… Eeee , bu toprakların evladı Muharrem Efendi’de kendisini , ölesiye aday ilân etmiş çok mu… Aklın herşeyin önüne geçmesi gereken zamanlar içindeyiz. Sanki Ben içimdeki fırtınalarla boğuşmuyor muyum. Ruhum Sinan Ogan dese , hücrelerim isyan etse de , elim Millet İttifaki diyor… Muharrem’ in etrafında toplanan gerçek CHP lilerin , gerçek ATATÜRK’ çülerin de aynı şeyi yapacaklarına eminim… Baba evinden ayrılan , hem ağlarım hem giderim diyen kız gibiyiz. Öyle olmamızın geri planında , sonsuz Memleket sevgimiz var… Hiç bir şey tam istediğimiz gibi tecelli etmeyebilir. En iyisi olsun derken , vasatı da kaybedebiliriz. Yani , Dimyat’ a pirince giderken , evde ki bulgur olayı , bilmem anlatabiliyor muyum… Sinan Ogan Ülküdaş’ ım , bu adaylıktan da elde ettiği tecrübelerle , İnşAllah en kısa zaman da MHP nin başına geçerek bizi yuvamıza geri çağıracaktır…Toplan çağrısını alınca da El ele İktidara-Turana doğru yolumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz… Bu sürece kadar , kötünün iyisi tercihimiz maalesef devam edecektir…
Bürokraside ki panik artık gizlenemez hale geldi. MV dokunulmazlığına sığınmak isteyenlerin sayısı kabarık ama , Reyis çok kızıyor. Panik havasının yayılmasından korkuyor. Resmi evrak ve belgeler çok önemli. Dürüst ve Devlet’ ine bağlı çalışanlara çok özel bir görev düşüyor. Şu an ki teknolojiyle çok ta mümkün bir durum. Bana göre cep telefonu ile resimlemek gerekli… AFAD ta çıkan yangınlar gibi kazalar (!!!) 12 Mayıs’ a doğru yaygınlaşabilir… Yangın bir tarafa , kedilerden sonra farelerde devreye girerek evrakları kemirebilir…
Biliyorsunuz ki işin başından beri HDP ile yakınlaşılmasının karşısındayım. Hatta , hatırlarsınız , Devitoğlu ve Bebecan Truva atlarından da sürekli çekindim… Bu yaklaşımımı , M. İnce dile getirdi. CHP + İYİ + Memleket olsaydı daha uygun ve iyi olurdu diye. Hatta işin içine Zafer Partisi’ nin de dahli gerekirdi diye ilave edebilirim. Dönelim başa . Herşey istediğimiz gibi yürümüyor. Bu yüzden kerhene yaklaşan desteğimiz yanında bazı uyarılar da yapmak zorundayım… CHP – HDP görüşmesinin detayını bilemiyorum ama KK , kayyum olayını özellikle dile getirdi. Burada çok ince bir tuzak var. Müsadenizle kısaca açıklayayım…AB uyum yasaları çerçevesinde imzalamadığımız yerel yönetimler kanunu var. Bu olay , Belediyelerin özerk olmasını , bütün hizmetleri uhdesine almasını , hatta Polisi bile belediye elamanı olarak kendi atamasını istiyor. TBMM bu başlığı onaylamadı. Bu mesele Avrupa için bir şey ifade etmese bile , Türkiye için çok şey ifade ediyor. Ayrılıkçı grupların eline geçecek belediyelerin neler yapabileceğini gözünüzün önüne getirin lütfen… Mesela , dağdan inen bir teröristi , Diyarbakır Belediyesinde , polis olarak görebilirsiniz… Örnekleri çoğaltarak vaktinizi almayacağım. Ne demek istediğimi anladınız… Bu yüzden Devlet’ in Kayyum silahını , ilk elde durup dururken karşı tarafa teslim etmek doğru değildir diyorum… Demokrasi , kendisini yok etmeye yeltenenlere tarafsız davranamaz. Hasta olduğumuz da , mikroplarla vücut arasında tarafsızlığımız bozulmasın diye , doktora gitmez , ilaç almazsak , neticede imamın kayığına bineriz. Herkes hesabını iyi yapsın , başımıza çözemiyeceğimiz hesaplar çıkarmasın
Hayatımızda ki , zamana dayalı her şey gibi Ramazan’da su gibi akmaya , elimizden ve yüreklerimizden kaymaya başladı bile. Çok sevilen yemeğin tabaktan eksilmesine üzüldüğümüz gibi , bu manevi lezzetin de tükenişini , içimiz burkularak yaşıyoruz. Sevinç ve hüznün kardeşliği bu olsa gerek. Bin aydan daha hayırlı Leyle-i Kadir’ in kapısına dayandık. Kadir denilince bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum , Hatta bir yazar olarak bunu görev kabûl ederek… Her geceyi Kadir bil , her geleni Hızır bil… İbadetin çok olanı değil , sürekli olanı makbuldür…Bu düstûrlardan hareket edecek olursak , Ben Kadir gecesi diye ilan edilen ama net olmayan , sadece tahmine dayanan Gün’ ün peşinde koşmuyorum. Her gün , Allah’ a karşı görevlerini sürekli olarak yerine getiren kimseler , mutlaka Kadir’i de yakalar. Yoksa , iki rekât nafile namazı bile kılmayacaksın ama belirsiz Kadir Gecesi’ ni ihya edeceksin ve Seksen yıllık sevap kazanacaksın. Buna Allah’ ın adaletide müsaade etmez… Sürekli olarak görevlerini ve farzları yerine getiren kimseler , mutlaka Kadir’ de yakalayacağı için ilaveten ,Yaradan’ ının hediyesine mazhar olmuş olurlar…Bir din uleması değilim ama mantık dini olan Müslümanlığın mensubu olarak yaklaşımım bu…
Hepiniz Allah’ a emanetsiniz Hoşça kalınız…