Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz, narenciye tüketimi sonrası gelişen sorunlarda, durumun doğru değerlendirilebilmesi için, bir alerji uzmanına danışılması gerektiğinin altını çizdi.
Limon, greyfurt, mandalina, portakal, turunç gibi narenciye grubu meyvelerin antioksidan özellikleri ve yoğun C vitamini içerikleri nedeniyle tüketimleri sağlık açısından sıklıkla önerilse de bu besin grubuna ait alerjik reaksiyonlar, kişinin yaşam kalitesini düşürerek sağlığını riske atabiliyor.
Yakınmaların narenciye meyvesi ile temas ettikten ya da meyveyi yedikten sonra genellikle kısa süre içinde ortaya çıktığını söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz, alerjinin çoğunlukla ağız, dudak, dil ve boğazda kaşınma hissi, karıncalanma ve hafif şişlik şeklinde kendini gösterdiğini, kabuğunun cilt ile teması sonrasında ise ciltte kızarıklık, kaşıntı, şişlik oluşturarak Alerjik Kontakt Dermatit denilen bir durumun geliştirebileceğini ifade etti.
Nadir de olsa Anafilaksi olarak bilinen, şiddetli ve acil tedavi gerektiren alerjik şok durumlarının da görülebileceğini belirten Emeksiz, “Anafilaksi ya da alerjik şok durumunda bu meyvelerin tüketimini takiben ciltte kızarıklık, şişlik, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık hissi, bulantı, kusma, ani kramp şeklinde karın ağrısı, kan basıncında düşme, sersemlik hissi gibi bulgular gelişir” diye konuştu.
Narenciye grubu meyvelerin çiğ formlarının tüketilmesi sonrası ortaya çıkan alerjik yakınmaların polen alerjisi olan kişilerde daha sık görüldüğünün altını çizen Emeksiz, Oral Alerji Sendromu olarak adlandırılan bu durum narenciye ile polenler arasındaki kimyasal benzerlik sonucu görüldüğünü ve bu durumun çapraz duyarlılık ile açıklandığını söyledi.
Polen alerjisi olanların bu meyvelerin pişmiş formunu sorunsuz tüketebildiğinin de altını çizen Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz, konuşmasına şöyle devam etti:
“Portakal, mandalina ve limon gibi narenciyelerin kendi aralarında da çapraz duyarlılık gösterdiği yani bu meyvelerden aslında birine alerji olsa bile hastaların diğerlerine de alerjik yanıt verebildiği bilinmektedir. Ayrıca çocuklarda narenciyeler ile fıstık, fındık, badem, ceviz ve kaju arasında da çapraz duyarlılık olduğu bildirilmiştir. Yine portakal alerjisi olanlarda, gülgiller (rosaceae) olarak adlandırılan şeftali başta olmak üzere erik, kiraz, kayısı gibi meyvelerle de ortak protein paylaşımına bağlı çapraz duyarlılık saptanmıştır. Narenciye grubu meyveler ile alerjik reaksiyon öyküsü olan hastalar gerçekten narenciye alerjisi midir yoksa çapraz duyarlılık gösteren diğer besinlere bağlı bir alerji midir diye tetkik edilmelidir.”
Bununla beraber narenciyelerle gelişen her durumun alerji olmayabileceği de belirten Emeksiz, asidik içeriğe bağlı olarak yoğun tüketimde bebeklerde bez bölgesi egzeması ve pişik görülebildiğini, alerjik egzeması olan çocuklarda narenciyelerin yoğun tüketimi ile gerçekte narenciye alerjisi olmasa bile şikayetlerde artış görüldüğünü söyledi.
Narenciye tüketimi sonrası gelişen sorunlarda, durumun doğru değerlendirilebilmesi için, bir alerji uzmanına danışılması gerektiğini anlatan Emeksiz, alerjik değerlendirme amacıyla kişiye; tanısal deri testleri ya da besinin gözlem altında tüketilmesine dayanan besin yükleme testleri yapılabileceğinin de altını çizdi.