Irkçılık, binlerce yıldır insanlığın tedavi edilemeyen hastalığıdır. Binlerce yıldır sözde kendini üstün ırk olarak gören Milletler, aşağı ırk olarak gördükleri insanları, ezmeye, köleleştirmeye, yok etmeye çalışmışlardır.
İşin daha kötü tarafı, tarih boyunca ırkçılar, aşağı ırk olarak gördükleri insanları yok ederek insanlığa hizmet ettiklerini savunmuşlardır. Mesela insanlık tarihinin en büyük ırkçılarından biri olan Adolf Hitler, Dünyada sadece aryan ırkından olan insanların yaşamasına izin vererek insanlığı mükemmelleştirdiğini, yaptığı her şeyin insanlık için olduğunu savunuyordu.
Neyse Hitler’i bırakıp konumuza devam edelim…
Irkçılık diyince aklımıza gelen ilk insanlar şüphesiz siyahî insanlardır. Sırf tenlerinin rengi siyah olduğu için yüzyıllardır, beyazlar tarafından aşağılandılar.
Köleleştirildiler, katliam yapılarak öldürüldüler, maymuna benzetilerek aşağılandılar, aşağı ırk, insanımsı yaratık diye etiketlendiler, geri zekâlı olarak görüldüler.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Bu utanç tablosu 50 yıl öncesi Dünyada normaldi. ABD de siyahlar, beyazlarla aynı musluktan su bile içemiyordu.
İşte böyle bir dönemde tüm dünyayı sarsan, sessiz ama çok gürültü koparan bir olay yaşandı.
Yer Meksika’nın başkenti Mexico City şehri.
Tarih 16 Ekim 1968.
1968 Olimpiyatlarının 5. Günüydü. Tarihteki tüm Olimpiyatlar gibi farklı spor dallarındaki sporcular, on binlerce seyirciye ve Dünya’ya yeteneklerini sergiliyordu. Dünyanın en büyük gösterisi tüm coşkusuyla devam ediyordu.
Ancak o gün öyle bir olay yaşandı ki 20. Yüzyılın unutulmaz kareleri arasına girip 1968 Olimpiyatlarını gölgede bıraktı.
16 Ekim 1968 sabahı yapılan 200 metre final yarışını ABD’li atlet Tommie Smith, 19,83 saniyede koşarak hem dünya rekoru kırdı hem Olimpiyat altın madalyası kazandı.
İkinciliği 20.06 saniyelik derecesiyle Avustralyalı Peter Norman, üçüncülüğü ise 20.10 saniyelik derecesiyle John Carlos elde etti.
Altın madalya kazanan Tommie Smith ve bronz madalya kazanan John Carlos, Afrika kökenli ABD’li atletlerdi ve madalya töreninde tüm dünyada yankı uyandıracak bir eylem düşünüyorlardı. Eylemi gerçekleştirmeden önce ikinci olan Avustralyalı Peter Norman’ın da fikrini sordular.
Tommie Smith ve Peter Norman arasında şu diyalog geçti:
– İnsan haklarına inanıyor musun?
– Evet, inanıyorum.
– Peki ya Tanrı’ya?
– Bütün kalbimle…
Peter Norman’ın bu cevabından sonra iki atlet, planladıkları eylemi Norman’a anlattılar. Norman’ın cevabı çok netti:
– Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
Tommie Smith ve John Carlos, ırkçılığa karşı bir eylem düşünüyorlardı ama nasıl bir eylem yapacaklarına karar vermemişlerdi.
Madalya töreninde nasıl bir eylem yapılacağına Peter Norman karar verdi.
Madalya töreninde Tommie Smith ve John Carlos, Afrika’nın açlığını ve yoksulluğunu temsilen ayakkabı giymeden siyah çoraplarıyla kürsüye çıktılar.
Tommie Smith, boynuna siyah bir kaşkol doladı. Bu siyahların gururunu temsil ediyordu
John Carlos, ülkesindeki mavi yakalı işçileri desteklediğini göstermek için eşofmanının üst fermuarını açık bıraktı. Ayrıca bir kolye takmıştı. Kolyede şu cümle yazıyordu:
“Köle yollarında, gemilerde öldürülen, işkence edilen, aç bırakılan ve kimsenin cesetlerine rahmet dahi okumadığı atalarımız için”
Ayrıca hem Tommie Smith hem de John Carlos’un elinde siyah bir deri eldiven vardı. Fikir Peter Norman’a aitti. Eldivenin sağ tekini Tommie, sol tekini John eline taktı.
Peter Norman da iki atlete destek verdiğini göstermek için sol göğsünün üstüne ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokardını taktı
Ve işte o an…
ABD marşı çalınmaya başladığında Tommie Smith ve John Carlos başlarını öne eğip siyah eldiven taktıkları ellerini yumruk yaparak havaya kaldırdılar. Bu hareket kara panter selamıydı.