Yeni yılın durup düşünmek ve yeniden başlamak için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın dünyaya diğer varlıklardan farklı olarak yetenekler kümesiyle geldiğini belirterek bu yetenekler sayesinde kişinin gelişime açık hale geldiğini ifade etti.
Tarhan, insan beyninin son derece nöroplastisite özelliğine sahip olduğunu yani değişime ve uyum sağlamaya çok açık bir organ olduğuna değinerek, “Beyinde yatırım yapılan alanlar büyüyor, gelişiyor. Beynimiz o plastisiteye göre gelişiyor, kendini geliştiriyor. Yani o plastisite ile kendinizi geliştirmek için muhakkak onu istememiz ve amaçlamamız gerekiyor.” dedi.
“Güçlü ve zayıf yönler değerlendirilmeli”
Yeni yılda “dur, düşün, yeniden başla” yapmak gerektiğini kaydeden Tarhan, “Yeni yılın ilk başında durup düşünmek ve geçmişin muhakemesini yapmak gerekiyor. Kişinin yılı nasıl geçirdiğini, neler yaptığını, neler yapamadığını, neler kazandığını analiz edebilmesi önemli. Kişinin psikolojik bir SWOT analizi gibi güçlü ve zayıf yönlerine bakması, gelecekle ilgili hayatında ne gibi imkanlar var, ne gibi tehditler var, zorluk potansiyeli var, bunları değerlendirmesi gerekiyor. Kişi yeniden planlama yapmalı.” diye konuştu.
“Kendimizi gözlemleyip yeni hedefler belirlemeliyiz”
Tarhan, insanın sadece fiziksel ve biyolojik ihtiyaçları olan bir varlık olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
“İnsanın düşünce, anlam arayışı, sembolik düşünce ve kavramsal düşünce gibi özellikleri de var. Bu dönemde bu özelliklerin de devreye sokulması önemlidir. Klasik modernizmin bize öğrettiği mutluluk, haz peşinde koşmaya indirgenmiş. Oysa ideal mutlulukta kişi anlam peşinde koştuğu zaman mutluluk arkasından geliyor. Mutluluk bir gölge gibi. İdeal mutluluk bu, Sokrates de söylüyor. Kişinin mutluluğa yatırım yapması gerekiyor. İşte bunun için yılbaşı gibi özel günlerde kişi kendini gözlemleyip hedeflerini yeniden yapılandırdığı, verilerini tazelediği zaman yenileniyor. Nasıl bilgisayarı reset yapınca kapanıyor zaman zaman insanın da yeniden başlaması gerekiyor.”
“Psikolojik check-up çok yüksek bir bakış açısıdır”
Kişinin sahip olduklarının kıymetini bilmesinin de pozitif psikolojide önemli bir yeri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Kişinin sahip olduğu şeyin kıymetini bilmesi, şu anda bizim pozitif psikoterapide, psikolojik dayanıklılık eğitiminde öğrettiğimiz bir şey. İnsan bazı şeylerin kıymetini bilmiyorsa, ‘Daha fazla olsun, daha güzel olsun’ diye düşünüyorsa yani ciddi bir şekilde aç gözlü, sorumsuz bir şekilde yaşıyorsa kendi kendine zarar veriyor. Psikolojik refah ya da psikolojik check-up dediğimiz durum, kendimizi bir taramadan geçirip ondan sonra ‘Ben yanlış yapıyormuşum, yapmayayım’ diyebilmeyi başarabilmektir. Bu bence çok değerli ve yüksek bir bakış açısıdır.”
“Beynin ön bölgesi olmasa medeniyet olmazdı”
Tarhan, beynin ön bölgesinin geminin kaptanı olarak nitelendirilebileceğinin altını çizerek, “Buna sahip olmak sadece insana özgüdür. İnsanı insan yapan frontal lobdur. Beynin ön bölgesidir. Bu olmasa medeniyet olmazdı. Burada yönetici işlevler var. Kişinin kendine kuş bakışı bakabilmesi, kendini yukarıdan görmesi, zayıf ve güçlü yönlerini fark etmesi, bunu sorgulayan kişinin aşkınlık seviyesinin olması yani kendini de aşabilmesi önemlidir. Kişi ‘Ben iyiyim ben biliyorum, ben her şeyi yaparım. Ben aslanım, ben kaplanım’ diyorsa hayatının en büyük hatasını yapıyor demektir.” şeklinde konuştu.
“Başkalarının nesnesi olmayan bir zihin olmayı başarmalı”
Kişinin kendini sorgulamasının gelişimi üzerinde olumlu etkiler yaptığına dikkati çeken Tarhan, “Böylece kendimizi geliştirme yönünde, olgunlaşma yönünde adım atmış oluyoruz. Burada kişi kendi zihniyle kendini buluyor. Zihin burada başkaları tarafından kullanılan zihin değil, kendisi olabilen zihin oluyor. Hayatının öznesi olan, nesnesi olmayan. Başkalarının nesnesi olmayan bir zihin olmayı başarması ve hedeflenmesi gerekiyor.” dedi.
“Beynimiz değişim ve uyum sağlamaya çok açık”
Tarhan, kişinin yaptığı basit işlerden tat alabilmesinin, yaşadığı zorlukları sanki bir armağan gibi görüp kendini geliştirmek için bir fırsat olarak yorumlayabilmesinin de önemli olduğunu vurgulayarak, “Kişinin bunları istemesi lazım. Bir de insan beyninin bir özelliği var: İnsan beyni son derece nöroplastisite özelliğine sahip yani değişime ve uyum sağlamaya çok açık. Beynimiz bir deneyim organı. Hayatımızın sonuna kadar devamlı yeniden reforme oluyor.” ifadelerini kullandı.
“İnsan beyni gelişime programlanmış”
İnsanın dünyaya diğer varlıklardan farklı olarak yetenekler kümesiyle geldiğini kaydeden Tarhan, bu yetenekler sayesinde kişinin gelişime açık hale geldiğini söyledi.
Tarhan, “Bir vadi düşünün. Vadinin bir bölgesine bakarsanız sularsanız yemyeşil oluyor. Sulamadığınız bakımsız bıraktığınız taraf ise bir süre sonra sararıyor. Yani yatırım yaptığınız bölge gelişiyor. Beyin de tıpkı bu vadi gibi. Yatırım yapılan alanlar büyüyor, gelişiyor. Beynimiz o plastisiteye göre gelişiyor, kendini geliştiriyor. Yani o plastisite ile kendinizi geliştirmek için muhakkak onu istemememiz ve amaçlamamız gerekiyor.” dedi.
“Kabiliyetler kümesinin yüksek hedef için kullanılması gerekiyor”
Beynin aynı zamanda değişim organı olduğunu da dile getiren Tarhan, açıklamasına şöyle devam etti:
“Beyin nöroplastisite özelliğine sahip olması nedeniyle gelişime çok açık. O nedenle beyni hep rutin işlerle yormak ona zarar veriyor. Bu yüksek kapasiteli bir bilgisayarı sadece oyun için kullanmaya benziyor. İsraf oluyor. O nedenle insana çok güzel bir biçimde yaratılıştan kabiliyetler kümesi verilmiş. Bunu yüksek bir hedefe ulaşmak için kullanmak gerekiyor. Hayatın anlamı nedir, var oluş nedir gibi yüksek bir hedefe ulaşmak için kullanmak gerekiyor. Kişiye bununla ilgili fırsatlar veriliyor. Bazı insanlar için şanslı denir. Şanslı diye bir şey yok aslında. Şans, akılla fırsatın kesiştiği noktadır. Kişi aklını kullanırsa, fırsatını beklerse önüne çıkan bir şeydir.”
“Ruh sağlığını koruyan önleyici çalışmalar altın kıymetinde”
Tarhan, psikolojik iyi oluş ve sağlamlık için psikolojik hijyenin de öneminin altını çizerek, “Ruh sağlığının korunmasında birincil ve ikincil koruma var. Birincil koruma kişide hasta olmaması için önemler almak. İkincisi erken teşhis için gerekeni yapmak. Üçüncüsü hastalık geçtikten sonra bir daha hasta olmaması için gerekeni yapmak ve önlem almak. Psikiyatride sadece tedaviye odaklanmak yeterli olmuyor. O nedenle ruh sağlığının bozulmamasıyla ilgili çalışmalar altın kıymetindedir.” şeklinde konuştu.
“Modernizm sadece mutluluk rolünü oynatıyor”
Pozitif psikolojinin yaşam kalitesini artırmayı hedeflediğini belirten Tarhan, “Klasik pskoloji anlayışı, sorunu düzeltiyor, eksiyi sıfıra getiriyor. Pozitif psikoloji ise sıfırın üzerine çıkarıyor. İnsanı pozitife çıkarıyor. Yaşam kalitesini arttırıyor, istediğimiz iyilik halini refah halini arttırıyor. Böyle mutlu bir şekilde yaşamayı başaran kimsede hastalık nüksetmiyor ama nötr yaşayan bir kimse tekrar hastalığa yakalanabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Tarhan, mutlu yaşamak için zihinsel emek, çaba ve yatırım gerektiğine değinerek, “Bu hiç de zor değil aslında. Biraz zaman ayıracaksınız birkaç tecrübeden faydalanacaksınız, bir iyiden yardım alacaksınız. Mutlulukla ilgili felsefe rahatlıkla değiştirilebilir. Modernizm sadece mutluluk rolünü oynatıyor. Mutluluk bir amaç değil süreçtir. Yola girdiğiniz zaman mutluluk yolda olmaktır. Mutluluk o yola girdiğiniz zaman kendiliğinden gelir.” dedi.