Kurumsal çevre sürekli olarak gelişiyor ve hızlı dijitalleşme, robotizasyon süreçleri ile genel olarak artan bağlanabilirlikten etkileniyor. Son dönemdeki artışı da çalışma kültürünü yepyeni bir düzeye taşıyan pandemi sonrası trendlerle tetiklendi ve hibrit çalışma alanları artık günlük hayatımızın bir parçası oldu.
Şirket ofisleri, insan geliştirme teknolojilerine daha fazla dikkat edilmesi de dahil olmak üzere uzaktan iş birliği ve simülasyonlar için yeniliklerle dolmaya başladı. Örneğin Nokia tarafından sunulan en son Discover 2030 vizyonunda, insan artışı, kurumsal ağın gelecekteki dönüşümünde önemli bir unsur olarak görülüyor. Yeni IDC’nin İnsan Geliştirme Tahmini 2021-2026, adlı raporu da Avrupalı işletmelerin güçlendirme teknolojisine yatırımlarını artırdığını beliriyor.
Birkaç yıl önce, herhangi birimiz “metaofis”te çalışacağımızı hayal bile edemezdik ancak bugün bu sadece bir gerçeklik değil, aynı zamanda gelecekteki ofisin daha da geliştirilmesinin tek yolu. Şirketlerin yeni kurumsal ofis çevresi modeline uyum sağlamaları gerekecek ve bu dijital yol için güvenlik ve kapsayıcılık gibi birkaç temel unsurun sağlanması çok önem arz ediyor.
“Dijital kapsayıcılık”
Geliştirme teknolojileri, insan vücudunun kimi kısımlarını yapay bir implantla değiştirmeyi amaçlarken, aynı zamanda yaşam kalitesini iyileştirmeleri için de düşünülmüştür. Kaspersky araştırmasına göre, insanlar fiziksel sağlığı (%40) veya görme yeteneğini (%33) iyileştirdiğini düşünüyor. Ayrıca geliştirme, bireylerin becerilerini yeni bir düzeye taşıyarak, dünyanın öngördüğü iş gücü açıklarını gidermeye yardımcı olduğu gibi şirketlere de faydalar sağlıyor.
Bu nedenle, bir şirketin “meta ofislere” yaklaşımı, “süper insanlar” ve kendilerini geliştirmemeye karar veren insanlar ayrımına yol açan bilişsel ve fiziksel yeteneklerin geliştirilmesi gibi olumsuz senaryoları ortadan kaldırması önem taşıyor. Bir işletme, çalışma ortamını bu kişiler için rahat ve kapsayıcı bir yer, kendini geliştirmek isteyen çalışanlar için ise sosyal bir destek olarak düşünmelidir.
“Dijital güvenlik”
2028 yılına kadar dört kat büyüyerek 498 milyar dolara ulaşması beklenen küresel insan geliştirme pazarının hızlı büyümesine, belirsizlik ve güvenlik riskleri de eşlik etti. Bu konudaki endişeler de temelsiz değil.
Kaspersky araştırmasına göre, biyonik geliştirmelerin artan popülaritesine rağmen, onlara karşı tutum her zaman olumlu gözükmüyor. Örneğin, 10 kişiden yaklaşık 9’u (%88) artırılmış bedenlerinin siber suçluların hedefi olabileceğinden endişe ediyordu. İnsan güvenliği açısından ortaya çıkan sorular fiziksel güvenliğin yanı sıra dijital (kimlik veya veri hırsızlığı) ile ilgili. Şüphesiz, artırılmış kişiler biyonik cihazlardan gelebilecek olası tehditlerden korunmalıdır.
Güvenlik risklerini azaltmak için öncelikle güvenli bir kurumsal ortamın oluşturulması gerekiyor. Kaspersky, insan geliştirme potansiyelini sürekli araştırıyor ve bunlarla ilişkili güvenlik zorluklarını değerlendiriyor. İlk ve en önemli çözüm, biyonik cihazlar için çok kapsamlı bir siber güvenlik politikası uygulamak oluyor. Renk kodlu bölgeler yaklaşımını sunan bilgi teknolojileri, dahili altyapının olgunluğuna bağlı olarak herkes ve her yer için çalışma alanını güvence altına almak üzere tasarlandı.
Ortak alanları kapsayan açık “yeşil” ve “sarı” bölgelerden (otopark, yükleme ve boşaltma bölgeleri veya lobiler), veri merkezleri ve sunucu odaları gibi tesislerin bulunabileceği hassas “kırmızı” bölgelere. Bu politika, bir dizi standardizasyon süreci sunar ve biyonik cihazlar kullanan çalışanların ofisteyken kurumsal ilişkilere daha iyi dahil edilmesini sağlayarak güvenliği artırıyor.
Kaspersky Global Geliştirme Direktör Yardımcısı Marco Preuss “Kurumsal ortamlardaki insan geliştirmelerinin hızı, işletmenin hızlı ve verimli bir şekilde hareket etme becerisine bağlı olsa da, güvenlik ve kapsayıcılık soruları göz ardı edilebilir. Bunu göz önünde bulunduran şirketler, geliştirilmiş kişilerin kurumsal ortama dahil edilmesi ve iş yeri dönüşümü için daha fazla fırsat yaratabilir, böylece herkes meta ofislerin oluşturulmasına ve geliştirilmesine ortaklaşa katkıda bulunabilir” dedi.