O uğursuz gece yaşandığında tarih 15 Temmuz 2016 idi…
Bugün ise tarih 15 Temmuz 2022…
Üzerinden tam 2190 gün geçti.
O gün; şanlı ordumuzun içine sızmış, sızdırılmış veya özenle yerleştirilmiş bir grup hain tarafından kanlı bir darbe girişimi gerçekleştirildi!
Halkımızın darbeye karşı destansı duruşunu yabana atmamakla birlikte, kamuoyunda oluşturulan algının aksine, bu haince girişim; ordumuzun ezici bir çoğunluğunun itibar etmemesi ve hatta canları ve kanları pahasına karşı durması sayesinde, esası itibarı ile yine Türk ordusu tarafından akamete uğratılmış olan bir girişimdir.
Yalın gerçek şudur ki; darbeyi Imam’ın Ordusu yapmış ve Mustafa Kemal’in Ordusu da engellemiştir.
Hükümetin söylemleriyle, bu girişimin akamete uğratılmasıyla, ayağımızdaki bağlardan kurtulmuş ve şahlanmak üzere olan milletin önü açılmıştı.
Yani herşey çok güzel olacaktı…
Öyle değil mi?
Peki, o günden bu güne neler oldu?
Soralım, soralım ki, geldiğimiz noktayı bilelim.
Öyle ya, 2190 günde ne değişti onu bilelim.
• Halen daha “Yurtta Sulh Konseyi” ve bu konseyin başındaki kişiler ortaya çıkarılabildi mi?
° 15 Temmuz günü yaşandığı iddia edilen çelişkili, garip ve soru işaretleriyle dolu karanlık olaylar aydınlığa kavuşturulabildi mi?
• Mecliste oluşturulan “Darbeyi Araştırma Komisyonu”? Sonuç ne?
• Darbenin siyasi ayağı nerede? Ortaya çıkarılabildi mi?
• Davulcusundan zurnacısına, baklavacısından kavurmacısına kadar toplumun her kesiminden külliyatlı miktarda baylokçu veya FETÖ’cü çıktığı halde, her ne hikmetse başta iktidar milletvekilleri olmak üzere siyasilerimizden bir tane bile FETÖ’cü çıkmadı!
NEREDE BU FETÖCÜ SİYASETÇİLER?
• Girişimin hemen ardından, AKP Genel Merkezi’ne asılan Atatürk posteri vardı ya hani, tehlikenin geçtiği anlaşılınca hemen kaldırılmıştı…
Bir daha AKP Genel Merkezi’ne neden hiç Atatürk posteri asılmadı?
• 2190 gün geçtiği halde, Ülke meden hala Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetiliyor?
• Bir yargı kararı (Hukuki Hüküm) olmadan on binlerce kişi okulundan, mesleğinden ve işinden atıldı! Yine on binlerce kişi tutuklanarak cezaevlerine konuldu. Yazar, çizer, siyasetçi ve gazeteci tutuklamaları ile ülke tarihinin yeni rekorları kırıldı!
Bizzat Sn. AKP’li Cumhurbaşkanının dediği gibi at izi it izine karıştırıldı!
Karışan izler neden hala ayrıştırılmadı?
• Liyakat yerine mülakatların geçerli olmaya başlaması ile birlikte, devlet kadrolarında hiç görülmediği kadar siyasi kadrolaşmaya gidilmedi mi?
AKP tarafından Türk Devleti; (neredeyse) bir parti devleti haline getirilmedi mi?
Başta Tank ve Palet Fabrikası ve asker hastaneleri olmak üzere Türk Ordusu’nun bütün stratejik kurumlarının üzerine fütursuzca çökülmedi mi?
Tabiri caizse un da tuz da kokmadı mı?
• Türkiye’de kaliteli mal ve hizmet üretiminin dinamosu haline gelmiş olan birçok güzide devlet kuruluşu bir KHK ile Varlık Fonu’na devredilmedi mi, veya haraç mezat satılmadı mı?
Şeker fabrikaları hiç edilmedi mi?
O gün kilosu 3 lira olan şeker 10 katı bir artış yaşayarak 30 liralara gelmedi mi?
Sizin hiç kağıt fiyatlarından haberiniz var mı?
• Otomobil lastiğinden kış saati uygulamasına kadar her türlü düzenleme, KHK’larla yapıldığı halde; CEMAATLERLE İLGİLİ VE CEMAATLERİN DEVLET İÇİNDEKİ FAALİYET ALANLARINI DÜZENLEYEN VEYA SINIRLAYAN bir tek kanun/KHK dahi neden çıkarılmadı?
• Türk kimliğinin yerine “ÜMMETÇİLİK”, Cumhuriyet rejiminin yerine “OSMANLICILIK”, milli ve dini değerlerimizin yerine “ŞEKİLCİ EMEVİ YOBAZLIĞI”, Atatürk’ün yerine de “ABDÜLHAMİT” ikame edilmeye çalışılmadı mı? Hala daha öyle değil mi?
• Maurice Duverger’in de dediği gibi: Hukukun kuvvetinin azaltılmasıyla birlikte, kuvvetlinin hukuku egemen olmadı mı?
• OHAL şartlarında ve fırsat eşitliğinden yoksun bir ortamda yapılan şaibeli referandumla ucube başkanlık sistemine geçilmedi mi?
Partili ama nasıl oluyorsa tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı garabeti ortaya çıktı. Öyle ki, bu geçişle;1876 Osmanlı Anayasası’nın Padişaha tanıdığı yetkilerden daha fazlası hiç düşünülmeden bir tek kişiye teslim edilmedi mi?
• Partili=Taraflı, Taraflı=Ayırmalı ve Ayırmalı=Kayırmalı bir sistemin çarkları istenilen tarafa doğru dönmeye başlamadı mı?
• Halkın % 50’sinin onaylamadığı bir partinin genel başkanı, siyaset üstü ve milletin % 100’ünün ordusu olan Türk Ordusu’na Başkomutan olmadı mı?
• Toplumdaki zaten var olan kutuplaşma iyice keskinleşmedi mi?
Yapılan ayrımcılık, şehit ve gazilerimizin dahi ayrıştırılmasına kadar götürülmedi mi?
• Trilyonlarca liraya ve parayla ölçülemeyecek kadar çok zamana ve bilgi birikimine mal olmuş en iyi kışla ve üsler acımasızca kapatılmadı mı?
• Askeri okullar kapatılıp, öğrenciler atılmadı mı?
• Taa 1848’lerde, o günkü adıyla “Erkan-ı Harbiye Mektebi” olarak Türk ordusunun kurmay subay ihtiyacını karşılamak maksadıyla kurulan ve kurulduğu günden bu yana başta Mustafa Kemal Atatürk gibi çok değerli subaylar yetiştirmek suretiyle ordumuza ve milletimize çok değerli hizmetler veren Harp Akademileri Komutanlığı bir KHK’ya dayanılarak kapatıldı. Kanunla kurulan bir kurum çıkarılan bir KHK ile kapatıldı ve tam 168 yıllık birikim hovardaca çöpe atılmış olmadı mı?
Yerine Milli Savunma Üniversitesi kurulmuş olsa dahi, başına askerliğin a’sından bile anlamayan bir tarihçi getirilmedi mi?
• Tarihi milattan önce 209’da başlayan Şanlı Türk Ordusu, dünya orduları içerisinde askeri sağlık sistemi olmayan tek ordu değil mi?
Bugün itibarıyla, Türk ordusunda istihdam edilen at ve köpeklerin kendi hekimleri var.
Peki mehmetçiklerin, onların hekimi var mı?
• Ordunun komuta yapısı, düzeni, hiyerarşisi, disiplini, morali ve motivasyonu konusunda; Balkan Harbi’nden sonraki en büyük bozgun yaşanmadı mı?
Deyin hele bugün için Genelkurmay Başkanlığı nedir? Var mı bir ağırlığı?
Peki ya, zaferle taçlanan harplerin olmazsa olmazı olan komuta birliği nerede?
• Darbe girişiminden sonraki süreçte Türk ordusunun kaybetmiş olduğu itibar, imaj, nedeniyle askerlik mesleğine olan talep azalmadı mı?
Askeri okullar düşük profilli öğrencilerle ve dahi ekseriyatla AKP gençlik kollarından gelenlerle doldurulmadı mı?
Ordunun yarısı birden terhis edilerek ve bedelli askerlik daimi hale getirilerek ülke işgale hazır hale getirilmedi mi?
• Hepsinden önemlisi TSK’nın zayıflatılmasından cesaret alan Yunanistan Ege denizinde işgal ettiği Türk adalarına, askeri yönden takviye edip, iyice yerleşmedi mi?
Son 4-5 yıldır Ege’de Yunanistan üzerinden yapılam Amerikan kuşatmasına bir tedbir alındı mı?
Muhalif sesler kısılmaya, muhalif kanallar karartılmaya, hükümetle aynı düşünmeyen bütün kesimler sansürlenmeye, baskılanmaya ve değersizleştirilmeye devam edilmiyor mu?
Aradan binlerce gün geçti, soruşturma ve kovuşturmalar hala daha bitmedi mi?
Bu kadar günün ardından:
*Nerede bu darbenin siyasi ayağı?
*Nerede karar alıcıları?
*Nerede yol verenleri?
*Nerede göz yumanları?
Her türlü yetki ellerinde değil miydi?
Bakın hele, dolar kaç liraydı, kaç lira oldu?
Avro nereden nereye geldi?
Kenya’sında Zabiya’sına kadar, Türk parasının; karşısında değer kaybetmediği bir para birimi kaldı mı?
Benzin ve mazotun litresi ateş pahası olmadı mı?
Milletin tam 128 milyar doları kimlerin ceplerine aktarıldı?
Piyasalar kapalı iken yapılan hükümet manipülasyonlarıyla birileri zengin edilmedi mi?
Kur korumalı mevduat hesabı teranesiyle, fakirden alınıp zenginlerin cebi doldurulmuyor mu?
Siz TÜİK’in açıkladığı rakamlara inanıyor musunuz?
İtibar kaybetmeyen bir tek devlet kurumu kaldı mı?
Sorular bunlar…
Cevaplar sizde…
“Ver yetkiyi gör etkiyi” diyenlerin ülkeyi getirdiği nokta işte bu!
Geldiğimiz noktayı beğeniyorsanız, buyrun bayram edin.
Yok beğenmiyorsanız, o zaman da tavır ve tedbir alın.
Yoksa vebali de, yükü de sizin üzerinize!