Sivrisineklerle değil bataklığı kurutmakla meşgul olmamız gerektiği söylenir ya. Bırakın uzmanlarını, kimsenin sivrisinek sanıp dikkat etmediği bir büyük bataklıktan söz etmek istiyorum. Sivrisinek mi, bataklığın ta kendisi mi, siz karar verin. Söz konusu kurum TDK ve ilk konumuz “Güncel Türkçe Sözlük”. Bunca olumsuzluğu bir yana bırakıp, az çok üzerinde çalışılmış bir alandan söz etmenin sırası mı şimdi? Evet, tam sırası. Çünkü Türk milleti bir ateş topunun ortasında var oluş, yok oluş mücadelesini veriyor. Her alanda Türklere “soykırım” uygulanmaktadır. Havamız, sularımız, topraklarımız, bitkilerimiz, hayvanlarımız; sağlığımız, yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, okuduğumuz, dinlediğimiz, seyrettiğimiz; evimiz, ailemiz, çocuklarımız, şehrimiz, tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz, dilimiz, ruhumuz… akla gelen gelmeyen her konuda soykırıma tabi tutuluyoruz. Bu nasıl olabiliyor? Ya bizi yönetenler cahil, gafil; bu açık soykırımın farkına varmıyor, seyirci kalıyorlar ya da hainler; bilerek Türk milletinin tarih sahnesinden çekilmesi için çalışıyorlar. Güncel Türkçe Sözlük’le de kültür emperyalizminin ruhlarımızı satın almasının temelleri atılmaktadır.
Bilmediğim sözlerin anlamları için evdeki sözlüklere bakmak âdetimdir. Dilimizin güzelliğini yudumlamak için birebirdir. Bir vesileyle internetten Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğüne bakmak zorunda kaldım. Bakmaz olsaydım. Açıklayayım. TDK, bu sözlükte yer alan sözlerin sadece anlamlarını vermemiş; ünlü yazarların bu sözcüğü kullandığı cümlelerinden alıntılarla örneklendirmiş. Hangi yazarlarımızdan yararlanılmış merak ettim. Alıntı yapılan ünlü yazarlarımız için gelişigüzel (Gelişigüzel diyorum çünkü kaç yazardan hangi yüzdeyle örnekler verilmiş, ayrı bir araştırma konusudur ki edebi zevki veya zevksizliği açıklayabilir.) bazı örnekler vereceğim: “Rahmetli” sözünün birinci anlamı için Ahmet Ümit’ten, ikinci anlamı için Peyami Safa’dan cümleler alıntılanmış. “Taraf” sözü için sırasıyla Elif Şafak, Memduh Şevket Esendal, Haldun Taner, Üstün Dökmen’den; “doğal” sözü için Necati Cumalı, Ahmet Ümit, Reha Mağden, Ayla Kutlu’dan; “salimen” sözü için Kerim Korcan’dan; “öfke”, “şok”, “yastık”, “sorgulama”, “risk” ve “teklif” için Ahmet Ümit’ten; “cezve”, “cümleten”, ”esna”, “değin”, “dikkatlice”, “sevgi”, “sürgü”, “telafi etmek” ve “yoksul” için Elif Şafak’tan; “uygulama” için Ahmet Ümit, Necati Cumalı’dan; “anlamak” için Ahmet Ümit, Mithat Cemal Kuntay, İsmet Özel’den; “yoksul” için Elif Şafak ve Memduh Şevket Esendal’dan, “ideolojik” için Ayşe Kulin’den; “çarşaf” için Ahmet Ümit ve Peyami Safa’dan; “yol” için Çetin Altan’dan; “polis”ve “karşı” için Halide Edip Adıvar’dan; “beklemek” için Ahmet Ümit, Nazım Hikmet, Peyami Safa, Reha Mağden ve Feridun Fazıl Tülbentçi’den; “karanlık, -ğı” için Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Memduh Şevket Esendal ve Ahmet Ümit’ten… Örnekler uzayıp gidiyor. Elif Şafak, Ahmet Ümit… Sözlüğü açanlar mutlaka bu iki “büyük” yazarla tanışıyorlar. Çünkü bu iki yazarın bilmediği bir söz yok! Yahut da başka yazarımız yok! Güncel Türkçe Sözlük’te Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin…gibi Türkçeyi su gibi kullanan Türk Edebiyatının dev yazarlarından örnek cümleler ya hiç alınmamış, ya da ara sıcak olarak kullanılmış. Maalesef TDK, örnek cümle bulmak için Türk milletine iftira atan, Fetö artığı, Elif Şafak’tan ve kıymeti kendinden menkul Ahmet Ümit’ten başka yazar bulamamış, bulmak istememiş; Elif Şafak’ın kitapları yerine mesela Emine Işınsu’nun bütün kitaplarındaki cümleleri fişletmemiş. Seçilen cümleler de bari edebi zevki yansıtan cümleler olsa. Demek ki gelecek nesiller, ana dilimizi bu zayıf örneklerden öğrenecek ve dil zevki gelişmeyecek. TDK’na yazıklar olsun.
Yaşar Çoruhlu Hoca, bir ulusun ülkesinin işgalinden sonra kötünün de kötüsünün, o ulusun milli ruhunun işgali olduğunu, bunun da kültür emperyalizmi ile yapıldığını söylüyor. “Kültür emperyalizmine maruz kalan ulusun iyi eğitilmemiş ve doğru milli kültürle kuşatılmamış zayıf bilinç sahibi bireyleri bir süre sonra yabancı işgalcileri kendi kahramanı, yabancı kültür unsurlarını ve yaşam tarzını kendi kültürü ve yaşam tarzı olarak benimsemeye başlar… Kültür emperyalizmine karşı koyabilmeyi sağlayacak en önemli şey bilimsel bir eğitim sisteminin kurularak ulusun bireylerinin ve nesillerinin eğitilmesidir. Ailelerin ve toplumun her bireyinin bunda sorumluluğu vardır. Önce Türkler kendini benimseyecektir, sevecektir. Önemli olduğunu, büyük bir uygarlığı olduğunu, insanlığa ve dünyaya katkı sağlayacak büyük bir ulus olduğunu anlayacak, kabul edecek ve sonra da kuvvetli bir şekilde Türklüğü savunacaktır… Bunu sağlayabilmek için (yabancı kültür ve uluslara kendimizi anlatmak için gerekli olduğu durumlar dışında) asla ve asla Türkçenin dışında bir dil kullanmayacaktır. Türkçe her yol ve vasıta ile savunulacaktır. Çünkü Türkçe Türk ulusunun varlık zeminidir… Aydınlar, bilim insanları, sanatçılar, çeşitli işlerin uzmanları, kendilerini geliştirecek ve edindikleri bilgileri halka Türkçe olarak aktaracaklardır…” diyor.
Ey Türk milleti. Senin varlık zeminine, diline çakıl taşları döşemeye çalışanlar var. Sözlükler, ansiklopediler bir milleti ayağa kaldıran en önemli bilgi kaynaklarıdır. Senin Etimoloji Sözlüğünü Türk’e ve Türkçeye düşman olduğu için, sözlerini başkalarına aitmiş gibi gösteren Sevan Nişanyan yazıyor. Güya senin diline hizmet eden TDK, Türkçenin muhteşem kalemleri yerine hainlerden, zayıf kalemlerden örnekler vererek edebi zevkini baltalıyor. Diline yabancılaşan, kendine yabancılaşır; ruhunu kaybeder; emperyalizmin kölesi olur. Seni yönetenler, bunca gafleti, ihaneti görüp de tedbir almıyorlarsa ihanet içindedirler. Sen de artık şu derin uykuna bir ara ver. Titre ve kendine dön!