Arslan Küçükyıldız
Arslan Küçükyıldız

Pirzola, imam bayıldı ve ayva kompostosu

Girdap

Zaman zaman sosyal basında tarih, kaynak, yazarı belirtilen dikkat çekici yazılar görüyorum. Akşam gazetesinin 25 Eylül 1934 tarihli nüshasında “2000 yılında dünya nasıl olacak?” başlıklı yazı da böyle bir yazıydı. Gidip Milli Kütüphaneye doğru mu diye bakamadım ama yazıda, “Fen gittikçe ilerliyor. Her gün insan emeğini kolaylaştıran, yorucu işleri insan ellerinden alıp makineye bırakan icatlar çıkıyor. Bu gidişle istikbaldeki yaşayışımız ne suret kespedecek? (gösterecek) Gelecek nesiller saatte 1600 kilometre yol gidecek, 2700 metreye yükselecek tayyarelere ve her yüz kilometrede ancak 3,5 litre benzin yakarak gene saatte 240 kilometre yapacak otomobillere bineceklerdir. Türkiye’de her ailenin radyo ile sinemayı birleştiren bir televizyon cihazı bulunacaktır. Yeryüzünün esaslı vazifesi olan buğday yetiştirmeye tamamı ile hasredebilmek için şimendiferler havai hatla gökyüzünde işleyecektir. Yiyeceğimiz ise suni, kimyevi ve basit olacak, hap olarak alınacaktır.  İşte 2000 senesi için yapılan tahminler hep böyle… Cenabıhak’ka şükredelim ki biz bugün vitamin, protein, vesaireyi hap halinde değil, âlâ pirzola, imam bayıldı ve ayva kompostosu olarak almaktayız.” deniliyordu.

Yazı doğal olarak ilgimi çekti. “Yeryüzünün esaslı vazifesi olan buğday yetiştirme” meselesini unuttuğumuzu düşündüm. Tabii 1934’de buğday yetiştirilebilecek tarım alanlarının beton yığınlarıyla doldurulacağı kimsenin aklına gelmezdi. Herhalde bunu vatana ihanet olarak görürlerdi. Sözü edilen tahminlerin bir kısmı gerçekleşti. Bindiğimiz uçaklar daha yükseğe çıktı, arabalarımız daha fazla hız yapabiliyor. 2022 yılında henüz gerçekleştiğini görmediğimiz veya gerçekleştiği, ülkemizde de uygulandığı halde görmek istemediğimiz tahminler de var: “Yiyeceğimizin tamamı ise suni, kimyevi ve basit olacak, hap olarak alınacaktır.

Bu cümle üzerinde ne kadar dursam yeridir. Günümüzde doğal gıda bulmakta zorlanıyoruz. Her ürünün ömrünü uzatan, rengini güzelleştiren, şeklini hoş gösteren kimyasal ve hormonlarla donatılabildiğini görüyoruz. Neredeyse katkısız gıdamız yok. Ya tohumuna ya gübresine, ya toprağına müdahale edilmiş ürünlerle besleniyoruz. Biz de bu yüzden imkânlarımız ölçüsünde doğal gıdalar arayıp bulmaya, bunlarla beslenmeye özen gösteriyoruz. Ancak biz doğal yöntemlerle elde edilmiş gıdalara yöneldikçe, bunlar üzerinde de oyunlar oynandığını görüyoruz. Bu yüzden rahatlıkla suni, kimyevi gıdalarla beslendiğimiz söylenebilir. Basitlik konusuna gelince, Türk mutfağının o eski mükellef sofralarındaki tadına doyulmaz lezzetlerin çoğunu unutmaya başladığımızı, ayaküstü atıştırılan yemeklere yöneldiğimizi de kabul edelim. Peki, gerçekleşmeyen tahmin bunun neresinde? “Yiyeceğimizin tamamı ise suni, kimyevi ve basit olacak, hap olarak alınacaktır.” Doğrusu yiyeceklerimizin tamamı henüz hap haline getirilmiş değil. Gıda ve vitamin katkılı haplar, ilaçlar ne kadar yaygın olsa da, Herbalife gibi bazı yabancı ilaç firmaları, yemek yiyen insanlarımızı sadece ilaçla doyan zombiler haline getirse de henüz hepimiz yemek niyetine hap kullanmıyoruz. Böyle mi gerçekten? Hayır, maalesef böyle değil. Türk milleti şu gerçeği görmelidir:

1934 yılında da var olan bütün insanlara hazır gıdalar yedirme, bunları hap olarak içirme projesi dünyanın önde gelen ilaç ve gıda firmaları tarafından yürütülen bir projedir. Projeye göre, insanlar laboratuvarlarda üretilen suni, kimyevi gıdalarla beslenecektir. Proje, dev şirketler, Birleşmiş Milletler tarım ve sağlık örgütleri, Avrupa Birliği gibi dev kuruluşlar eliyle yürütülmektedir. Buna göre laboratuvarlarda üretilen et, tavuk, balık ve yine böceklerin üretilmesinden elde edilen gıdalar, bütün devletlerin vatandaşlarına yedirilecektir. Uluslararası kuruluşlar, sera gazı ve benzeri bahanelerle ülkelerde tarımı sonlandıracak, hükümetler bunu kanunlar çıkararak kabul edecektir. Hükümetimiz de epeydir “doğal gıda” olarak sunulan bu gıdaların ülkemize girmesine resmen izin vermiştir. Biz doğal gıda peşinde iken bize “doğal gıda” olarak sunulan laboratuvar üretimi et, tavuk, balık, süt ve yumurtaları ve belki de böcekleri yemeye başlamış bulunuyoruz. Afiyet olsun. Unutmadan, doğal gıda üretimi birinci meselemiz olmalıdır. İmkânı olan her yurttaşımız, üretim için çaba göstermelidir.

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!