Kitabın yabancı ajanların resimlerinin verildiği ilk bölümündeki 65 sayfanın üçte ikisi metin, üçte biri resimlerden oluşuyor. Sayfaların üçte birinde ajan resimleri var. Kürtlerle ilgili çalışma yapmış, kitap yazmış insanlar. Doğru ama bunlar ajan. Yazılanlar da kendi servislerinin denetiminden geçmiş (Gizli servislerin Kürtlerle ilgili çoğu yazışmaları halen gizli tutulmaktadır.) yazılardır. Yazar işte bunları almış ve kitabında kullanmış. Olabilir. Yazılardan bölümler alıp yorumlarsınız. Peki neden bu ajanların resimlerini kitabınızın hem ilk bölümüne, hem de sayfaların üst kısmına, göze sokma yeri olan üçte birlik bölüme koyarsınız? Tek bir açıklaması var: Bu kitap, filanca kişiye saygı, falanca kişinin hatırasına vb. şeklinde çıkarılan bir anma kitabıdır. Açık söyleyelim; İngiliz Gizli Servisinin hazırlattığı kötü bir propaganda kitabı gibidir ve sanki İngilizler, gelecekteki saha ajanları için bir tür el kitabı hazırlatmışlardır. “Bakın şu, şu kişiler Kürtler üzerinde çalıştı, geldiğimiz nokta budur, buradan siz devam edeceksiniz” demişlerdir. Kitap, geçmişte Kürtler üzerinde çalışan ajanlarla ilgili yeteri kadar ipucu vermektedir. Batılıların Kürtlere ayrı bir milli, dini kimlik giydirmek, Türklerden ayrı bir millet haline getirmek için yaptıkları çalışmaları. İlk bölümde, şu ajanların resimlerini görünce, okuyucu hiç tereddütsüz (İngiliz Gizli Servisi başta olmak üzere diğer ülke gizli servis elemanlarını) anma kitabı olduğunu düşünüyor: Hanry Layard (sf. 26), Mordtman (sf. 27), Carsten Niebuhr (Sf. 28), Dr. Madden (Sf. 29), Helmut Von Moltke (sf. 30), Arminus Vambery (sf. 31), Victor Langlois ve eşlik eden (Ermeni) Butrhros Rock (sf. 32), M. Th. Deyrolle (sf. 43), T. M. Chevalier (sf. 44), Henry Binder (sf. 45), Bayan Bişhop (sf. 46), Henr Rigs (sf. 47), Henry Blocquville (sf. 48), Oskar Mann (sf. 49) Gertrude Bell (sf. 50), Adela Hanım-Binbaşı Soane (50, 51, 71), Annemarie Von Nathussius (sf. 53), Olga Moberg (sf. 54)Elin Sunvall (sf. 55), Bayan Gudhart (sf. 56), Martha Dahl (sf. 57), Ewald Banse (Sf. 58), Major Soane (Binbaşı Soane demek istiyor, demek ki metin yazarın eline böyle verilmiş.) (sf. 59), Mark Sykes (sf. 60), Arnold T. Wilson (sf. 61), Binbaşı Noel (sf. 62), Rawlinson (ve köpeği “George”) (sf. 63), Müller (Sf. 64), Lehmann-Haupt (Sf. 65). Bu ajanlardan bazıları, Kürt kıyafetleri ile çektirdikleri fotoğrafları kitaplarına koymuş; kibarca “onları böyle aldattık” demişlerdi. Mehmet Bayrak da bu resimleri alıp kitabına gururla koymuş: “Kürtler açısından önemli bir seyahatnamenin yazarı”, “Kürt aşiretleri ile ilgili ilk önemli bilgileri veren”, “Kürtler üzerine yoğunlaşan yazar”, “Doğrudan Kürtler üzerine yoğunlaşan yazar”, “Kürdistan için önemli bir seyahatnamenin yazarı” vb. şekilde takdim edilen bu ajanların bölgeye ne amaçla geldikleri bugün kesin olarak biliniyor. Öyleyse yazar, konuyla hiç ilgisi yokken, hangi amaçla bunları kitabına koymuş olabilir? Kitabın İngilizce Önsöz’ü, yazarın İngiliz hayranlığı hakkında bir fikir veriyor. (Başka yerde İngilizce kullanılmamış.) Birinci bölüm ise kitabın şöyle bir talimatla yazıldığını söylüyor: “Kürt kadını kitabı yazılacak ama kitap başta İngiliz ajanları olmak üzere suni bir Kürt milleti yaratmak için çalışan ajanları anma kitabı şeklinde olacak!”Kitapta Kürtlerle ilgili ilgisiz her resme, fotoğrafa, yazıya yer verildiğini söylemiştim. Resimlerin içinde “Kürt hançeri, Kürt Kalkanı ve Borazanı, Kürt Sabanı, Kürt Filintası” var. Leyla ile Mecnun, Varaka ve Gülşah Mesnevilerinden resimler olduğu gibi Busbeck’ten Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail’e, Milattan önceki Kürtleri yansıtan (1984’lerde yapılmış ve Berlin Sanat ve Tarih Arşivinden alınmış) çağdaş(!) minyatür portrelerine, geçmiş çağlarda Mezopotamya’daki Süryanilerde kadın-erkek eşitliğini yansıtan (1970’lerde yapılan) minyatür portrelere, Mazdeizm dininin aşk ve doğurganlık tanrıçası Anahita’ya kadar ne ararsanız var.Kitapta bazı resim sahtekarlıkları da yapılıyor: Görenlerin günümüzde yapıldığını anlayacağı ve herhangi bir günümüz Türkmen kadınının karakalem resmi diyebileceği ip eğiren kadın resimleri (sf. 25, 65), keçi sağan Türkmen kadını resimleri, herhangi bir Osmanlı veya şark kadını minyatür ve gravürleri, İranlı, Arap, Ermeni vb. kadın resimleri Kürt kadını olarak sunuluyor. Ermeni, Süryani, Yezidi, Asur kadınların yer alması tamamen yürütülen beyin yıkama faaliyeti ile ilgili. Sırf göğsünü açıp çocuğunu emzirmesi benziyor diye Cezayirli bir kadın resmi bile kitaba girmiş. Osmanlı dönemiyle hiç ilgisi olmayan günümüz ressamı Rıza Topal’ın köy düğünü tablosu da konulmuş. Osmanlı minyatürü İran minyatürü denilerek kullanılmış. (sf. 121) Avrupalıların “Doğulu Kadın” adıyla çizdiği Harem’le ilgili resimler olduğu hemen anlaşılan gravür ve resimler Kürt resmi olarak sunulmuş (sf. 133, 134) Kafkaslardaki Asur ve Kürt kadınlarından (sf. 100, 101) Kayseri’deki Ermeni ve Kürt kadınlarına kadar her türlü çarpıtma var. (sf. 126) Bir taşla iki kuş: Kürtlere biçilen yeni kimlikte Kürtler ve Ermeniler yakınlaştırılmış olacak; Kafkaslarda hiç olmamış Kürtlerin memleketi değiştirilecek. (Anadolu daha rahat Ermeni vatanı olacak!) Müslüman Kürt kadını böyle yapmazSözünü ettiğim göğsünü açıp çocuğunu emzirme işi önemli. Çünkü kitabın hemen başında bazı fotoğraf ve gravürler verilmiş. Bunlar sonradan birleştirilmiş ve bir gravür haline getirilmiş. Fotoğrafların ilkinde bir Caf kadını yanında bir kız, kucağındaki çocuğunu emzirirken görülüyor. (Sf.20) İkinci fotoğrafta Diyarbakırlı bahçıvanlar var. (Sf. 22) Gizli servisler bu iki fotoğrafı birleştirmiş ve haince bir gravür ortaya çıkmış; beş erkeğin arasında göğsünü açmış ve çocuğunu emziren bir kadın ve bir genç kız. Müslüman Kürt kadını böyle yapmaz. Kem gözlerden sakınarak bir yana döner ve emzirir. Göğsünü göstermez. İşte gravür, bunun tersi olduğunu iddia etmek için kurgulanmıştır. Peki, bu kitapta bazı fotoğrafların gravüre dönüştürülmesiyle yapılan bu sahtekârlık kınanıyor mu? Ne gezer. Kitap Kürtlerin Müslüman kimliği üzerinde durmak ve onun sosyal hayata yansımalarını göstermek bir yana, Batılıların iddia ettiği ve inşa etmek istediği bir Kürt kadını kimliği oluşturmaya çalışıyor. Hıristiyan, Ermeni, Süryani, Yezidi, Asur…’a yakın ama en az bin yıldır etle tırnak gibi olduğu Türklere uzak, Müslüman kimliği saklanan; kısaca “Mezopotamyalı” bir Kürt kadını. Bu amaçla Kürtlerle uzaktan yakından hiç ilgisi olmayan Hıristiyan müzisyen ikonaları bile kullanılmış. (Sf. 120) “Mezopotamyalı dansöz” (Sf. 119) diye sunulan resim de bir Hıristiyan Arap veya Süryani olsa gerek. Tabii ajan M. Chater’in 1920 yıllarında çektiği Alevi kadın fotoğraflarının verilmesini de (Sf. 95-96) Alevi Kürtler olduğu iddiası için kullanılmıştır: Alevi Kürtler iddiasını sağlam tutmak gerekir, zira günün birinde Aleviler de Kürt meselesi, daha doğrusu Ermeni meselesi, daha doğrusu Büyük İsrail için kullanılmalıdır! Tehcirden kaçan Ermeni Taşnakların bir “Alevi-Kürt” kimliği inşa ettiklerini söyleyen uzmanların kulakları çınlasın. Devletimiz onların kitaplarına dönüp bakmaz, böyle zırvalarla dolu kitapları da ödüllendirir. (Devam edecek) Kaynak: Osmanlı’da Kürt kadını – Arslan Küçükyıldız
Arslan Küçükyıldız
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı