Dediler ki, “gençlerimizle aramıza yalanların girmesine izin vermeyeceğiz…”
Ve yine dediler ki, “bizim dönemimizde yurt kapasitesi tam 1.000.000 yatağa ulaştı“.
Ama bakıyorsunuz ki, kapasite 1.000.000 falan değil.
Ne kadar?
719.567…
Dakika bir, gol bir!
Peki, bu aradaki 280.433 yatak kapasitesi ne?
Hesap hatasıysa çapsızlık!
Değilse yalan?
E hani, gençlerimizle aramıza yalanların girmesine izin vermeyecektik?
Takdir gençlerin…
Her neyse, peki bu AKP döneminde, yurt kapasitemiz hiç artmadı mı?
Tabi ki arttı.
Mesela, AKP iktidara geldiğinde yaklaşık 183.000 olan yatak kapasitesi 719.562 olmuş.
Yani kapasiteye 536.562 yatak daha ilave edilmiş. Bu yaklaşık olarak 20 yılda 3 katı kapasite artışı demek.
Fakat bu artış, aslında tam olarak gerçeği yansıtmayan “hormonlu” bir artış.
Neden?
15 Temmuz 2016’yı ve sonrasında yaşananları hatırlayın…
Darbe girişiminden sonra el konulan FETÖ yurtları ne oldu?
Çok önemli bir kısmı devlet yurdu oldu.
Yani eğer, 15 Temmuz yaşanmamış olsaydı, şu anda devlet yurdu kapasitesi içerisinde gösterilen ve devlet yurdu kapasitesiyle yarışan önemli bir kapasite hala Gülen Cemaati’nin yurdu olacaktı.
Yani bir bakıma, devletin yurt kapasitesini üç katı arttıran sebep; AKP’den ziyade, ülkenin yaşadığı kötü kaderdir dersek yalan olmaz.
Her neyse, öyle ya da böyle üç katına varan bir kapasite artışı olmuş mu?
Olmuş.
O zaman sorun ne?
Sorun şu: Yatak kapasitesi artmış, ancak öğrenci sayısı çok daha fazla artmış.
AKP iktidara geldiğinde 1.882.630 olan öğrenci sayımız, tam 6.358.367 kişi artarak 8.240.997 olmuş.
Kaç katı?
Yaklaşık 3,5 katı.
İşte bugün sorun olan, o aradaki fark.
İşte bundan dolayıdır ki, mevcut yurtlar öğrencilerimize yetmiyor!
İşte onun için, öğrencilerimiz parklarda sabahlamak zorunda kalıyor!
Bir kısmı ise, kaydını sildirmek veya eğitimini dondurmak zorunda kalıyor!
Gelelim şimdi zurnanın zırt dediği yere…
Ve işte onun içindir ki, fakir ve çaresiz gençlerimizin açıkta kalan önemli bir kısmı, ne yazık ki; devşirme ve ideolojik beyin yıkama yöntemleri kullanan, fikri ve zikri Cumhuriyetten yana olmayan, çeşitli tarikat ve cemaat yurtlarının yolunu tutmak zorunda kalıyor!!!
AKP ile geçen son 20 yılda, devletin yurt kapasitesi artarken, özel yurtlar boş mu durmuşlardır?
Tabi ki hayır.
Mesela, 2007 yılında 154 olan vakıf yurdu sayısı 2019’da tam 454’e çıkmış. Diğer özel yurtların sayısı ise, son 10 yılda tam 3 kat artış göstermiş.
Mesela, 2010 yılına kadar sadece 5 yurdu olan İlim Yayma Cemiyeti’nin yurt yurt sayısı, bugün için 24’e çıkmış durumda. Üstelik bu yurtların 17’si AKP’li belediyelerin yönettiği ilçelerde bulunuyor.
Yine, 2012’de yalnızca 2 adet olan TÜRGEV’e ait yurt sayısı, büyük bir şahlanışa geçerek 19’a ulaşmış vaziyettedir.
Öyle ki, aralarında TÜGVA ve Ensar’ın da yer aldığı çeşitli vakıflara bağlı yükseköğretim öğrenci yurdu sayılarının toplamı, devlet yurtlarının sayısının yarısına yaklaşıyor!
Peki, bu işin bir kolayı yok mu?
Aslında var.
İstese AKP, bu yurt sorununu kolayca çözemez mi?
Elbette çözebilir.
Nasıl?
AKP isterse, bu sorunu birkaç maddelik bir kanun değişikliği ile rahatça çözebilir.
Mesela: Madde 1: “Yeni tesis edilecek her üniversite ile birlikte, üniversite kapsamında, eğitim verilecek öğrenci kapasitesinin 4’te birinden az olmamak üzere öğrenci yurdu kapasitesi de tesis edilir.”
Madde 2: “Kendilerine yurt tahsisi yapılamayan öğrencilere devlet eliyle o yılın ve o bölgenin rayiç fiyatları üzerinden kira yardımı yapılır.”
Madde 3: “Özel yurtlardan veya tarikat/cemaat yurtlarından ya da bunlarla iltisaklı bulunan özel evlerden yararlandığı tespit edilen öğrencilerin kira yardımları kesilir ve öncesinde ödenen kira yardımları geri alınır.”
Tabi bu düzenlemeler geliştirilebilir ama işin özü ve çözümü işte bu kadar basit.
Fakat, Cumhuriyet ve onun değerleriyle barışık olmayan bir hükümet, bu sorunun devlet eliyle çözülmesini ister mi?
İşte asıl mesele bu.
Kanaatim odur ki istemez.
Neden istemez?
Çünkü kendi zihniyet ve ideolojilerini aşılayabilecekleri ve yine kendi idealleri doğrultusunda yetiştirmek istedikleri yandaş nesilleri devşirebilecekleri yerler, devlet yurtları değildir.
Neresidir?
Cumhuriyet tarihi boyunca, Cumhuriyete karşıt ve zararlı en büyük devşirme ve beyin yıkama operasyonlarının başarıyla yapıldığı yerler, ne yazık ki, çoğunluğu tarikat ve cemaatlerin elinde olan özel yurtlardır.
Buyurun, hemen yakın tarihimizde yaşananlara bakalım: FETÖ bütün eleman ve militanlarını bu yurtlar aracılığı ile devşirip eğitmedi mi?
Halen daha birçok cemaat ve tarikat bu yöntemle öğrenci devşirip, kendi amaçları doğrultusunda beyinlerini yıkama peşinde değil mi?
Yani, aslında kurulan tezgâh çok basit: Yeterli devlet yurdu yaparsan, yurt ihtiyacı olan öğrencilerin ezici bir çoğunluğu devleti tercih edeceğinden, Cumhuriyetle husumeti olan tarikat ve cemaatlere buradan ekmek çıkmaz.
Çünkü, buralarda barınan ve yetişen öğrenciler: Vatana, Millete, Devlete ve Cumhuriyete bağlı, fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür muhafızlar olarak topluma katılırlar.
İyi de; fikri, zikri ve idealleri farklı olan odaklar bunu ister mi?
Tabi ki istemez.
Eğer karar alma gücü de ellerindeyse ne yaparlar?
- Yeteri kadar devlet yurdunun yapılmasının önüne geçerler!
- Alternatif özel yurtların (daha çok da kendi ideallerine uygun tarikat, cemaat ve vakıf yurtlarının) mevzuat, teşvikler vb. yollarla önlerini açarak çoğalmalarını sağlarlar!
- Bir de, bu özel yurtlardan yaralanma şartlarını maddi yönden çok daha cazip hale getirirler.
Yalnızca bu üç maddeyi gerçekleştirebilirseniz, işlem tamamdır.
Artık bütün iş, tarikat ve cemaatlerin öğrencileri devşirebilme ve beyinlerini yıkayarak zehirleyebilme kabiliyetlerine kalmıştır.
Durum bu…
Şimdi siz söyleyin.
AKP yurt sorununu gerçekten çözmek ister mi?