Yok, ekonomi şaha kalkmış…
Yok, yüzde 21,7 büyüme ile rekor kırmışız…
Yok, üretmişiz, satmışız ve çok büyümüşüz…
Yok, efendim büyümede dünya ikincisi olmuşuz falan.
Evet, belki algı yönetimi ve büyü-lemede dünya rekorları kırmış olabiliriz. Ama ne yazık ki büyümede değil!
Keşke olsaydı ama değil.
Neden mi?
Kafanızı bulandırmadan kısaca anlatalım.
Bu ülkede şu anda açıklanan resmi enflasyon rakamı kaç?
%19,25…
İnanın artık bu rakama çocuklar bile inanmıyor.
Gayri resmi ama gerçek enflasyonun %30’ların çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz ve cebimizdeki paranın nasıl eridiğini yaşayarak öğreniyoruz.
Yalnızca çimentoya gelen zam %100!
İnşaat sektörü durdu!
Elektrik zamları tam anlamıyla can yakıyor. Esnaf tam bir şok içinde, ödedikleri dükkân kirasının yarısı kadar elektrik parası ödeyenler var!
Gıda, giyim ve diğer sektörlerde de durum hiç farklı değil. Pazara çıkanlar bu acı gerçeği yaşayarak öğreniyor ve boş poşetlerle evin yolunu tutmak zorunda kalıyorlar.
Yine TUİK verilerine göre işsizlik oranı kaç? %10,6!
Yani iş bulmaktan umudunu kesmişlerin bu orana dahil edilmediğini ve Güz mevsimi nedeniyle geçici gündelik işlerde çalışanların Eylül ayı sonunda işsiz kalacaklarını göz ardı etsek bile HER 100 KİŞİDEN 11’İ İŞSİZ VE AŞSIZ!
Peki, büyümede dünya ikincisi olduğu iddia edilen bir ülkede memura ve emekliye yapılan zam oranı kaç? Sadece %6!
Bu kadar hızlı büyüyorsak, uçuyor, kaçıyor ve şahlanıyorsak; memur maaşları, işçi yevmiyeleri neden hiç şahlanmıyor?
Hani, üretiyoruz, satıyoruz ve o yüzden büyüdük diyorlar ya… O zaman Üretici Fiyat Endeksine bir bakalım: Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %45,52!!!
Bu ne demek?
Üreticinin, üretim maliyetleri bir yıl öncesine göre tam %45,52 artmış demek. Başka bir ifadeyle üreticinin boğuştuğu enflasyon oranı % 45 demek.
Pahalıya ürettiğin bir ürünü ucuza satıyorsan, para kazanamıyor ve boşa kürek çekiyorsun demektir. Bu bir mutsuzluk kaynağıdır. Eğer pahalıya ürettiğin bir ürünü gerçek değerine satıyorsan o zaman da alıcı bulman ve elindeki ürünlerin tamamını pazarlaman zorlaşır. Bu da ayrı bir mutsuzluk kaynağıdır.
Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) yıllık %37,99, Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) yıllık %27,65, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık %41,89 ama nasıl oluyorsa enflasyon sadece %19…
Peki ya, şahlanan bir ekonomi IMF’den borç alır mı? Aldığı bu borçlarla ve hokus pokus hesaplama yöntemleriyle aslında ekside olan döviz rezervlerini şahlanmış gibi göstermeye çalışır mı?
Çalışmaz tabi, ama hükümetin başka çaresi kalmadığı için hokus pokus’la işi kurtarmaya çalışıyorlar!
İyi de böyle hokus pokuslarla halkı (en azından bir kısmını) büyülemeyi nasıl başarıyorlar?
Aslında çok basit.
Kurnazlıkla ve rakam oyunlarıyla…
Geçen yıl bu ülkeden küresel korona salgını var mıydı?
Vardı!
Salgın yüzünden milletçe evlere kapanmadık mı?
Kapandık!
Fabrikalara ve bütün işyerlerine geçici de olsa kilit vurduk mu?
Vurduk!
E bu kapanmanın bize bir maliyeti olmadı mı?
Oldu!
İşte bu yüzden, yine resmi rakamlara göre, Türkiye ekonomisi tam %10,4 küçülmüştü.
Bu yıl ne yaptık?
Aşılamada istenilen seviyeleri yakalayamadığımız halde, vaka sayıları ve ölüm sayıları artmaya devam ettiği halde; “ölen ölür, kalan sağlar bizmdir” dercesine bütün tedbirleri kaldırıp her yeri açtık.
Evet, ölenler öldü ve halen de ölüyorlar!
Kalan sağlar ise işyerlerini, fabrikaları açtılar ve yeniden üretmeye başladılar. Bir de mevsimsel etkiden dolayı turizm gelirleri var.
Yani?
Yani aslında, ortada büyüme falan yok!
Ne var?
Genel kapanma ve ekonomik küçülme sonrası tekrar normale dönüş var.
Sadece bizde değil, benzer veriler başka ülkelerde de var. Bir önceki yılın verilerine göre, mesela: Fransa %18,7, İspanya %19,8, İtalya %17,3 ve İngiltere de %22 büyümüş gözüküyor. Ama bu ülkelerin hiçbiri çıkıp şöyle büyüdük, böyle rekor kırdık ve şöyle şahlandık falan demiyor.
Herhalde büyürken fakirleşen tek ülke biziz.
Uzun lafın kısası, büyüme var mı?
Bence yok.
Fakat akı kara, karayı ak göstermede üzerlerine yok.
İşte bu yüzden, algı yönetimi ve büyülemede; bırakın ikinciliği, dünya birincisiyiz deseler inanırım.