MEHMET BAYER – 24.10.2022 – HİBYA – Dünyada savaş alanları içerisinde en iyi korunmuş mekanlar arasında yer alan Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası, üzerinden 107 yıl geçen muharebelerin izlerini ziyaretçilerine unutulmamak adına adeta sürpriz yaparak sunuyor.
Tarihi yarımada, binlerce askerin acı hatırasını yansıtan siperleri, geziler esnasında arazide rastlanan mermileri, kemer tokalarını, üniformalara ait düğmeleri ya da bir matara parçasını 1 asrın ardından hala cömertçe günümüze ulaştırırken, çalıların altında gizlenmiş, 12. Tümen’e ait karargah binasının bazı kalıntıları da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Barış Borlat’ın arazi çalışmaları sırasında ilk kez tespit edildi.
Borlat, HİBYA’ya yaptığı açıklamada, Çanakkale Muharebeleri sahasının iyi korunmuş olmasının kendilerine bölgede yapılan ve yapılacak olan çalışmalarda önemli avantajlar sağladığını dile getirdi.
Son dönemde askeri arşiv belgelerine ulaşımın artması, teknolojik gelişmeler, haritalama yöntemlerinde yaşanan yeniliklerin çalışmalarına önemli katkı sağladığını, tüm bunlarla tarihi Gelibolu Yarımadası’nda yürüttükleri saha çalışmalarının birinci basamağının ise ellerindeki tarihi harita, kroki ve belgelerin deşifre edilmesi, çıkan bilgilerinin analiziyle başladığına işaret eden Borlat, şunları aktardı:
”Buna göre yapmış olduğumuz çalışmada, Şevki Paşa haritasında karargaha benzer işaretlere rastladık, ancak bölgede bunlar çok miktarda bulunmaktaydı. Bunun üzerine harp rapor ve ceridelerinden bölgede bulunabilecek birliklerin bilgisini listeledik. Bu esnada bir krokide 12. Tümen’in tertiplenme bölgesi olduğu ve karargahını bu noktaya kurduğunu gördük. Bu bilgiler ışığında sahada uzun süre yaptığımız çalışmalarda bu yapıya ulaştık. Karargahın bugüne kadar ulaşmasının en önemli nedenlerinden birisini ise yapının dışarıdan görünmüyor olması teşkil etmektedir. Karargahı görebilmek için çalıların altına girmeniz gerekiyor. Ve girdiğinizde sizi inanılmaz bir sürpriz bekliyor. 1915 tarihinde donan bir zaman. Karargahın neredeyse tüm yapısal izleri durmaktadır. Odalar, irtibat yolları, kapı izleri, çatı kalıntıları. Bu büyük bir heyecan. Ama daha önemlisi, böylesi bir kalıntının günümüze kadar ulaşması.”
Borlat, Çanakkale Muharebeleri sahasında birçok birliğin görev yaptığını, bunların karargah yapılarının bazı bölümlerinin tarlalar içlerinde kaldığını, bir bölümünün ise orman içinde zamanla yok olduğunu, bir bölümünün ise bölgede yerleşimin yeniden başlamasıyla köylülerin taşlarını alması nedeniyle günümüze ulaşamadığını bildirdi.
Kireçtepe bölgesindeki 5. Tümen karargahının duvarlarının, bölgede bulunan taşlarla dizilerek küçük bir oda halini yansıtmasının sağlanmaya çalışıldığını anlatan Borlat, ”Oysa 12. Tümen karargahı 1915’teki haliyle durmaktadır. Duvar taşlarının bir bölümü olduğu yere dökülmüş olmasına rağmen, yapı bir bütünü arz edecek haliyle durmaktadır. 1915’teki tarihi yolları, iç içe geçmiş odaları, irtibat hatları, gözetleme noktaları ve çok daha fazlası…Tarihi bina, Gelibolu Yarımadası’nda bu özellikleriyle başka bir örneği olmayan tek yapıdır.” ifadesini kullandı.
12. Tümen
25 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale Kara Muharebeleri’nin başlamasıyla bölgedeki birliklerin sayısı hızla artmaya başladı. Bu amaçla 12. Tümen, 27 Nisan 1915 tarihinde 5. Ordu emrine verildi ve 35. Alay’ını İzmir’de 6. Kolordu emrine bırakarak İstanbul üzerinden Çanakkale’ye sevk olundu.
Bu tarihten itibaren 12. Tümen, Çanakkale Cephesi’nde Güney Grubu’nda katıldığı muharebelerde önemli zayiatlar verdi. Bu nedenle 12 Haziran 1915 tarihinde Kerevizdere’deki siperlerini 2. Tümen’e bırakarak Kiremit Dere’de ihtiyata alındı. Bir süre sonra yeniden muharebe hattına sürüldü. Ancak bu muharebeler süresince verdiği zayiatlar nedeniyle, 3 Temmuz 1915 tarihinde Bolayır bölgesine alınarak, eksiklerini tamamlamaya sevk edildi.
Anafarta bölgesinde 6 Ağustos 1915 tarihinde başlayan yeni çıkarmayla 12. Tümen bu defa Anafartalar Muharebesi için hızla savaş bölgesine sevk edildi. Böylece birlik 15 Ocak 1916 tarihinde Çanakkale Cephesi’nden ayrılıncaya kadar muharebe hattında kaldı. Bu durum vermiş olduğu zayiatlara da yansıdı. Milli Savunma Bakanlığının kayıtlarına göre Çanakkale Cephesi’ndeki toplam şehit sayısı 2.700’ü geçti.